22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

R A F F İ A N T I KA P O R T A K A L Nain taban halıları, moda olan, insanlara 'prestij' sağladığı söylenen eşyalar arasındaydı. Duvarlarda ise Çin porseleni, Sevres tabaklar ve yağlıboya tablolar yer alırdı. Ama işte bu tablolar, imzaları için alınmaz, kaliteye önem verilmezdi. Yemek odasında naturmort bir tablo, çerçevesi ve ebadıyla fiyatı belirlenmiş, herhangi bir dekoratif eşya öneminden öteye geçemezdi. Pekiyi neredeydi, şimdilerde herkes tarafından aranılan Türk ressamlarının tabloları? Nerelere saklanmışlardı acaba Hoca Ali Rıza'lar, Çallı İbrahim'ler, Nazmi Ziya'lar, Şeker Ahmel Paşa'lar, hele hele Osman Hamdi Bey'ler? İşte tüm bu tablolar ve diğer Türk ve Osmanlı sanat eserleri, tombaklar, tuğralı gumuşler, işlemeler, yaşadığı döneme ve ortama oranla çok önde, rafine bir zumrenin evlerindedir. Eski Turk aydınlarından, yüksek burokratlardan oluşan bu zumrenin evlerinde, bütün bu eserler oldukça da mutludurlar! işte bugün, sözunu ettiğimiz bu evlerin eşyaları, oralardaki antika eserler gundeme geldi. öncelikle de tablolarda Türk ressamları aranılır oldu. 1970'lerin sonlarına doğru, tablo alıcıları arttı. Toplumda güvenilir isimler, tablo toplamaya başladılar. Ali Koçman, Sakıp Sabancı, Halil Bezmen, Erol Aksoy gibi. Dolayısıyla fiyatlar arttı. Toplumun diğer kesimlerinde de bir moral, bir güven oluştu. Bunları Batılılar sevmez, değer vermez sesleri duyulmaz oldu. Bu konuda, çok çarpıcı bir örneği size akiarmak isterim: Yanılmıyorsam 1963'te, Kalender'de Aret Portaİcal'ın düzenlediği konsolos Behçet Bey'e ait müzayedede, Osman Hamdi'nin "Mihrap" adh 210x108 cm. ebadındaki tablosu satılamamış ve sonradan bu tabloyu, Avukat Mesut Hakgüden 7.500 TL'ye evet, yanlış okumadınız, yedi bin beş yüz liraya satın almıştı. Dolara vurursak, 830 dolar eder... Şimdi Sayın Çiğdem Simavi'de bulunan bu tablonun, bir, bir buçuk milyar lira civarında bir değer taşıdığını tahmin ediyorum. Yine dolara vurursak, 300500 bin dolar eder. Eski Türk ressamlanna karşı altmışlı yıllardaki ilgisizliğin, 70'Ierin başında değışmesi ve tablo grafiğinin artmasıyla birlikte, tuğralı gUmüşler, tombak eserler, lznik ve Kutahyalar, Beykozlar, ışlemeler, hatlar, Edirne eşyalar da hem yurtiçinde hem de yurtdışında aranılır oldular. Yurtdışında da aranılır oldular, çünkü 1970'lerin başında Arap zenginleri Baü'dan Islam eserleri satın aldıklarında, Osmanlı sanat eserlerinin adı pek duyulmuyordu. Muzayede kataloglarında hem Osmanlı eserlere pek yer verilmiyor hem de tuğralı gümüşlerden bazılarına, 'menşei bilinmiyor' bile denilebiliyordu. Zamanla TUrkler de Batı'daki antikacılardan ve muzayede salonlarından yalnızca Osmanlı sanat eserlerini sormaya başladılar. Batılılar da muhtelif yollarla zamaıunda veya o günlerde Batı'ya gitmi? bu eserleri onlara 0ER6İ 17 MART 1 9 9 1 SAYI2S2 Otuzlu yıllardan günümüze uzanan bir değişim sürecinde., Antikanın serüveninde moda Uzun siire moda olan Fransız ve Batı Avrupa kökenli eşyalar zamanla ortadan silindi.Bu arada,Türkİslam eserleri de çağdaş dekorasyon anlayışına çok uygun diiştüler... oda sözcuğü, güncelliği, guncel olmayı gündeme getirir. Antika ise geçmişe uzanır. Yani ilk bakışta, antika sözcüğü moda kavramı ile hiç de uyuşmaz; moda kavramı belkı de 'antika' sözcuğunün birçok insana çağrıştıracağı en son kavramdır. Ancak gerçek böyle değildir. Antikanın da modası vardır. Değişik nedenlerden dolayı antika dunyasında da kimi eserlerin, kimi stillerin (devirler) dönem dönem 'moda' olması söz konusudur. Tıpkı semtler gibi: Yaşları 4550 dolaylarında olanlar hatırlayacaklardır; Şişli, Ayazpaşa, Nişantaşı semtleri 40'h, 50'li yıllarda pek moda idi, pek revaçtaydı. Sonraları buna Topagacı katıldı. Daha sonra şehir Etiler'e doğru kaydı. Etiler, Bebek ve Bogaz çok moda oldu. Zamanla yalılarda oturmak fikri gelişti. O yalılar ki ben hatırlarım, 6O'lı yıllarda eşyaları satılır, sahipleri kente, Nişantaşı'na göçerlerdi. Ama işte zenginlerimiz zamanla, yalılarda oturmanın bir kültür, bir yaşam biçimi olduğunu öğrendiler. I Kn Ustte, XVI. Loute altt bir boutfoir kÖMsJ v* itetto482S d« Altmışlı yıllardan günümüze doğru baktığımda, babam Aret Portakal'dan dinlediklerimle 30'lara, 35'lere doğru uzandığımızda, evlerdeki eşyanın ve antikanın da değişim serüvenini izleriz. O günlerde kullanılan eşyaların tümü Fransızdır. Stil de genel olarak III. Napoleon dönemidir. Salonlar o dönemlerde, evlerin en çok itina gösterilen mekânlarıydı. Salonlarda da ağırlık merkezi, hep salon takımlarıydı. Otuzlardan yetmişlere uzanırken moda salon takımlarının en güzidelerinin goblen salon takımlan olduğunu görürüz. Bir ayrıntı: Üzerine La Fontaine'in masallarından sahneler işlenmiş olanlar daha da revaçtaydı. Sonra böyle bir salonda, nıutlaka bir Fransız marqueterie veya bir boulle bahü, bunlann üzerinde de mutlaka şamdanlar ya da antika bir saat yer alırdı. Vitrinler, saks ya da Sevres vazo ve biblolar, lsfahan, Keşan, CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle