Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M EKTUPLARDAN Osman Senemoğlu Yahya Kemal'den Abdülhak Şinasi'ye Yahya Kemal Beyath Yahya Kemal Beyath (18841958), "Bir milletin dilini ifade edecek olan sanatkârm, o milletin bütün tahhinde dilin geçirmiş olduğu safhalan, sadece bilmesi değil, benimsemesi lâzımdır" görüşünden yola çıkmış ve Ziyu Paşa, Recaizade Ekrem, Muallim Naci gibi şairlere yakınlık duymuş, Tevfık Fikret'ten etkilenmiştir. 1903 yılında siyasal bilim öğrenimı için gittiği Paris'te Hugo, Beaudelaire, Verlaine gibi ünlü Fransız şairlerinin de yapıtlarını tanıma olanağı bulmuştur. Y.K. Beyath, benimsediği şiir anlayışı çerçevesinde, divan edebiyatını canlı tutmaya çabalamış ve aruz ölçüsünü kullanmıştır (bir şiiri dışında). 1920'li yıllarda yazın çevrelerindeki etkisi doruk noktasına çıkan şair aşk, güzellik, tstanbul, ölüm, ruhun ölümsüzlüğü izleklerinin çok kullanıldığı şiirlerinde tannsal yazgıya boyun eğilmesi gerektiğini vurgulamaya çalışır. "Milli edebiyat" akımında yer alan Y.K. Beyath, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra milletvekilliği ve çeşitli ülkelerde büyükelçilik de yapmıştır. "Ses" şiirinden birkaç dize, şairin geleneksel şiirdeki ustahğını göstermeye yeter sanırıv ...Bir taze bahar âlemi seyretti felekte / Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te / Akşam lekesiz, saf eyi bir yüz gibi akşam / Ta karşı kıyılarda tutuşmuş iki üç cam. / Sakin koyu, şen cepheli kasrıyla Küçüksu / Ardında vatan semtinin ormanları kuytu /..." 3 Haziran 1924, Paris Muazzez efendim, Görüştüğümüzün ertesi günü yola çıkmıştım. Bir aya yajcın oluyor ki Paris'deyim. Ben mi çok değiştim? Paris mi çok değişmiş? Pek iyi farkedemiyorum; lakin galiba ikimiz de çok başkalaşmışız... Paris'de eski tadı hiç bulamadım. Ikâmetimin ilk haftasından itibaren lstanbul'u özlemeye başladım. Bütün Paris'de eski tadını muhafaza eden yalnız "Noctanbuller" kabaresi kalmış; dün akşam oradaydım; bu hükmü verdim. "The'âtre France" eskisi gibi, lâkin bizim zamanımızın büyük aktör ve aktrisleri eksilmekle bir şevini kaybetmiş gibi. Bulvardaki komedi ve vodviller bana tahammülfersa (dayanılmaz) göründüler. Paris'de şimdi çok nüfus, çok otomobil, eskiden pek çok ecnebi (yabancı) var. Eğlence pek çok, lâkin eski tadında değil, garib bir şeye dikkat ettim; gece hayatı sönmüş, saat ondan, on birden sonra en meşhur barlar bile sönmeye başlıyor. Kartiye Lâten (Quartier Latin) bilhassa pek sönük; eski keyif ve şevk (sevinç) kalabalıklarının yerlerini şimdi spor kalabalıkları tutmuş. Fazla tafsilata hâcet (gerek) görmüyorum, dönüşte uzun boylu görüşeceğiz. Yeni çıkan kitaplardan Andre" Gide'in, Incidence'lar diye bir kitabını gördüm. tçinde Türklüğü en zehirli husumetle (diişmanlık) hırpalamak isteyen bir seyahat defteri münderiç (yer alıyor). Şimdiye kadar aleyhimize yazılmış yazıların en yılanca yazılmışi şüphesiz bu notlardır; okurken sinirlerim bozuldu. Bizim Istanbul gazetelerini gördüm; siyasi hırılülarımız uzaktan çok elîm (acıklı) bir tesîr hâsıl ediyor (etki yaratıyor). Vatana bir daha acıdım. Daha on beş gün kadar buradayım; mektubuma cevapnâme lutfederseniz alabilirim; sonra Viyana ve Peşte yollan ile lstanbul'a döneceğim. Ellerinizi muhabbet ve tahassürle (özlemle) sıkarım muazzez Şinasi Bey. A Yahya Kemal Abdülhak Şinasi Hisar Çeşitli dergilerde yaytmlanan eleştiri yazılarıyla tanınan Abdülhak Şinasi Hisar'ın (18831963) romancıhğım Şükran Kurdakul, Şairler ve Yazarlar Sözlüğü'nde (tstanbul, tnkılâp Yayınevi, 5. basım, 1989) şöyle anlatıyor: "... eski düzyazı tekniklerinden yararlanarak 'mensur şiir' ö'ğelerini taşıyan bir üslup kurma özleminde göründü. Bu anlatım özelliğini Osmanlı aristokrasisinin son bireylerini kişileştirmeye çalıştığı romanlannda da korumaya özen gösterir. Uzun tümce kurmayı, betimleme yapmayı sever. Yah, konak, köşk gibi yapıların bulunduğu çevrelerle roman arasında ilişki kurarken 'geçmiş zaman' kavramma bağlı duyarhkları işler. Kişilerini (Fahim Bey, Ali Nizami Bey, Namık Bey) ahlakları, özellikleri, özelliklerine bağlı davranışlan, yakın çevre ilişkileri içinde tipleştirmeye çalışır. Betimlemelerinde Yahya Kemal şiirinde bolca rastlanan 'rüya, hülya, zaman, aşina, nice' gibi sözcükler sık geçer. Çağdaşlarının düzyazı dilinde gördüğümüz Türkçe karşılıkları kolay bulunan eski sözcüklerden kopmamıştır." 25