Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M Ü Z İ K E L D E M B U R A K Grammy 'nin serüvenini kronolojik olarak izlediğinizde görüyorsunuz ki, popüler müzik tarihindeki çok önemli albüm ve topluluklar dışlanırken, ticari ve geleneksel olanlara ödülyağdınlmış. £ ste yeni yılın o malum dönetni geldi. • lngiliz Müzik Endüstrisi ödüllerinden I kısa bir süre sonra, bu kez Grammy • heyecanı sanyor müzik çevrelerini. Ödül, çok uzun yıllardır sanatın ve sanatçının biraz havai flörtü. lster sinema olsun, ıster müzik, ıster resim, isterse edebiyat; yoğun bir çalışma sürecinin sonunda ortaya bir ürün koyan sanatçılar, bunun bir biçimde birileri tarafından değerlendirilmesini istiyorlar. O değerlendirmeden "ipi göğüsleyerek" çıkmak da, en büyük haz oluyor çoğu kişi için. Yaptığınız işin insanlarca kabul görmesinden egonuz doğrultusunda bir keyif alıyorsununuz. Kararı veren jüri de olsa, "halk" da olsa, "seçilmiş" olmanın doğal onuru var ödül kavramında. Ama bunlar işin görünen ve kaba hatlarıyla belirlenen tarafı. Eğer yirminci yüzyılın ikinci yansından itibaren sanat ve ödül flörtüne göz atıyorsak, karşımıza bir başka unsur çıkıyor: Endüstri ve ticaret. Kapitalizmde her şey gibi sanat ürünleri de fabrika bandında çoğaltılıp satılabilir homojen "mal"lara dönüşebiliyor. Sinemada bu satışın birimi gişelerdekı biletlerse, müzikte de ürünün "fıziksel biçimi" olan kaset, plak ve CD'ler. Zaman ilerledikçe satılan miktarlar ve tabii üretim (teknolojiye bağlı olarak) hızla arttığından, üstelik kapitalist ekonominin tüm rekabet kuralları burada da geçerli olduğundan, "Pazarlamanın 4 P'si"nden biri olan "promosyon"un önemi de daha belirgin hale geliyor. Dev tekeller kapışıyor müzik endüstrisinde bugün. Sanatçılar onların "vurucu güç'Meri, albümler ve single'lar da silahları. "Başan" için yalnızca ürünün iyi olması yeterli değil artık. Promosyonda kim ağır basarsa, küçük savaşları o kazanıyor diyebihriz. Odüller de, özellikle son yirmi yılda promosyonun ve tabiı ki o savaşın vazgeçılmez bır parçası. Cilalı bip odul: Grammy Orammy Cat Stevans'ı da t n » m m ı w < l . NenekadarsaüyorT Grammy başta olmak üzere ödüllerin tümü için "yumurtatavuk" ömeğindeki gibi bir ikilem söz konusu. ödül alan yapıtlar mı çok satıyor, yoksa çok satanlar mı ödül alıyor sorusuna yanıt verebilmek bir hayli güç. Gerçekten de Grammy ya da Brit Avvards'dan galip çıkan bir albüm ya da single için ek bir satış potansiyelinden söz etmek mümkün. ödül almak, her tür promosyon çabasının üzerinde bir etki sağlıyor ürüne ve tabii ki çok sattırıyor. Ama bunun tersi de doğru ve özellikle son beş yıldır müzik dünyasında ciddi tartışmalara yol açıyor. Yani ödül jürilerinin açıkça ifade etmedikleri kriterlerinden belki de en önemlisi, ürünün "ne kadar sattığı". Bu yılın gallbl Whltn*y Houaton. SOng'lnçiafi Bundan üç yıl önce Sting, hayli sert bir çıkış yaparak "Eğer Grammy seçici kurulu Milli Vanilli'ye ödül veriyorsa, ölçütleri ticari demektir. Ve eğer durum böyleyse, ben danha öhce aldığım Grammy'leri geri veririm" demişti. Tabii ki bu biraz "şovmence" bir çıkıştı ve Sting, Akademi'yle arasını bozup ödülü geri veımek konusunda asla samimi değildi. Ama yine de ciddi bir tepkinin örneğini veriyordu bunları söylerken: Artık Akademi, Grammy adaylarını belirlerken ve ödül dağıtırken, ticari başarıdan etkileniyordu ki bu popülizm, sanatçıların bir bölümünde inanç azalmasına neden olmuştu. "En çok satan en iyidir" mantığı ne kadar paraya endeksli bir mantıksa, bunun karşıtı da o denli yanlış. Yani çok satan bir SUnfl yln« kazandı. Daluı Anc« bir k«s MOIOnO garl v*rm«y* kalkmif tı. albüm için ille de "kötüdür" demek bilimsellikten hayli uzaklaşmak oluyor. Peki ama iyi ve kötü gibi siyahbeyaz kavramlar sanatta geçerli olabilir mi? Eğer olamazsa, bir yapıtın değeri subjektif ölçülere bağlı, dolayısıyla "izafı" midir? Bu ve benzeri sorular doğal olarak insanların kafasından geçip duruyor ve ödüller giderek eski saygınlığından ya da öneminden uzaklaşıyor. Grammy için bu, fazlasıyla geçerli. Müzikteki canlı, dinamik ve yeni trendleri izlemekten uzak, tutucu Grammy jürisi, neredeyse tek ölçüsü medya da, bunun kuyrukçuluğunu yaparak basmakalıp cümlelerle Grammy 'yi cilalayıp duruyor. Tıpkı Oscar'da olduğu gibi. Bu yılın adayları arasında kalite/tiraj tartışmasının dışında kalan ve gerçekten 1993 içinde bir şekilde ödülü hak eden az sayıdaki isim arasında Donald Fagen, Sting, Smashing Pumpkins, Rod Stewart, Billy Joel, Aerosmith, U2, Spin Doctors ve Blind Melon sayılabilir. Peki OIRSİ 6 MART 1 9 9 4 SAYI 41» 16 C U M H U R İ Y E T