Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U R A K E L D E M GENC MÜSTERİYE, "GENC MÜZİK Dünyada ve Türkiye'de 1992, türleri ne olursa olsun pop müzikte genç seslerin parladığı bir yıldı. Aynı rüzgâr yeni yılda da esecek. marım yaşlanmadan ölüriim" diyordu Roger Daltrey, VVho'nun altmışh yıllarda önce İngiltere'yi, ardından da tüm dünyayı sarsan, bugün artık klasikleşmiş parçası "My Generation"da. Pop müziğin bir endüstri olmanın ötesinde bir "ortak kültür" olarak kavranıp öyle algılanmaya başlandığı altmışlı yıllarda bu müzikle ilgilenmek, "eskimemiş nüfus kâğıdı" gcrcktirir gibiydi. Kısa sürede efsane olup John Lennon'ın deyişiyle "Isa'dan daha popüler" hale gelen The Beatles'ın üyeleri, "ün" onlan yakaladığında henüz yirmili yaşlannı sürmeye yeni başlamışlardı. Londra'nın hırçın ekibi Rolling Stones, teenage dönemini henüz noktalamış gençlerden kuruluydu. The Animals, The Who, Monkees, Pink Floyd hep böylesi örneklerdi. Aynı biçimde, bu grupları dinleyenler de ağırliklı olarak teenage dönemini yaşayan ve karşı ff 11 u Taamln Archar bir çok Ulkada g*ç*n yılın pop müzlkte baaanlı l«ml aaçlldl. BumBum 'la patlayan S«d«n Qür«l. lannda yaşıllan müzisyenleri görmek isteyen gençlerdi. Dolayısıyla ellilerin ikinci yansında sıkça sözü edilmeye başlanan "pop müzik", altmışlı yıllarda neredeyse "genç müziknle eşanlamlı hale geldi. Yetmişlerde rüzgâr, yalnızca yaş olarak değil, tarz olarak "gcnç" olmayı gerektiriyordu. Dolayısıyla rock, caz ve pop müziklerde yeni, dinamik ve farklı olmayı başaranlar, yine kendileri gibi "yeni ve farklı" olmaya özen gösteren, yaş ortalaması biraz daha yükselmiş bir kitlenin gözdeleri oldular. The Moody Blues, Deep Purple, Jethro Tuil, Queen, Yes, ELP, Electric Light Orchestra, The Grateful Dead ve daha birçok topluluk, "kendine özgü" olabilmenin formülünü geliştirerek efsaneleşmeyi başardı. Artık pop ile büyüyen bir kuşak "yetişkinler" konumuna gelmişti ve ilk kez bu müziği hem teenage kesim hem de üst kuşak birliktc dinleyebiliyordu. Seksenlerin gençleri belki de bu yönden biraz daha şanslıydılar: Evde, The Policc, Clash, UB 40 ya da Transvision Vamp dmlediklerinde, anne ve babalan onlara "Kıs şu garip müziğin sesini" diyc bağırmıyorlardı. Zaman zaman beğeniler bile paylaşılabiliyordu. Geride bıraktığımız yılı gözden geçirdikten sonra doksanlarda müziğe yeni den bir "gcnçlik aşısTnın yapıldığını ve yeni kuşağın tercihlerinin, tıpkı eskiden olduğu gibi yine yaşıtlanndan yana olduğunu görüyoruz. Yeni çizgiler, yeni renkler arayan gevçler, 1992'de kendi kuşaklanndan isimlere rağbet ettiler daha çok. Birkaç istisna vardı, onlar da ya ahşılmışın dışında şeyler üreterek müzikleriyle genç kalmışlardı, ya unutulmaz türleri yeniden gündeme getirerek genç kuşağı yakalamayı başarmışlardı. Sonuçta, gençlerde yetişkinlerin müzik tercihleri bir kez daha aynşmıştı sanki. Yaşı pek genç sayılamamasına karşın, Cezayir asıllı şarkıcı Khaled, geride kalan yıl içinde parlayan "yeni"lerden belki de en ilginciydi. Bir süredir Avrupa'da, özellikle de Fransız popunda etkinliğini arttıran, Kuzey Afrika esintileriyle yüklü bir müzik akımının 1992'deki en flaş ismiydi Khaled. "Rai" olarak bilinen bu aİcım seksenlerin ikinci yansından itibaren Cheb Mami ve Khaled tarafından Avrupa'ya tanıtılmış ve ilgi görmüştü ama, asıl patlama Khaled'in geçen yıl dans müziği formlannı Rai ile kaynaştırmasından sonra ortaya çıktı. Kendi adını verdiği (bu arada eskiden kullandığı Cheb Khaled adından, "genc" anlamına gelen "Cheb"i çıkanp atmıştı/ albümünde yer alan "Didi" adlı parçası, yaz aylannda Avrupa diskoteklerinin hemen hepsinin arşivine girmeyi başarmıştı. Sözlerin Arapça olmasına ve müziğin arabesk motifler üzerine kurulmasına karşın gelen bu popülarite biraz da Batılı dinleyicinin yinelenen kalıplardan sıkıldığını ve yenilik aradığını gösteriyordu. Rap doksanlann başındaki hızını geçen yıl önemli ölçüde yitirmiş görünme B I U M kasatl y t p n u hayallyl* yaşayan Oum Orhun plyaaa lal kasctlyla'lyl I ş ' yaptı. C U M H U R İ Y E T DEHOİ 17 O C A K 1993 3 A Y I 356