25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

E M S E V İ N O K Y A Y Yönetmen, "Manhattan" ve "Annie Hairde alaycı bir tavırla yaklaştığı kendi hayatını gizlemekten vazgeçmiş. "Stardust AnılarT'nın kahramam Sandy Bates'in, Allen'ın kendisi olduğu apaçık ortada. Allen, bu kez öfkesini açığa vurmuş, hem de kimseyi esirgemeden. "Kanatlı fareler" diye tanımladığı güvercinler bile bu öfkeden nasibini alıyor. Fellini'nin "Sekizbuçuk"unun çerçevesine yerleştirdiği "Stardust Anılan", kendine birazcık da acıdığı belli olan yönetmenin gözünden, şöhretin bedelini anlatıyor. Geçen hafta büyük kısmı gösterilen Vlsconti fılmlerinden geriye "Aile Tablosu" ve "Majum" kaldı. Burt Lancester, "Aile Tablosu"nda da "Leopar'daki karakterini anımsatan birini oynuyor. Münzevi hayatı, zengin kadın Silvana Mangano ile avanesinin dolce vita üslubundaki baskınıyla tamamen değişen bir profesör. Helmut Berger'in oynadığı öliim meleği fıgürü, "Venedikte ölüm"den çağnşımlar taşıyor. "Masum" ise, Visconti'nin seçkin meslek hayatını layık olduğu şekildc noktalayan bir yapıt. Yönetmenin, erkeklerin kendi kendilerini aldatmalan üzerine kurduğu "Masum"da, karısını her fırsatta aldattığı halde onun tarafından aldatılınca sarsılan ve kendine olan saygısını korumak için çırpman centilmeni, benzersiz Giancaıio Giannini oynuyor. Cronenberg, "Ürpertiler" ve "Kudurmuşlar"ın ardından, onlara hiç benzemeyen son fılmi "M. Butterfly" ile bölümünü kapatıyor. Kanadalı yönetmenin fılmi işleyiş (ve bütçe) açisından öbür ikisinden çok farklı ama, değişim teması yerli yerinde duruyor. Fransız diplomat Bernard'ın, Pekin Operası'nın divarlarından biri olan sevgilisine, "kendi, egzotik kelebeğim"e duyduğu aşk ve inanılması güç aldanışının hikâyesi olan "M. Butterfly", lstanbullular için (kendilerinin haberi olmasa da), ayn bir anlam taşımakta. Çünkü hikâyenin kahramam Fransız (sabık) diplomat birkaç yıldır şehrimizin sakinleri arasında. "Wajda Tarihe Bakıyor" bölümünün iki fılme, "Küller ve Elmaslar" ile "Kartal Taçlı Yüzük" bu hafta da gösteriliyor; Artura Ripstein da "Aşk Yalanlan" ve "Ya/gının Krallığı" ile festievalde varlığını sürdürüyor ve Fellini "Sonsuz Sokaklar" (La Strada) ile yok satıyor ama, festivalin ikinci yansında ağırlığını en fazla hissettiren usta, FrançoisTruffaut. Wajda, Fellini, Visconti ve Truffaut gibi ustalann fılmlerine gitgitme demenin alemi de, kıymeti harbiyesi de yok. Gene de şahsen ben, özellikle iki Truffaut fılmine gitmek niyetindeyim. "Jules ve Jim"in ikilemine daha karamsar bir bakış şeklinde nıteleyebileceğimiz "İki Ingiliz Kızı" ile üstadın bizzat oynadığı "Yeşil Oda" (Belgesel "François TruffautÇalıntı Portreler"i de unutmayalım). Ama ııos. Sinema Günleri" şimdi! Film sayısı küçük bir hamleyle 154 *e çıkan festivalin ikinci ve son haftasındayız. Neyazık ki,fllmlerin yaklaşık yarısının gösterilmiş olması 'birşeyleri kaçırma' endişelerini hafifletmiyor. O n üçüncü Uluslararası Istanbul Film Festivali, ilk haftasını başarıyla geride bıraktı. önce 148 olarak bildirilen sayıları daha sonra 154'e çıkan fılmlerin yaklaşık olarak yansı seyredildi ama, bu durumun seyircilerin işini kolaylaştırdığını iddia edemeyeceğiz. Sinema meraklıları ve festival takipçileri (bunlar aynı insanlar da, ayn ayn insanlar da olabilir) önemli bir şeyler kaçınp sonradan başlarını taşlara vurma endişesi içindeler. Yenili eskili, klasikli deneyselli bunca fılmin gösterildiği bir festivalde, sinema yazarlannın da benzer bir tedirginlik yaşadığı söy lenebilir. Malzemenin çerçevesi genişledikçe hakim olma sorunları doğuyor. "Daens" ylne oynuyor Bu vesileyle, geçen haftaki bir ihmalimi ve bir yanılgımı itiraf ederken, dalgalar halinde gelen vicdan azabından kurtulmak istiyorum. "Festivalci sezgisi"nden kaynaklanan umutlar beslediğim "Daens"i yazmayı unutmuşum. Neyse ki, 14'ünde Reks'e bir kez daha muhtaç olmayı sevinçle karşıhyorum. Belçikalı yönetmen Stjin Conimt'in fılmi "Daens", 1893 yılında, Belçika taşra kenti Aalst'taki tekstil fabrikalarında gayri insanî koşullar altında çalışan işçilerden birinin başlattığı spontan grevin ardından, işçilerin haklarını koruyan Peder Adolf Daens' in mücadelesini anlatıyor. Geçen yıl En lyi Yabancı Film dalında Oscar adayı olan "Daens", yalnızca eşitsizlik üzerine kurulu epik bir yapıt değil; aynı zamanda insan çabasına, insanın ulayları, etkileme yetisine gönderilmiş sağlam bir selam. "Daens", ihmal faslına giriyordu. Yanılgı ise, neyse ki, yüreklere su serpen P*t«r Qr**naway'lnfllml"Mıcon B«b«4r hayacantaı b»kUntyor. cinsinden. Norman McLaren fılmlen bu hafta da gösteriliyor. lskoçya'da doğmakla birlikte, meslek hayatının büyük (ve çok verimli) dönemini Kanada'da geçirmiş olan McLaren'ın tek bir programına gidebilecekseniz eğer ve canlandırma fılmlerini de seviyorsanız, size l'inci programı öneririm. Kullanılmış negatifleri artık tedavülden kalkmış yöntemlerle boyayarak, üzerlerine mürekkepli kalemle çizerek ya da kazıyarak yaptığını, dönemine göre teknik virtüözitenin zirvesindeki nefıs canlandırma fılmleri o bölümde çünkü. Üstadın son yıllarda yakından ilgilendiği bale ise, üç film halinde ve diğer canlandırma ürünlerinin refakatinde, 2'nci programda yer alıyor. Her iki programda da ufak tefek değişiklikler var. Uttaiar Ustalar, geçen hafta kadar olmasa da, bu hafta da kendilerini hissettirmekte. Woody Allenciler, bandrol öncesi dönemde bile videocularda pek rastlanmayan "Stardust Anılan"nı (Stardust Memories) izleme şansını belki de ilk defa elde ediyor. 1B C U M H U R İ Y E T DERGİ 1 0N İ S A N 1 9 9 4SAYI 4 2 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle