Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E N A N BİR TARİH SENFONİShGÖKCEADA S ıcak bir yaz akşamı, Doğanerlcr'in cvinde toplanmış sohbel cdiyorduk. Köyün bütün evlcri gibi, taş duvarlı bir evdi. Taşlıkta, ü/üm asma5sının altında oturuyorduk. Doğancr, Araşa tcpesini göstererek, "Şu tarafa bakın," dedi. Araşa tepesiyle, arkusınduki tepenin oluşturduğu V biçimindcki profilin tam ortasındu, giderck artan bir kırmı/ılık görünüyordu. Bira/ sonra dolunay, doğanın tünı profillerini gözler önüne seren büyük bir büyü olmuştu. Bir arkadaş, "Yarın Araşa'ya çıkalım mı" dedi. Ertcsi sabah, kuş sesleri arasında Zeytinliköy'den aşağıya inmeyc başladık. Baraj gölünün kenarından geçen karayoluna varınca, Doğaner, Araşa'nın bizc görc uzakta kalan yamacına doğru yöneldi. "Çünkü" diyordu, "öbür yamaçlar hem daha dik hem de geven dikenlcriyle kaplıdır." Karayolundan tcpeye giden patikalara vurduğumu/da. mcyvc ağaçlarınm gölgesinde sessiz sessiz otlayan kuzular, birden kaçışmaya başladı. Bir süre, tatlı bir eğimle yukarıya doğru tırmandıktan sonra birdenbire yeşiller, ağaçlar gölgclcrlc birlikle, patikalar da bitti. önümü/de sarp, kayalık, taşlık bir arazi yükscliyordu. Denizden 430 m yükseklikteki /irveye vardığımızda, saat on bire gcliyordu. Pck yorgun değildik. İyi bir sabah jimnastiği ojmuştu. Türkçe adı Kesiktaş olan Araşa'nın tepesi, taşlık, engcbeli kiiçük bir diizlüktü. Gelişimizle rahatları bo/ulan doğan, şahin gibi bir iki yırtıcı kuş, havalanıp karşı tepclere doğru siizüldüler. Bu küçük düzlükte. horasandan yapılmış küçük bir kale kalıntısıyla, kiremitleri dökiilmüş. kapısı pencercsi dağılmış, biri manastır (şapel) olan iki kulübe göze çarpıyordu. Manastırın tek menteşeyle ayakta durmaya uğraşan kapısının, hafif rü/gârda çıkardığı inilti sesindcn başka hiçbir ses yoktu ortalıkta. Derin scssizlik egemcndi doğaya. Görünen hcr şey, sanki sessizliği yoğunlaştırmak için vardı. Böylesine zcngin doğa görüntülerinc sahip bir yerde, böylesine derin bir sessizlik, insanın algılarını, duyumlarını da yoğunlaştınyordu. O zaman anlıyorduk, manastır adı verilen bu küçücük yapılann, neden böyle yerlerc yapıldığını. Bu tür manastır yapılarından adanın çeşitli yörelerinde 250'dcn fazla olduğu söylcniyor. 6 köy'ün suları çok gü/eldir. Başka biı gün de o tepeye çıkanz. Dönüşte, tspilya'nın pınarlannda, çınarlann gölgesinde piknik yaparız." Zeytinliköy'ü yukandan görüyorduk. Eski kiremitleri, taş duvarlan vc hepsi de doğanın devamı olan renklcriyle karşı tepenin yamacına yaslanmış, oradan bize sessizce gülüyordu. • Düzlüğe kurulmuş olan merkezde ise sessiz bir kovalamacadır gidiyordu. Boylan yer yer beş kata ulaşan genç yapılarla yaşlı, bodur taş binalar arasında, sessiz fakat vahşi bir kovalamaca. Beton yapılar, ele gecirdikleri taş binaları yutuyorlardı. Tıknefes olmuş taş binalar ise kurluluşu kenar semtlere kaçmakta bulmuşlardı. Bakalım, Koruma Kurulu'nun almış olduğu yeni kararlar, bu vahşi kovalamacayı durdurabilecek mi? Aşağıda, Kaleköy yönünde, etrafı zeytinliklerle çevrili, güzelim Çınarlı Ovası uzanıyordu. Ycmyeşil ovanın ortasındaki gri leke, şimdilerdc sivil uçuşlara açılmış olan uçak pistiydi. Kendimizi Hezarfen Ahmet Çelebi yerine koyduk. Kanat takıp göklerde süzülmek ne güçlü bir duyguymuş. Modern planörcülük için pek çok tepe ve düzlük vardı adada. Halil, çevredeki yeşillikleri göstererek, "Homeros da haksı/lık etmiş doğrıısu" diye söylendi. Mitolojiye görc deniz tanrısı Poseidon'un kanatlı atları Gökçeada ile Bozcaada arasındaki ahırlarda yaşarmış. Iliada'da şöyle anlatıyor Homeros: Denizin diplerinde, ta uçurumlarda, Tenados'la kayalık tmbros arasında, 'Bir mağara vardır, geniş, kocaman, Dinlendirirdi orda atları, Poseidon, ycri sarsan "Hani kayalık İmroz? Her taraf ycmyeşil." Doğaner Kefalos taraflarını gösterdi. "tliada da anlatılan ycrlcr, orııları. Kefalns Burnıı, denizdcn 3040 m yiiksekliktc upuzun bir diizliiktür. IMeşe ağaçlarıyla kaplı bu düzlüğün üç tarafı, denize kadar inilcn dik kayalıklarla çevrilidir. Mitolojideki ahırlar ise boğazın tam girişinc düşüyor. Burnun biraz güncyinden ileriye doğru bakarsanız. Anıtı ve boğazın girişini görürsünüz. Dikkatli bakın. Oralardan buraya bakarsanız, kiloraetrelerce uzanan Kcfalos'un kayalıklarını görürsünüz. Burnun kuzeyindeki körfez balık tarlası gibidir. Bakın ağ1993 SAYI 366 Yüksekçe bir kayanın iistüne oturup ayaklanmızın altında uzayıp giden doyumsılz güzelliklerin tılsımına kapılmıştık ki Doğaner'in sesi, tılsımı yine bozdu. "Buradan adanın tüm doğu tarafı, aşağı yukarı yansı görülebilir. Şurada, baraj gölünün üstündc, kartal yuvası gibi duran Tepcköy'ü görüyor mu sunuz? Adanın en yüksek köyüdür. Köyün yaslandığı tepenin üstünden ise tüm ada görülebilir. 284 km 2 alanı ile Türkiye'nin en büyük adası olan bu ada, doğudan batıya 33 kuzeyden güneye 13 km'dir Aynı zamanda, Akdeniz ve Egc adalan içinde suyu en bol olanıdır. özellikle Tcpeköy ve Dere C U M H U R İ Y E T OEROİ 21 M A R T