Katalog

• ÇİNDEKÎLER 4 Televizyon Haftanın filmlerini arkadışımız Atillâ Dorsay seçti. 5 Radyo programlarından seçmeler 6 Haftanın Konuğu: Cafer Çağatay Fenerbahçe futbol takımında 8 kez mllli forma giymiş ve bunu, "Fenerbahçe'nin altın yıllarında" gerçekleştirmlş emektar bır futbolcu, Türkiye'de Sakarin'ı, Münir Şahin Bey'le ılk kez ortaya çıkartan bir eskı eczacı ve bır müzisyenle birlıkteyiz bu hafta. Cafer Çağatay, 1899 doğumlu bir istanbullu. Altmışlı yıllardan, bir "yaşayan fotoğraflar" demeti... Bu kez Assos'u değışık bir yöntemle Adalar'da, değlşmeyen kıyılar da var; ama çoğu yöre epey gezeceğız Bir değışmış durumda Tanrıça'ya adanmış bu antık kentin ölümlüleri, tıyatrosundan Evet, yıne Adalar'dayız... 22 temmuz tarihli tapınağına ve DERGİ'nin kapak konusu da Adalar İdi ve Necati çarşı pazarına, Güngör, Ada sahillerınde geniş bir gezıye çıkarmıştı acaba burada Assos'ta antik tlyatronun giriş kapıblzi. Bu hafta da Adalar'ın bir başka yüzünü, nasıl yaşarlardı?.. larından blri. "beton yüzünü" geziyoruz birlikte... 19 Albümlerden 20 Assos'ta günluk sam 12 Adalar: Çanlar çalıyor... 7 Fotoroman/İncir Çekirdeği 8 Başkent Günleri Müşerref Hekimoğlu, bıze bu hafta fotoğraf sanatçısı ve şair Lütfi Özkök'ü tanıtıyor. Samuel Beckett, Rene Char gibi sanatçıları görüntülemiş olan Lütfi Özkök'ün anılarıyla birlikte, değişik bir dünyada geziniyoruz... 14 Test: Ne kadar saygılısınız? 16 Söyleyin babama, futbolcu olacağım! 9 İnsanlar Geçen hafta "izne kaçanlar" arasında ismall Gülgeç de vardı; bu hafta ise yine aramızda... 10 Pazarın Penceresinden Uluslararası bir konferanstan söz açıyor Selçuk Erez: Geçenlerde Oslo'da toplanan ve birçok Nobel ödüllü bilim adamının, yazarın ayrıca dört cumhurbaşkanının, Nelson Mandela'nın katıldığı Oslo'daki bu konferansın konusu, "Nefret" idi... Seksenli yılların flaş topluluklarından "Level 42", kala kala, bir ikiliden ibaret artık... 11 Müzik: Level 42 Sokak aralarında top koşturan çocuklara, "haylaz" denirdi eskiden. Arsalarda tozun toprağın arasında top koşturmakla "adam" olunmayacağı söylenirdi. Şimdilerde ise ana babalar, yaz okullarındaki futbol takımlarına kendi elleriyle ^ P 8 * : LEVENT YUCELMAN götürüyorlar çocuklarını; belki bir gün 'onlarınki de' milyarlık ayaklardan blri olur diye... Kadıköy'ün Moda semtı, Moda Burnu, Moda iskelesı, "Moda Banyosu" ve Moda'nın Koço'su hakkında anlatılacak çok şey var Sözu Bekri Çeşnici'ye bırakıp Koço'nun bahçesıne geçelim.. 22 Sofra: Moda'nın Koço'su 23 Mektuplardan Edip Cansever, ilhan Berk'e yazıyor: 69'un temmuzu... 25 Sağlık 26 Dört Tekerlekten 27 28 29 30 Bu işin "hastaları" da var ve bu 'hastalar' aslında otomobılın, otomobıl kültürümüzün 'sağlık' göstergesı işte bu düşünceden yola çıkan Bedrı Zengınkuzucu, ilginç örnekler getiriyor sayfamıza... Doğada Yaşam/Rasgele Anket Defteri: Hasan Mutlucan Briç/Satranç Armağanlı Bulmaca/Çözmece Bu hafta, sahalardayız. Ancak bu futbol sahalannda, bizim ilgilendiğimiz "topçular", ülkemizin yeni zenginleri ünlü futbolcular değil... örneğin htanbul Eyüp Stadı'ndaki •'Yaz Futbol Okulu"nda ya da Fenerbahçe Yaz Okulu'nda çevremizi saran geleceğin genç yıldızlarıyla birlikteyiz. Kimi kendi ısranyla; ama belirli bir bölümü de "Bu işte istikbal gören" ebeveynlerinin teşvikiyle futbola başlamışlar. Arkadaşlarımız, oğullarını "futbolcu olmaya' özendiren ana babalarla da konuştular. Sonuçta, kapak konumuz şekillendi. Ancak bu hafta, 'Konuk' sayfalanmızda da eski bir futbolcu ile Fenerbahçe takımımn ilk kadrolarında yer almış ve tnilli takım formasım tam sekiz kez sırtına geçirmiş çok yönlü, sempatik insan Cafer Çağatay ile birlikteyiz. Yalnız, Cafer Bey, tüm futbol yaşamı boyunca 'bu işten' 50lira kazandığını belirtiyor!.. İyi pazarlar! den KUR MEKTUPLARI Anadolu'da gezerken... DERGİ'nin 229. sayısında, "Doğada yaşam" sayfasında yayımlanan "Doğada halkla lllşkller" başlıklı yazınızdakl gerçeklere, genellikle katılıyorum. Yalnız "Gerçeklen de bazı sorunlu bölgeler dışında, tüm yurdumuz dunya ölçülerlne göre çok güvenli bir ülkedlr" görüşunde "... bazı sorunlu bölgeler..."In neresi olduğuna takıldım. Ben, tüm Anadolu'yu yalnız dolaştım. Doğu'da, 'Güneydoğu'da sınır kapılanna dek gittim. inilip çıkılan dağların yanı sıra kimi ıssız dağlara da çıktım. Bir gezgin için sakıncalı hiçbir durumla karşılaşmadım. Terslne iyi kabul gördüm. Insanların başta, şaştığı tek şey, yalnız bir bayanın gezebilmesi oluyordu. Konuştukça, olabilirliğinı anlıyor ve özelllkle bayanlar beğeni duygularını belirtiyorlardı. "Anadolu'ya gezmeye çıktığınızda tüm clnsel ve slyasl düşüncelerlnlzi evde bırakın" öğudunuz, erinçli gezebilmenln gizlerinden biridir. "Aman gitmeyin, sizi keserler" sözü de tüm gezginlerin aynı konumda algılandığını vurgulamaktadır. Çunkü, bu tür uyarıların ben bayan olduğum için bana özgü olduğu kuşkusuna kapılmıştım. Erkeklere de söylendiğine göre cinsel değil, tnsansal bir sorun demek ki. öyle olduğunu biliyordum gerçekte. Ama siz de yazınca emin oldum. Köylerde sorunlar var doğal olarak. Kentlerde yok mu? Her biri kendine özgü. Sorunlan orada yaşayan insanlar çözebilir. Onların arasında yaşayan aydınlar, onlara, kendi yaptınm güçlerini anlamalarmda danışmanlık yapabilir ancak. O insanları dinlediğimız zaman, genellikle sorunlarmı bildiklehni görüyoruz. Ama çözümün kendilerinde olduğunun bilincinde değiller; başkalarından bekliyorlar. Ben burada iki konuya değinmek istiyorum. 1. İnsanlar blrblrlerinl de kendilerini de tanımıyorlar. Mardin Kızıltepe'den geçerken yolda bir köylü el kaldırdı. Durdum. Bayan olduğumu görünce şaşırdı, dili tutuldu sanki. Esenledim, Dlyarbakıra gittiğimi, yolu uygunsa göturebileceğlmt sĞyledim. Hlç bayan sürücü görmemlş o güne dek. Üstellk tek başına bir bayanın araba kullanacağını, gezebileceğini hiç düşünemezmiş. Yabancı sanmış. Oysa ıpıssız dağlarda, sürüsüyle tek başına kadınkız çobanlar gördüm ben. O başka, bu başka şeymiş. Gerçi buralarda kadına kötü gözle bakılamazmış. Hele hele yöre dışından gelenler konuk sayıldığı için kimse kılına bile dokunamazmış. Ama Diyarbakır'da öyle değilmiş. Kolumdaki incecik altın bileziği göstererek "Şu bllezik İçin bile adam boğazlartar" dedi. Bu "asmak, kesmek v.b." uyanlarını başka yerlerde de aldım. Tatvan'da Nemrut'a çıkarken yol sorduğum oralı biri, yalnız gidemeyeceğimi söyieyerek daha dağa varmadan başıma gelecek bin bir kötülük saydı döktü. Ülkenln hiçbir yerinde hiçbir kötülüğün olmadığını anlatmaya çalışmam ona pek Inandırıcı gelmedi sanırım. Komşu yöre insanları bile birbirinl tanımıyor. 2. "Kadın tek başına gezemez, 0«ç 8aatlerde vb. çıkamaz" görüşünün insanın insanı tanımadığından kaynaklandığını savunuyorum. Mardinli Diyarbakırlıyı, Ankaralı Doğuluyu, Doğulu Ankaralıyı; kadınerkek birbirini tanımıyor. Sorunların kökeni buradan kaynaklanıyor bence. Bunun çözümu de gezip görmek, tanımak olamaz mı? Ben "...dağcı olmadan önce fürüyüaçü"lerdenim. Universiteyi bitirince doğada yürüyüşten uzaklaşmanm tersine, zaman, para, araç vb. olanağım arttıkça arttırdım gezileri. ŞÜKRAN YURDAGÜL Aydınhkevler I Ankara Mektup edebiyatı ve ' 'Mektuplardan'' sayiası Size uzun zamandır teşekkür mektubu yazacaktım... Ama bugün fırsatbulabildim... Bunegüzel çalışma, bu ne güzel bir sayfa Cumhurlyet DERGİ'de "MEKTUPLARDAN' köşesinde yayımladığınız, her biri edebiyat şaheseri olan, değerli dünya yazarlarının mektuplannıokuma fırsatını buluyorum. Hepsitaze, sıcak, pırıl pırıl, duygu yüklü mektuplar. Biliyor musunuz ben bu mektupların yayımlandığı dergideki sayfaları kesıp saklıyorum. Aslında sayamadığım yıllardır Cumhuriyet okuruyum. Hatta herOERG/'nin tutkunuyum... Kesip bınktırdığım mektupları defalarca tekrar tekrar okuyorum... Böyle güzel bır sayfa hazırladığınız için sizi kutlamak istiyorum... Dünya edebiyatında ayrı bir dal olan mektuplardan, dahafazla yayımlamanızı dıler saygılar sunarım... Abdülkadlr Kaçar/ADANA I CUMHURİYET DERGİ Sahıbr Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecıhk T A Ş adına Nadir Nadi Genel Yayın Muduru Hasan Cemal Muessese Muduru Emine Uşaklıgil Yazı işlerı Muduru Okay Gönensin Yayın Yönetmenı: Lutfu Tınç Yayın Sekreterı Turhan Gunay