26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

N E V V G E N ni'lerdekinden daha çok zengin olan 14. asır mozayiklerindeki hayat ve hareket araştırmalan içinde Rönesans belirmeye başlar, Meryem'in tarihi, onbeş levhada resmedilmiş nefıs bir manzumedir. Mimariden başka bir Türk sanatı mevcut olup olmadiğını öğrenmek ister misiniz? O küçük cvkaf müzesine girisergisi yapılmaktadır. Üniz. Orada küçük küçük odalarda maziçünçü Napolyon'un danin en kıymetli hatıraları saklıdır. Orada vetlisi olarak Sultan» Aziz bazı tezniyatı Dufy'nin eseri olduğu zanbüyük törenlerle klTrşılanedilebilccek Konya halılan, Kur'an nır. Hausmann'ın yürüttümuhafazalan, uğur getiren devekuşu ğü planlama çalışmalanyyumurtalan, buhurdanlıklar, ince kula çok güzel bir başkentle maslar, nakışlı ketenler vardır. Fakat karşılaşır Sultan. Evrensel mülenin en zengin kısmı ıninyatür kısnitelikteki 1855 ve 1867 mıdır. Türkiye'nin insan resmine karşı sergilerinin başansı dillere dainıa husumet beslediğinc dair ananevi destan bir cfsaneyi andınr o günlerde. Baba oğul Du bir kanaat var. Bundan hatalı bir şey omaş'lann, Goncourt karlama/. fkinci Sultan Mehmct Bellini'ye deşlerin, Daudet ve Huresmini yaptırmıştır. Bir Türk ressamlıgo'nun eserleri Avru ğı vardır. Louvre müzesindcki 17. asırpa'nın her salonunu süsle dan kalma bir minyatür vardır ki bunda, mektedir. Eski tstanbul'u üç genç kadın, üç çalgıcı kadını dinler; düşlüyorum Paris'in yanı yakalan açık elbiseleri, boyunlan ve göbaşında... ğüslerinin üst tarafını meydanda bırakır. Bu sanatta Çin ve Acem sanatının Osmanlı lmparatorlumükemmelliği bulunmamakla beraber ğu'nun şan ve şerefıni taşıyine de bir sanattır." yan fstanbul yüzlerce cami (Yabancı gözüyle Cumhuriyet Türkisilueti ile süslüdür. Altı yesi, 1938 Dahiliye Vekaleti yayını) ıninareli Sultan Ahmet 1938 Türkiyesi izlenimlerini söyleyen Camii, güvercinlerle bezeli yabancılar işe hep Bizans'tan başlar! Beyazıt Camii, Eyüp CaBir "bahçe kent" olan Istanbul doğumii vardır özellikle yabannun büyülerini henüz taşımaktadır. El cılan çeken. Canlı bir müze, arşiv ve de bitmcz tii değmemiş bahçelerle yanyana mütevazı evler teras teras uzanır. Mezarlıklarla ikenmez şarkılı kalabalık... çiçe yaşayan mekanlar yabancılara hep Sel gibi inen yokuşlar, dar garip gelir. ölümle yaşamın bu içiçeliği sokaklar, köşedeki çeşmeIstanbul'u ironilerle dolu bir albümün nin sclvisi, güneşin kızıllıgını yıktığı kubbeler kensayfalannda bir kuru çiçek gibi saklar. ti... Eski Jstanbul ve Paris'in hiçbir benzerlik içermediği açıktır. Görkem ve debde"Mesela Kariye Camii, benin, aristokrasinin olmadığı Istanbul Kora manastınnın kilisesihuzur vericidir. Sadece; "... taraçalar üsdir; orada Bizanslılığın hııtüne taraçalar, bahçe üstüne bahçeler, susiyetlerinden biri olan tecrit hassasına tesadüf e villa üstüne villalar, koru üzerine korular; ve bin renkli giysiler giymiş bir kaladeccğiz. O hassa ki İsa'yı canlılara katar ve Mer balık..." (Edmondo de vvamicis, Constantinople) tstanbul hep değişerek, yeniyem'i fezaya benzetir. Bu lenerek ama ruhunu koruyarak gelmişabideyi bulmak için onu tir 1950lere dek. Sonra toplutnsal çalsehrin ucunda, surlara yakın bir yerde aranıalı. Manzara ncfistir. kantı, bozulan kimlik, mimari biçime Dcniz zümrüdü rcnginde seına altında dökülerek kentin nefcsini kcser. eski parmaklıklı mezarlık, ahşap evler, Kent bir toplumsal karakter sunar bimütevazı bahçeler, kubbeden yüksek ihze. Simgeleriyle bir dünya kurar. Her tıyar bir selvi görünür. Güneş duvarlan simge bir çağa damgasını vurur. Bize kı/ıllandırmış; burada her şey yıkılmak kurduğu dış çevre ö/gün bir bileşimdir. ü/ere, fakat füsunkâr bir sükunet ha"En büyük meselcmir budur; mazi ilc kiındir. Yalnızlığın ve sükutun ahenginnerede ve nasıl bağlanacağı/, hepimiz bir den hasıl olan musiki duyulur ki musikişuur ve benlik buhranınııı çocuklarıyız; lerin en güzelidir. Bütün bu fakir manzahepimiz Hamlct'ten daha kcskin bir "olrası mermerlerin ve • altm tczyinatın mak veya olınamak" davası içinde ya$ırenksizliğiyle tezat teşkil eder. XIV. as yoruz. Onu benimsedikçe hayatınıza vc enn başlanndayız. Daha uzak zamanlara scrlerinize daha yakında sahip olacağız. rücu edersem müessis Justinianus'un haBclki dc sadece aramak vc bütün kapıları yalini, kocasımn dini münakaşalara dair çalmak kafidir." (Ahmet Hamdi Tanpıalakasını teşvik eden vc rakkaselikten nar. BeşŞehir) imparatoriçe olan esrarengiz ThedoBelki de tek çaredir tüm kapılan çalra'nın Jıayalini görürüm. Kiev ve Dafmak. < 17 Kentli uygar insandır ent imgesinden anlaşılan o kentin gcnel görünümüyle yaşam tamdır. Sokakları, caddclcri, parkları, hcykcllcri, kütüphancleri, biçimleri, kentin mimarisi bize bir görüş ve duyuş verir. Biz böylece bir kenti sever onunla bütünlcşir veya ondan nefret edcriz. O kentin bizim içimizdeki izdüşümü, çağrışımları bizi aşka davet eder veya etmez. Bir kenli scvmek insanlarıyla, yaşam biçimiyle ilişkilidir. Bomboş bir Paris'i, Roma'yı scver misiniz? Ama Paris sözcüğünün karsılığı Paris'in bize sunduklarıdır. Hem kent yaşamıdır hem sadece Paris'e özgüdür. Oysa bir Marrakesh size kent yaşamı sunma/, sadece Fas'a özgü bir atmosfer ve yaşam biçimi sunar. Mekan, zaman ve hareket, bir kentin sınırlannı çizer. Değişen canlı ve cansız tüm varlıklara, eşyaya bir anlam getirir. Yani kent anlamsız bir yığın değildir. Zaman boyutu üstünde tutunmuş bir organizmadır. Devinimdir. Harekel edebilen veya edemeyen her şeyin ortak .devinimidir kent imgesi. Paris'i Eiffel, Pekin'ı İmparatorluk Sarayı ve bisikletliler ordıısu, Venedik'i gondollar, Fas'ı bedeviler ve fes, New York'u özgürliik Anıtı bize her sözcükten daha hı/lı çağrışlırır. Hareketli ve harcketsiz, doğal çevre veya loplumsal gelenekler bize kent adına her şeyi anlatır. Bu en kesin anlatım yoludur. Bu imgeler zihnimizin ayrılma/ parçaları olıırlar böylece. "Arapça ve bazı batı dillcrindc kent sözcüğünü ve ondan tiireyen birkaç deyimi yazalım: KentMedincC'ifyCite; KcntliMedeniC'ivil(l/cd)C'iviIisc; MedeniyetC'mli/ationCivilisation. Bu çok basit açıklanıa Kent kavramıyla uygarlık kavramı arasındaki sıkı ilişkiyi, giderek kentli kişinin gcrçck uygar kişi olduğu varsayımını ortaya koymaktadır. Böylece kent, uygar kişilerin yaşadığı bir yerlcsmc birimidir gibi ilk bakışla garip K gibi görünen bir tanıma varabiliriz." (Edmondo de AmıcısConstantinople) Kentli uygar bir çevrede uygar yaşayan insandır. Uygarlıktan kasit insanın manevi beslenmesine olanak sağlayan koşullann yaratılmış olmasıdır'aynı zamanda. örneğin, 1867 yılında Londra'da Thames nehrinin yaydığt koku felakettir ama kanalizasyon borulanyla berabcr ilk metro temelinin ka/ılması da bu yıllara rastlamaktadır. "Havagazı ışığıyla pırıl pırıl ışıldayan l^ondra'nın bu mavi halindc insanlan adeta büyülcyen bir sır vardı." Elbette vardır, çünkü Karl Marks British Museum'da Kapital'i tamamlamaktadır. Kentin büyüsü budur. 1867'dc Paris'te ise Uluslararası Paris CUMHURİYET DERfll 26 EYLÜL 1993 SAYI 312
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle