05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZARIIM PENCERESİIMDEIM bulduk. Bunlann ikisini Dik'e armağan ettim. Sekiz tanesini de kendime ayırdım. Komşumu akşam yemeğe davet ettim. Ona da ikram ettim. önce korktu; "Zehirli fılan olmasın!" diye çekindi ama Almanya'dan gelmiş bir misafiri "Bu kıymetli bir mantardır; TrufTle denir adına!" deyince yutuverdi ve tadını pek sevdi. Bu haber ve aynntısı "Şafak" gazetesinde yayımlanmıştı. Haberi "Posta" gazetesınin günlük yazıişleri toplantısında okuyan Genel Yayın Koordinatörü "Bakın Ziraat Fakültesi'nden de göriiş almışlar. Profcsör Hakkı bilmemne şöylc dcmiş:' Tnıfflc ya da bilimstl adı ile anılırsa l'uber aestivum' bir tür mantardır kokusu, salgıladığı diomythol sulphate'tan kaynaklanır..." hratısa'da halen kilosu 880 tngiliz Sterlinine satılır. İtalya'da ise Alp Dağlan'nın eteklerinde Piemonte'de bulunur. ttalya'da beyaz renklisi, Fransa'da koyusu çıkar. Ozelliklc ekimkasım aylarında tuber estirum ve tuber magnatum kokusunu iyi alan av köpekleriyîe ormanlarda bunu arayıp bulanlar, mevsimde 25.000 sterlinlik satış yapabilirler. Fransa ve Italya bunun ihracindan çok para kazanır. Berlin'in, Los Angeles'in, New York'un en pahalı, en lüks lokantalannda bunlar verilir müşterilere... Bir ülkede truffle bulunması, o yerde petrol bulunması kadar kıvanç vericidir!" Bunu dinleyen Istanbul Haberleri Sorumlusu Erol Akın, "Hemen birini gönderip adamı iş başında resimleyelim... sonra Şafak'ta köpeği Oik'in resmi de yok" dedi. Haber Merkezi Müdürü ekledi: "Birini de yollayalınt şu truflie konusunda daha fazla bilgi toplasınT Eline Şafak gazetesinin bir gün önceki sayısında yayımlanmış haber ve fotoğraf tutuşturulup truffle konusunda bilgi toplamaya gönderilen kıdemsiz muhabir Deniz bir saat sonra döndü. Doğrudan Yazılşleri Müdürü'nün odasına girdi: "Yahu Zatişleri emeklisinin önünde, masanın üstünde duran mantar truffle falan değilmiş!" "Neymiş?" "Galatasaray Lisesi'nin Fransız botanik hocasından öğrendim: Amanita muscaria ımiş... tnsan bundan azıcık tadınca kafayı bulurmuş! Sibirya'daki şaman ayinlerinde kurutulmuşunu yiyen papazlar hayal görür, esrar içmiş gibi olurlarmış... Psilocybe semilanceolata olarak anılan bir tür mantarda da var bu hayal kurdurucu maddeler.. lklimi daha ılıman yerlerde yaşayan bazı meraklılar da bunlan kullanırmış!" Yaa Işleri Müdürü'nün yüzü güldü: "Aferin!" dedi, "hemen yannki manşeti hazırlayalım da şu Şafak gazetesinin teyzesi Rum, eniştesi Italyan sahibine haddini biMirelimr ^ ürkiye'de Truflic bulundu: Köşeyi döndiik!" haşlığının altında şunlar yazılmıştı: Sanyer'in kuzeyindeki koruluklarcîâ bulunan truffle Fransa'da rcıa Pcrigord bölgesindc üreyenlere eşdeğer... Haber şuydu: Ankara Üniversitesi Zatişleri Müdürlüğü'nden cmekli Münif Ayabak düzenli olarak hcr hafta sonunda köpcği Dik ile yaptığı orman gezilerinden birinde TruiTle keşfetti. Münif Ayabak olayı şöylc anlattı: "Spor yapmtş olmak için hcr pazar ormana gider, birkae saat gezerim. Bu gezilerime köpeğim Dik'i de götürürüm. Spor yapmanın, tcmiz hava solumanın ötesinde bazen ormanda yetişen dikenucu gibi, kardirck gibi bitkiler de bulur toplar eve götürürüm... Geçenlerde Dik'in bir ağacın dibini uzun süre kokladığını, bu kokladığı yerden, ne kadar çekersem çekeyim, aynlmak istemediğini gördüm.. "Herhalde başka bir köpek ya da tilki, sansar gibi bir yaratığın çişini koklamıştır", diye düşündüm... Ama ısrar etme20 Türkiye'de Truffle bulundu! si, sonra toprağı kazmaya başlamasi bunun öyle sıradan bir şey olmadığını gösteriyordu. Ben de merak etmeye başladım... "Mutlaka bir çeşit yılan ya da kış uykusuna yatmış kaplumbağa vb. yuvasıdır" dcrken köpek kazdı, kazdı; top gibi, at kestanesi gibi bir nesne çıkardı. "Dur bakalım nedir?" demeye kalmadan yutuvcrdi... ve delirdi! Bu yalamadan yuttuğu şey o kadar lezzetli olmalı ki sağı solu koklayıp "Daha var mı?" der gibi aranmaya başladı. Ikiüç adım ötede bir yeri daha kazmaya basjayınca oradan da bir şey çıkacağını anladım ve yutmaması için tüm dikkatimi kazılan yere yönelttim. Gri rcnkli topun ucu görülünce de tasmasına asılıp yutmasını engclledim. Dik'i yakındaki bir ağaca bağlayıp bu topu kendim ka/ıyıp belimdeki plastik torbaya attım. Bu, hafif sarmısak kokulu bir nevi mantardı... Araştırmayı derinieştirdim. O gün Dik ile bu toplardan altı tane daha bulduk. lkisini odül olarak yalayıp yutmasına izin verdim. Ben Dik'in en aç oldu ğu zaman verdiğim en lezzetli, en güzel kokulu kemiklcri bu kadar iştahla ve aceleyle yedigini görmemiştim. Bu mantarda olağanüstü bir özellik olduğu kesindi. Hemen Sanyer'deki sebzecilere gidip gösterdim. "Bu nedir?" Bilen yoktu! Eve ulaştığımi/da toplam üç top mantan çoktan yutmuş olan Dik cin gibiydi... Mantar eğer zehirli bir şey olsaydı Dik'te bu zaman içinde bazı belirtiler gözlenirdi... Bir saat daha bekledim... Dik hâlâ keyifli keyifli oynuyordu.. Kalktım "Bismillah" deyip bir parça mantan çiğ çiğ yedim. Hem tadına doyamadım hem de ebru şekilli kesitinin manzarası hoşuma gitti... Bir parçasını da azıcık sirke ve zeytinyağı döküp yedim.. Daha da lezzetli oldu.. O hafta pazara kadar beklemedim. Çarşamba sabahı yine gittim ormana... Bir gün önce yağmur yağmıştı. Dik'in azıcık kazdığ) yeri el çapasıyla derinleştirince bu mantar kolayca çıkıyordu ortaya. O gün çok verimliydi. Tam on tane C U M H U R İ Y E T DERIİ 10 EKİM 1093 SAYI 194
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle