05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

rihi" ve "Kentleşme Tarihi" adlı bir seri dersler ilc bir yandan o yıllardaki öğrencilerime tarihi çevre bilincini aşılamaya vc geleneksel mimari mirasımızın özgün değerlerini anlatmaya çalışırken, diğer yandan da mimari değeri olan tarihi çevre ve geleneksel Türk mimarisinin koruma yöntemleri üzerine araştırmalarıma devam ettim... Tuncay Çavdar: "Sanat kolu olarak tammlayabileceğimfz mimarlık, yaratıcı ve teknolojik öğeleri, sanatsal özgürlüğünü öne çıkararak içermelidir." Tuncay Bey, galiba bu dönemde, siz de Türkiye 'ye dönmüştünüz ve ilginç bir takım deneyimlerdengeçiyordunuz. T N A Ç V A : Evet, ben Milano'dan U CY ADR Türkiye'ye 1962'dedöndüm. Ve 1968'e kadar uzun bir süre Türkiye'de görsel çevreyle uyum içine girebilme, mimari çevre ile tekrar ilişki kurabilme amacı ile bir süre mimari dışı çalıştım. Rejisörlüğünden çevirmenliğine hatta sahne tasarımcılığına, birçok tiyatro etkinliğini birlikte yürüttüğüm bir devir geçirdim. Arada fırsat buldukça, bu çabalarımı sürdürüyorum. Maçka'da bir devingen deneyimsel tiyatro tasarımım oldu; yapıldı, işledi, Türkiye'de ve dışarda çok yankı uyandırdı, fakat yaşamadı. Sonuçta bu çalışmalar mimaride katı kuralcı olmamdan kurtardıbeni. 1968'den sonra ise, 1984 sonuna kadar, Birleşmiş Mimarlar olarak, önce Turgut Alton ve daha sonra Erdal Erkut'ıın da katılmasıyla birlikte çalıştığımızdevregeldi. Aynıyaşlardaidik, İtalya öncesi arkadaştık, Erdal Erkut ile aynı amatör tiyalro birikimimiz vardı, o da Almanya mezunudur. Bu süreye Suııdi Arabistan çalışmaları da girdi. Suud'daki birinci derecede önemli proje Riyad Kraliyet Arab Atı projesi idi. Çok özgündü, fakat gerçekleşmedi. Türkiye'deki çalışmalarımız da, bir iki sınırlı turizm yatırımı dışında genellikle gerçekleşmeyen projeler olarak kaldı. O dönemde Türkiye'de çok az şey yapılıyordu, ileriye dönük şeyler kabul edilmiyordu. Bununla birlikte o dönemin en önemli uğraşı İ/.mit Yeni Yerleşmeler Projesi oldu. Evet, bu noktada İzmit Projesi'ne biraz ayrınlılı girebilir misiniz? Türkiye 'de son 20 yılda pek çok "sosyal konut" ve "kooperatif kent" çahsması oldu, fakut İzmit deneyinde yönelim amacının özelliği neydi? T N A Ç V A : İzmit Yenilikçi YerleşU CY ADR meler deneyi, yeni bir mekân üretimindesivil toplumun örgütlenmesi ve bu yeC U M H U R İ Y E T D E R G İ 8 E Y L Ü L 1 9 9 1 ni toplumsal ilişkilerin giderek yerel yönetimde kurumsallaşması amacını taşımıştir. Yeni İzmit Projesi ilc merkezi yönetimden tabana yayılan alışılagelmiş hiyerarşi piramidini ters çevirerek yerel yönetimin etkinlik kazanabilmesi ve sivil toplumun bilinçlenerek ortaya çıkan iç dinamik ile dcmokratikleşme sürecinegirmesiamaçlanmıştır. G N A DANIŞMAN: Tuncay Bey, bcnce Ü HN 1975 ve 1976'dasürdürdüğünüzbu projelendirmc çalışmalarının en ilginç yanı, katılımcı yöntemle kurulması planlanan 30.000 konutluk veya 150.000 kişilik bu yeni kent için geçirdiğiniz araştırmasüreci... Çalışmalarınızı akadcmik kesimde hemen hemen bilmeyen yok. Biraz, bu konuda yaptıklarınızı hatırlatır mısınız? T N A Ç V A : İzmit'i gerçekleştireU CY ADR medik, fakat uluslararası bir üne sahip oldu. Hâlâ da zaman zaman kongrelere bildiri vermek üzereçağrılıyorum. Proje öncesi araştırmanın en ilginç yanı 10.000 işçi ile tek tek yapılan anketler, daha doğrusu söyleşilerdi. Bunda asıl amaç, İzmit Projesi'nde geleneksel tasarım süreci yerine katılımsal tasarımı benimseyerek kullanjcıyı aynı zamanda işverendurumunagetirerekişverenlekullanıcı arasındaki ikilemi ortadan kaldırmakidi. Geleneksel mekân üretimini başlangıcında yapının yeri, kaynak kullanımı, karşılanacak gereksinmeleri genellikle yalnız işverenin sorumluluğunda tartışılmaz veriler olarak kabul edilir. Aynı üretimin sonucunda ise kullanım, yönetim, teknik eskimeye karşı önlemler, toplumsal ve fiziksel çevreye etki ile ilgili sorunlar önemsenmez, dışlanır. Böylece geleneksel mekân üretiminde proje mekânın kullanıcıları yönündcn amaç ve sonuçlarından arınmıştır, çünkü "Işveren daima haklıdır" ve "Mesleki uzmanlık etiketi ile donatılmış olan tasarımcı da daima haklıdır". Bu iki varsayım, geleneksel mekân' üretimini egemen güçlerin gereklerine uyıımlu, biçimsel çözümlere götürür. pukluk olmadan daha gerçekçi sonuçlara varılabilinmiştir. Kullanıcılar arasındaki işbirliğine vc dayanışmaya bırakılan yönetim yöntemleri doğrudan "katılım" yanında bir "karar çevresi" dengcsi yaratmış ve projenin itici gücü bu karar çevresi ile planlama sistemi arasındaki gerilimden kaynaklanmıştır. Burada tasarımcının rolü ortadan kalkmamış fakat temelden değişikliğc uğramış, tasanmcıyı ortaya konan sorunların ve çözümlerinin nedenlcrinden sonuçlarına kadar uzanan bir sorumluluk altına sokmuştur. Tuncay Çavdar: "İzmit Yeni Yerleşmeler Projesi, yeni bir mekân üretiminde yerel yönetlmlerln etkinlik kazanabilmesi yolunda yaşanmif güzel bir deney olacaktı." Günhan Bey, 80'li yıllarda ne yaptınız, biraz da ona girebilir miyiz? G N A DANIŞMAN: 1980'lerin başında Ü HN üniversitelerin en büyük sorunu YÖK olayıdır. Diğer üniversitelerde bir benzeri bulunrnadığı gerekçesi ile YÖK, Boğaziçi Üniversitesi'ndcki Beşeri Bilimlcr Bölümü'nü lağvetti. Ben de işsiz kaldım ve birçok arkadaşım ile birlikte 1982yılındaüniversitedenayrıldım. Bizim meslekte bir özdeyiş vardır, "Mesleğini yapamıyorsan, öğrct" denir, bende tersi oldu, öğretemediğim için mesleğimi yapmaya karar verdim. önce Irak, sonra Suudi Arabistan'da inşaat uygulayıcısı olarak çalıştım. Geçen sene, 1990 yılı yaz sonunda Saddam'ın Kuveyt serüveni başladığında yurda dönene kadarTürk ve Suud inşaat firmalarında proje yöneticisi olarak görevyaptım. Tuncay Bey, 1985'den beri ATÖLYET olarak mimarlığa devam ediyorsunuz ve bu sürede çok üretken oldunuz, genellikle son yıllardaki turizm yatırımlan arasında Side Pamfilya Tatil Köyü, Side Palas Oteli, Exelsior Corinthia, Kapadokya Robinson Lodge, Fethiye Robinson Club Tatil Köyü gibi birçok tasarımınız gerçekleşti, hatta adınız "otel mimari "na bile çıkmak üzere. Bu dönemle ilgili konuşabilir misiniz? T N A Ç V A : Parlak bir dönem. U CY ADR Hem yurt içinde, hem yurt dışında çok üretken olmamıza sebep Türkiye'deki gerçekleşıirmeolanaklarımızçoğaldı ve ayrıca dıs ilişkilerimiz arttı. Turizm konusunda özgün çalışmanın getirdiği ticari başarı, kolay kabul edilmez mimarinin turizme katkısı, dış ilişkilere açık ortamda, yalnız Türkiye'de değil, dış piyasada da en iyi turizm mimarları (daha doğrusu "tatil yapıları mimarları") arasına girdik. Esas itibarıyla Almanlar ile bu konularda ilişkiler oldu. Almanya kendi ülkesi dışında büyük yatırım yapan, Portekiz, Dominik Cumhuriyeti, Küba, Miami ve Doğu Almanya'da yeni turizm yatmmları üreten bir ülke olmasından bizde nasibimizi aldık. Eakat ben bu mimari yaklaşımın turizm yatırımları dışında da başarılı olacağına, hatta daha da başarılı olacağına eminim. Gerek adımızın turizimciyeçıkması ve de işimizin çok olması sonucu, diğer dallarda da bu mimarinin potansiyelini gösterme olanağını bulamadık. Böyle bir imkân doğan yerlerde ise yapı önerisi çok beğenilmesine rağmen böyle bir ilerici atılımı, "daha zamanı gelmediği" gerekçesi ilegcrçekleştiremiyoruz. Ben son bir soru ile sohbetimizi bitirmek istiyorum: "Gökdelen tartısması" bundan 10 yıl önce gündemdeydi Avrupa ve Amerika 'da. Oysa bizde, daha yeni tartısılıyor. Sizler, yurtdifinda da çalısmıs iki Türk mimari olarak, gökdelenler konusunda ne düfünüyorsunuz? T N A Ç V A : Gökdelenin Avrupa ve U CY ADR Amerika'damisyonunuyitirmekteolan bir bina türü olduğunu düşünüyorum. Fakat bu ülkeler konuyla ilgili birçok teknik yatırım yaptıklarından ve bilgi birikimi oluşturduklarından, şimdi bu yapıların bileşenlerini bize ve bizim gibi ülkelereihraçediyorlar. Günhan Danışman: "İnamyorum ki Türk insanı, kültür birikimine tümüyle yabancı olan gökdeleni kabullenmeyecek, mimarlarımız da bu gerçeğl göreceklerdir." Baştaki tezime tekrar dönebilirsem, gökdelen, "Doğu tar/.ı toplum ilişkileri"nc uymuyor. insanımızı ürküten, tepeden bakan ve küstüren bir mimari örneği bu. Üstelik ekonomik ömrünü tamamlayamadan hızla âtıl kalacak bir yatınm ve yok edilmesi çok pahalı olacak. Devletin otoritesine hizmet eden katı kuralcı mimarlar, şimdi yeni ekonomik düzenin otoritclerine, birer "corporate image" yani şirket simgesi yaratarak insanlardan kopuk birer anıt U\sarlıyorlar, işverenlerine ve kendilerine bencilcebireranıt... Türk insanı kültür birikimine tümüyle yabancı olan gökdeleni kabullenmeyecektir. Umarım mimarlarımız da bu gerçeği görecek ve geleneksel mimari mirasımız ile tarihi çevreye duyarlı bir yapılaşmanın çerçevesi içinde kalmak isteyeceklerdir. •< GÜNHAN DANIŞMAN: i n a m y o r u m ki Oiinhan Danifman: "Kendine saygınlığı olan mimar, geçmişle geleceği bağdaf tırma yolundaki arayışı, Içlnden çıktığı kiiltür mirasına dayandırmaya çalışır." tzmit Yeni Yerleşmeler projesinde katılımsal mekân tasanmı yöntem olarak alınmış ve projenin tüm aşamalarında iç çelişkiler ve uzlaşmalarla belirlenen karşıtlıklar dış etkilerden arındığı için gereksinmelerle kaynaklar arasında koS A Y I 2 8 7 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle