Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M Ü Ş E R R E F BASKENT GÜNLERI H E K İ M O f i L U Gözlere, göniillere ferahlık: Abant Yıllar var Abant'a gitmeyeli... Kar çok şeyi örtüyor, ama burası, güzelliğini koruyan bir doğa parçası hâlâ. Ben görmeyeli oteller çoğalmış, hafta sonu hayli kalabalık. eçen hafta güzel bir çağrı dostlarımdan. Abant'a gideceğiz. TV karşısında sabahlayarak geçen günlerden sonra güzel bir dinlence gözlerime. Sevgili Özdemir Asaf'ı anımsıyorum. "Biitiin renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciligi beyaza verdiler" diyor. Yaşasaydı bugünkü kirlenmeyi nasıl yazardı acaba? Yalnız renkler mi, her şey kirleni^or giderek! Kısa bir tatilde beyaza yeniden gittik. Yapı Kredi'nin Genel Müdürlüğüne. Sekreieri Ruhiye Hanım kapıyı açtı hemen. Kâzım Taşkent kollannı açmış bekliyor. Gülerek kucakladı beni. "Aferin kızım" dedi. "Hayat Dergisine tüm kapıları açtınız sizi kutluyorum". Asıl amacı kutlamak mı bilmem? Vedat Nedim Tör etkilemiş olabilir; ama asıl Celal Bayar ile konuşmamızı öğrenmek istiyor. 1950 seçimlerinde Meclis'e gelen milletvekilleri arasında Kâzım Taşkent de var: Sanayi Komisyonu Başkanı. Ama kısa sürede ayrıldı milletvekilliğinden. Nedeni çok ilginç. Komisyon üyeleri toplantıya gelmiyor birkaç kez. Toplanamayan bir komisyona başkanlıktan hoşlanmıyor; milletvekilliğinden de ayrılıyor çok geçmeden. Siyasal yaşamda bu tür olaylar da yaşanıyor vaktiyle. Taşkent'in merakını giderdim birkaç sözle. Cumhurbaşkanı Hayat Dergisj'nin yeni tesislerini merak ediyor; "Bana Kâzım Bey gazete mi çıkaracak diye sordu" dedim. Şiz ne dediniz? Öyle bir hazırlığı yok. Hayat haftahk olacak, yeni bir teknikle en güzel biçimde basılacak, dedim. Bayar'ın yanıtını bekliyor Tkşkent, ben de söylüyorum: Kflzım Bey her şeyin en giizelini yapmak ister. Gü'çlii bir kişidir devlet içinde devlet gibi bir adam... Bir an sessizlik, Taşkent bir kahkaha attı sonra. Bir aferini de Alman pedagog Foerster'in "İyi İnsan, lyi Vatandaş" adlı kitabını çevirdiğim zaman aldım Taşkent'ten. Ama açıklamam gerekir, her zaman çekingen baktım ona. Beyaz saçları, mavi gözleriyle aydınlık bir yüzü var. Yalnız gizini anlamak kolay değil. Beni çok etkileyen bir yanı eleştiriye açık olması. Yeni deyimiyle, 'yagdanlıklardan' hiç hoşlanmıyor. Çarşamba günleri Hayat Dergisi'nde yapılan toplantılarda eleştiri bekliyor herkesten. özeleştiri istiyor. Hatta ödüllendiriyor. Bu özelliğini korudu mu bilmem ama aylık bir dergide bile özeleştirinin güzel ürünlerini gördüm yıllarca önce. Yıllar sonra ve bugün de özeleştiriden yoksun kalmanın sonuçlannı yaşıyoruz mesleğimizde. 'ftşkent bir beyin ameliyatı geçirdi 1950'li yıllarda. Isviçre'de ünlü bir beyin eerrahının sözlerini aktardı bize. Yeni Sahne'nin altında, Kulis'te bir öğle yemeğindeydik. Vedaf Nedim Tör ile birlikte. önce şaşırdık, sonra umutlandık. İnsan beyninde binlerce hücre var. Hepsi çalışmıyor! Oysa beyin çalıştıkça parlıyor, ışıldıyor! Kimi kişilerin beyninde belli hücreler çalışıyor yalnız. Onlar insan gibi yaşamıyorlar; ot gibi yaşıyorlar, boyutlu değil yüzeysel kişiler. Düşünmüyorlar, üretmiyorlar! Üretmek için tüm hücrelerinin çalışması gerekiyor. Ara sıra hatırlarım bu sözleri. Kimi kişilerin beyin hücreleri hiç çalışmıyor belki de. < OERGİ 17 MART 1991 S A Y I 2 6 2 G tanbul'un kirli havasından kaçanlara da rastladım göl kıyısında. Biri de tanınmış işadamı Vehbi Koç. Biz otelde değil Abant Köşkii'nde kaldık. Vaktiyle Cumhurbaşkanı için yapılmış küçük bir köşk. Birkaç yıl önce onarılıyor, biraz genişliyor. Vakıfbank'ın da katılımıyla kurulan Taksim Oteldlik A.Ş. yönetiyor. On bir odası var. Geçen hafta başkentlilerle doldu odalar. Aramızda yorgun savaşçılar da var. Bağdat Büyükelçimiz Necati Utkan, yeni Paris elçimiz Tanşuğ Bleda, Ahmet Tan, ünlü ressam Dali'ye benzerliği nedeniyie dostlarının "Salvatore" diye çağırdığı Varol Özkoçak, Miray ve Maksut Göksu, Fatoş ve Mustafa Ozcan, dışişlerinden Zeynep ve Acar German. Insanlar mazoşizimden de hoşlanıyor galiba. Ya da başkentlilerin özelliği bu. Kimi gözler hâlâ TV'de! Şöminenin alevleri karşısında da siyasal söyleşi lerle değil söyleşilerle anımsanır galiba. Damak zevki boyutlanır güzel söyleşilerle. Bizim soframız da öyküler, espriler, şarkılarla çınladı. Piyanoda Cemil Başargan, eski tangolar söyledi, bir tango korosu oluştu nerdeyse. İçimizde Pavarottiler de var, ama gecenin şarkıcısı Erel Bleda. Başta Nurhan ve Şener Macun, ilk kez dinleyenler çok şaşırdı. Oysa şaşılacak yanı yok, Erel Bleda çok yönlü bir kadın, müziği de çok seviyor ve biliyor. Güzel kanun çalıyor, tüm makamlan ve usulüyle şarkı söylüyor. TV'de boy gösteren şarkıcıları kaç kez cebinden çıkarır! Elbet havasını bulduğu zaman. Büyükelçi Tanşug Bleda da çok neşelendi beyaz tatilde, şarkılar, danslar, fotoğraflar, ama asıl atlar! Göl turunu atla yaptı, atçı ile söyleşileri de çok hoş anlattı bize! Güzel bir karikatür çizerek, Bleda'mn karikatürcülüğünü biliyor musunuz? Vaktiyle Arnavutluk1 ta görevli iken çizdikleriyle bir sergi açabilir. Tahran elçiliği döneminde de resim yapıyor. Renk renk çiçekler. Hepsi Taşucu'ndaki evin duvarlarında. Yeniden resme dönse yine çiçekler mi yapar acaba? Pekiyi, karikatüre dönse! Beyaz tatil dönüşü bir ölüm haberi yine. Anılar yumağı çözülüyor yeniden. Kâzım Taşkent'i düşünüyorum, Vedat Nedim Tör'ü, Doğan Kardeş Yayınlan'nı, Hayat Dergisi'ni, Muhsin Krtugrul'u, Yeni Sahne'yi, Paris'e müzik öğrenimine giden harika çocukları, Suna Kan ve ldil Biret'in lstanbul konserlerini. Küçük sanatçıları ilk kez Doğan Kardeş dergisinde tanıdı çocuklar. Taşkent'in kayak yaparken karlara gömülen oğlu Doğan'ın anısına yayımlanan çocuk dergisi. Güzel bir dergi, küçük ozanları, ressamları, öykücüleri tanıttı sayfalarında. Bir de "Aile" dergisi var. Sonra Hayat Dergisi. Vedat Nedim Tör var hepsinin arkasında ve Şevket Rado. Ama Vedat Nedim Tör'ün başka bir yapısı, coşkusu, üretkenliği var. Hayat Dergisi'nde çalışmaya başladığım zaman en büyük desteği ondan gördüm. Yapı ve Kredi Bankası'nın sanat ve kültür alanına gösterdiği ilgi de buradan kaynaklanıyor bence. TaşkentTör diyaloğundan. Bankanın düzenlediği resim yarışması, büyük olay resim dünyamızda. Küçük Sahne tiyatro dalında güzel bir örnek. Taşkent'i ilk kez Hayat için Ankara'da röportajlar yaptığım zaman tanıdım. Bir kucak resimle döndüm başkentten. Sefireler, sanatçılar, bakanlar ve eşlerj, bir de Cumhurbaşkanı Bayar ile resmim var. Vedat Nedim Tör, Kâzım Taşkent'in beni görmek istediğini söyledi. Galatasaray'a •â Plyanoda Cemil Bafargan Abant Köşkü'nd», M. Hakimoğlu, Fiimın Utkan, Erel Bleda, Necatl Utkan, Nurhan Macun ve Tanşuğ Bleda'dan olusan tango korosu II*... kavuştuk Abant'ta. Beyaz bir bayram kutladık. Göl kıyısında bir yürüyüşten sonra yeniden doğuyor insan, temiz bir soluk alıyor. Ben uzun yürüyemiyorum her zaman. Tlıru yarılarken bir faytona bindim. Dostlarımın yarışını izledim uzaktan. Yarışı Fatoş Özcan ile Nurhan Macun kazandı. Sigara içmeseler başka yarışlara da katılabilirler. Yıllar var Abant'a gitmeyeli... Kar çok şeyi örtüyor ama güzelliğini koruyan bir doğa parçası hâlâ. Ben görmeyeli oteller çoğalmış, hafta sonu hayli kalabalık. Is ler yapılıyor hâlâ! Sonra tatilde olduğumuzu anımsadık ve alabalıklara daldık. Son günlerin bir modası var. Güzel yemek yenen yerlerden söz ediliyor. Abant Köşkü'nde de güzel yemek yeniyor bence. Salih Öztürk'ün yemeklerinde Mengen konuşuyor. Gece yansından sonra sunulan işkembe çorbası, çocukluğumuzda içtiğimiz çorbaları anımsattı bize. Yalnız çorba mı, tatlı masası tablo gibi. Sucuklu yumurtalar, taze kaymak üzerine dağ çileği reçeliyle yapılan sabah kahvaltısı da doğanın tadını duyuruyor. Sofralar yemek C U M H U R İ Y E T