29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 0 P L UM Ö M E R F A R U Adabıyla film seyretmek Film seyretme adabı olmayanlar lütfen televizyon başına. Dilerlerse aynı anda "Kara Kitap "ın sayfalarını da çevirebilirler. İki saatte hemfllmi hem de kitabı "elden geçirmiş " olurlar. in dokuz yüz seksenlerin mezarlık sessizliğinde iş sonraları bir an önce eve dönme telaşındaydık. Tıpkı Steven Soderbergh'ın Kafka'sındaki gibi soğuk, kasvetli, gölgeli bir atmosfer egemendi hayatımıza. Evlerimize çekilir, kapımızın ne zaman çalınacağını bekler, o ara boy gösteren video salgınıyla avunurduk. Adını duymakla kaldığımız büyük fılmlerin gizini kötü kopyalarda keşfetmeye çalışır, kıstırıldığımız dört duvarın dışına filmler aracılığı ite çıkmayı denerdik. Sinemaya gitmezdik, gidemezdik. Hem sokak tehlikeli idi hem de nitelikli fılmlerin gösterime girme oranı son derece düşüktü. (Arada bir "tesadüfen" gösterilen "Kayıp", "Ateş Altında" gibi fılmleri büyük bir şaşkınlıkla, hazla izlemiş; sinemanın, sinemada başka insanlann varlığıyla ısınmıştık.) Soğuk, kasvetli, gölgeli ve öldürücü siyasal atmosfer yüzünden antisosyal bir hayat yaşıyorduk. Geceleri eve dönememek de vardı. Çaresiz eve, videoya, hüzne, kendimize kapanıyorduk. Sonra bir şeyler değişti. Film festivalleri başladı. Başka insanlarla, sevdiğimiz fılmleri beraberce seyretme zevkini hatırladık. Gecelerin korkutuculuğu azaldı. Videolardan bıkmıştık; zaten kötü kopyalar yüzünden pek bir zevk aldığımızdayoktu. Bir yerlerde "film sinemada seyredilir" laflarıedilmeyebaşlandı. Kapanan sinemalaraçıldı, sinemalar tamiredildi. Sinema öncesi, sonrası uğranacak "bar'Mar, "cafe'Mersökün etti. Kaç zamandır görmediğimiz dostlara sinemalarda rastlamaya başladık. Ayakta kalabilmelerine sevindik. "N'aber lan" diyerek sırtlarına vurma zevkini çıkardık. "Kay ıp"lara beraberce üzüldük. Adını duymakla kaldığımız büyük fılmleri keşfetmeye, tadını çıkarmaya başladık. Yüzlerce kişilik salonlarda, tanımadığımız insanlarla aynı fılmlerden hoşlanmanın yakmlığını yaşadık; yabancıhklanmız ARMAĞANLI 0SCARL0T0 YARIŞMASI Aşağıdaki listelerde, 66. Oscarödüllerfne dört dalda aday olanlann arasından, her dal için bir oyuncuyu (ve filmi) seçerek hizasındaki kutuyu (x) ile işaretleyiniz, 13 mart tarihli sayımızda bir kez daha yayımlayacağımız bu kuponlardan diledığiniz kadarını doldurarak en geç 19 Mart 1994 Cumartesi günü elimizde olacak biçimde, Cumhuriyet DERGİ, "Oscar Loto Yanşması", Türkocağı Caddesi, No: 39/41, Cağaloğlu / Istanbul adresine postalayınız. B azaldı, yalnızhklarımız seyreldi... Sinema bir"TÖREN"yeriydisanki... TerMyestzfllmteylrcisl Sadık bir "sinema sever" olan benim için tören bitti... Artık sinemaya gitmek istemiyorum. Kimi fılmlerin cazibesine dayanamayıp gitsem de mutlaka kavga ediyor, bir iki kişiyi ikaz etmek zorunda kalıyorum. Kendimi veremiyorum, fılmi algılayamıyorum. Çünkü "terbiyesiz" bir film seyircisi türedi. Seyrederken yanındakiyle konuşuyor, iki sıra ötedeki arkadaşına laf atıyor, ya patlamış mısır ya da hışırtılı bir şeyler yiyor, ağzını şapırtdatıyor. Filmin bitiş jeneriğini beklemeden ayağa kalkıyor. Evet, tören bitti! Tören ahlakı kalmadı zira. Belli bir "kamu ahlâkı" çerçevesinde başka insanlarla beraber olacağımız bir mekanı daha yitirdik. Hayatımızı her düzeydeişgal eden panayırlaşma (şenlikdeğil) sinema salonlannadasızdı. Şimdi herkes "free!" Memlekette demokrasivar! Atıf Yılmaz'ın verdiği yüzde doğruysa, film seyretme adabı olmayanlar arasında bir filmin yüzde kaçını seyredebiliyoruz acaba? Herhalde yüzde 15' ini geçmiyordur. Sahi, onlar sahiden film seyretmeye mi geliyorlar? Tepkilerim abartılı bulunabilir. "Sen de televizyonda, videoda izle kardeşim" denebilir. Televizyonda film seyretmeyi sevmiyorum. Telefon çalıyor, nefret ettiğim reklamları izlemek zorunda kalıyorum. Birileri geliyor, ekran küçük olduğu için birçok ayrıntıyı fark edemiyorum. Seslerin, renklerin itıceliklerini hıssedemiyorum. Yalnızca hikâyeyi anlayabiliyorum. O da çoğunlukla "olay Rusya'da geçiyor"düzeyinde... Film seyretme benim için bir tören. Filmle ilişki kurmak için algılama duyularımı zorladığım, konsantre olmaya çalıştığım bir seyir. Seçtiğim bir fılmi izlemek için yolda iki saat harcadığım bir özveri. Kocanıan bir perde de, yönetmenlerin "esas hikâye"nin ötesinde anlattıkları "yan hikâye'Meri de fark etmeye çalıştığım bir keşif. Başka insanlann yolculuklarına kısa bir süre de olsa konuk olma. Kendi yolculuğum için biraz malzeme bulma isteği. Filmi sevdikten, başka insanlarda da aynı beğeniyi gördükten sonra minik bir çoğalma duygusu. (lnsanlar Piyano'yu sevenler ve sevmeyenler diye ikiye ayrılır!) ÖDÜL: Bilenler arasında çekilecek kura ile 25 okurumuza üçlü 100 Fllmde Başlangıcından Günümüze Gangster, VVestern ve Türk Sineması kitap seti. •• EnlyiFilm Schindler'inListesi (S. Spielberg) Babam İçin (J. Sheridan) Piano (Jane Campion) Kaçak (A. Davis) Günden Kalanlar (James Ivory) •• EnlyiYönetmen Steven Spielberg (Schindler'inListesi) Jim Sheridan (Babam İçin) Jane Campion (Piano) James Ivory (Günden Kalanlar) Robert Altman (Short Cuts) •• En lyi Erkek Oyuncu Daniel DayLewis (Babam İçin) Laurence Fishbume (Tina) Anthony Hopkins (Günden Kalanlar) Tom Hanks (Philadelphia) Liam Neeson (Schindler'in üstesi) •• En lyi Kadm Oyuncu Holly Hunter (Piano) Emma Thompson (Günden Kalanlar) Stockard Channing (Six Degrees Of Separation) Angela Blasset (Tina) Debra Winger (Shadowlands) İSİM: AORES D • D D D D D D D D D D D D D Onlaptelevbyonblesln Ayrıca ben de aynı parayı veriyorum. Ve filmin en azından yüzde 30'unu seyrederek paramın karşılığını almak istiyorum. Onlar bu seyir adablarıyla fılmi rahatlıkla televizyonda izleyebilirler. Hem benim gibi "aksi" heriflerden kurtulmuş olurlar hem de "eğlenceli" başka şeyler yapma imkanlarınıçoğaltabilırler... örneğin: film izlerken telefon edebilirler. Ya da "Kara Kitap"ın sayfalarını çevirebilirler; iki saatte hem film hem de kitabı "elden geçirmiş" olurlar. Düşündüklerimde yalnız olmadığımı umuyorum. Yanıhyor muyum? ^ D G D .• D Blpfllmianlamak Atıf Yılmaz geçenlerde Cumhuriyet 2'de yayımlanan bir söyleşisinde "Hayallerim, Aşkım ve Sinema" adlı kitabında da belirttiği bir noktayı bir kez daha vurguluyordu. îlk seyredişte bir filmin yüzde 30'u algılanabilir ancak. Oysa biz kimsenin fark etmediği bir sürü aynntty la ugraşıyoruz,diyordu. U C U M H U R İ Y E T BEROİ 6 M A R T 1 9 9 4 S A Y I 4 1 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle