Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Suya renk veren adamın öyküsü Ahmet Sablh S uyu boyayan adam öldü! Suda nakışların ustası bu dUnyadan göçtü... Suda nakışlar sahibini kaybetti. "Ebru"nun canlandırıcısı, tanıtıası ve yayıcısı, ömrUnü tamamlayarak geçen hafta aramızdan ayrıldı. Geriye "ebru"lan kaldı. Mustafa Düzgunman'dan kalan binlerce şekil, renk, biçim, zcvk, tat, hüner, marifet, ustalarının arkasından bakakaldı. "Usta" öldü; "hüner" yaşayacak... I ürkiye'de unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı tek başına gelecek nesillere ulaştıran; yeraltında bir sızıntı bulup onu kaynağa, ora dan çağlayana dönüştüren Mustafa Duzgunman, "ebru" sanatını Üsküdar'da, Toygartepe'de hocası, ustası hattat Necmeddin Okyay'dan öğrendi. Necmeddin Okyay da bu sanata vaktiyle yine Üsküdar'da Sultantepe'de özbekler Dergihı şeyhi hezarfen (bin türlü fen bilen demek) Şeyh Ethem Efendi'den öğrenmiş... Ethem Efendi de Turkiskanlı cedlerinden... M u s t a f a Düzgünman, 1920 yılında Üsküdar'da doğdu. Durmadan sanatkâr ve hüner sahibi insanlar yetiştiren bir ailenin çocuğuydu. Dayısı ünlü hattat Necmeddin Okyay'ın tezgâhından Mustafa Duzgünman, uzun yıllar boyunca atelyesınde, ebru sanatının değışık örneklerinı biçimlendlrdi geçti. Necmeddin Hoca (18831976) Güzd Sanatlar Akademisi'nde öğretim Uyesi olduğu sırada yeğeni Mustafa'yı bu fakülteye öğrenci kaydettirdi. Düzgünman'ın bu sırada fakültede yaptığı ciltler, kitap kaplan, ebnılar dillere destan oldu. Mustafa Düzgünman bütün Üsküdarlıların tanıdığı aktar Saim Hoca'nın oğluydu. Dükkân yerinde duruyor, üçüncü nesilden Ali şu sırada dükkânın sahibi... Mustafa Düzgünman'ı işte bu dükkânda tanıdım. Amcaoğlu Ahmed'le birlikte yıllar yılı tezgâhın başından aynlmadı. Bir yüce insan, bir ulu varlık, bir tstanbul Efendisi, bir "dolu" insandı... Tasavvufta derin bir bilgisi vardı. Üsküdar'da yatan padişah hocası, halk insanı, yüce bir velinin hizmetinde bulundu. I. Ahmed devrinde yaşarmş Aziz Mahmud Hüdai isimli bir tarihi şahsiyetin tanınmasına, eserlerinin yaşatılmasına gayret gösterdi. Boyalar teknenin Uzerinde istediğiniz tabloyu oluşturduğunda, özellikle "emici yetenegj güçlii" bir kağıdı teknenin üzerine seriyorsunuz... Bir dakika bırakıp, sıyırarak çektiğinizde, tablo karşınızda beliriyor... İşte bunun adı "ebru"... Yüz yıllık "ebru" sanatı... oyalı kağıtlar çamaşır asar gibi iplere asılıp kurutulduktan sonra kullanılacak hale geliyor... Kitap kaplarının arkasına yapıştırılıyor veya duvara asılacak yazı levhaların kenarlarına süs oluyor... Ebrunun çağdaş kullanımı ise son Jerecede geniş boyutlara ulaşmış durumda. Çerçevelenerek duvara asılacak tablo oluyor... Kağıt yerine ipek bez kullanıldığında "Vakko eşarbı" bile oluyor. Ebrunun yaşayacağı böylece anlaşılıyor... Mustafa Düzgünman'ın hatırası ile birlikte. Düzgünman'ın "ekolü" öğrencileri ve sevenleri ile birlikte... Genel beğeniye ve arayışa uyduğu ölçülerde. D B Ebru sanatında klasık tarzın temsılcısı olan Mustafa Duzgunman, 'çıçeklı ebru' türlerıne 'Papatya'yı eklemıştı.. M u s t a f a Düzgünman pek çok öğrenci yetiştirdi. Hiç kuşkusuz eski bir Orta Asya sanatı olan ebru, Uzakdoğu'dan başlayan ve bir ara bu topraklarda duraksayan yurüyüşüne yine buradan Mustafa Düzgünman aracıhğı ile devam etmiştir. Şimdi Batı'da pek çok 'ebru' cu var. Ebru'ya, "Suda nakışlar" adını verdim. Gerçekten bu sanat "suyu boyamak" gibi bir şey... Once eski fırın tepsileri gibi yüksek kenarlı geniş bir tekne buluyorsunuz. Sonra bu tekneye su koyuyor ve kitre zamkı ilave ediyorsunuz. Bir miktar da sığır ödii koynıak şart... Sonra boya hazırlıyor ve suda eritilmiş bu boyaları küçük Meyva Dolu! Fındık bir fırça ya da tığ aracılıgı ile suyun üzerine serpiyor *eya damLezzet Dolu! Lezzet latıyorsunuz. Boyalar kendiliğinden yayılıyor, dağılıyor. Elinize yine bir tığ, özel bir tarak veya benzeri bir araç alarak renk akışlarına istediğiniz şekli veri13yıldır garantısıne sahıp tek bısküı yorsunuz. Dolu! Dolu! 17