Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
an içre Paşabahçe'yi geçin. deykoz'u dönun. Istanbul'un köylerine atın kendinizi! Fazfa uzaklara gitmeye gerek yok. Altınızda dört tekerlekli bir araç olmasa da çift biletli bir belediye otobüsü yeter... Necatl Güngör ırakın yansın tstanbuİ, Halep sıcağında, kızgın çöl guneşi altında! Beton binalarm duvarları yalımlansın. Asfalt yolların zifti kaynasın, gelip geçenlerin tabanına bulaşsın. Nereden baksanız karşı kıyılar, karşı tepeler puslu, bulanık belli belirsiz görüntüler içinde kalsın. Günışığı, denizin yüzUnü ayna gibi sırlasın; oradan yansıyan sıcaklık camlara yapışsın; evlerin içini boğucu, nemli yapış yapış bir havayla doldursun. Böylesıne cehennemi bir ateşle yanarken kent; Boğaz'ın maviden yeşile, laciverde, yer yer bozbulanık renklere dönüşen suları insana hiçbir serinlik duygusu vermezken; bir haziran gününde terk edin tstanbul'u! Üskiıdar'dan çıkın yola söz gelimi, Kanlıca'yı, Paşabahçe'yi geçin. Beykoz'u dönün. İstanbuFun köylerine atın kendinizi! Fazla uzaklara gitmeye gerek yok. Altınızda dört tekerlekli bir araç olmasa da olur. Çift biletli bir belediye otobüsüyle de gelebilirsiniz. Beykoz'u döner dönmez, bir esinti, bir su başı scrinliği, bir kır havası değecektir bağrınıza; şairin dediği gibi sakın ola, şaşırmayınız! Ayağınız hâlâ lstanbul toprağında, ama siz uzak bir Anadolu dünyasında bulacaksınız kendinizi. Yeşil bir koridordan geçeceksıniz yol boyunca. Yeşilin, o huzur veren dinginlik duygusu aşılayan denizinde bulacaksınız kendinizi. Sakın şaşırmayın... Yaprakların hışırtısını duyacaksınız, kuşların sesini. Atına yan binmiş bir köy delikanlısı selam verecek size, olanca içtenliğiyle elini alınına değdirecek, tanışıp lanışmamanız hiç önemli değil. On beşinde bir genç kız, evlerinin önünde reçellik gül yaprakları satıyor olacak; kınalı parmaklarıyla tartarken has güllerini övecek mutlaka. Biraz ötede, derme çatma bir çardak altında, gözleri kudretten sürmeli bir köylü kadını sepetlere doldurduğu sarılı kırmızılı kirazlanndan almaya çağıracak. lstanbul'da susuzluk çekiliyormuş, musluklardan akan mikroplu sulara bile gönül indirmekteymiş insanlar. Gece gündüz, ev hanımlarının kulağı musluktan gelen seslere takılıymış. Size ne bütün bunlardan? Yol boyunca akan cömert çeşmelerin tatlı sularından dolduran avuçlarınıza; teninize değen soğuk suyun ürpertisini ta içinizde duyun. Çarpın yüzünüze, billur damlacıklar süzülsün öyle. Belki gözünUz kalacak gürül gürül akan o pınar sulannda. Kent içinde insanlar susuzluktan kavrulurken hiç durmadan akıp gıden suya yanacak içiniz, belki. Ama ne çare?.. Tepeler yemyeşil, bâkir. lğne atsanız, yeşilden başka yere duşmez. Tarlalar, bahçe B Beykoz'u dönerdönmez, bıresıntı, bırsu başı serınlığı, bırkır havası değecektrbağrınıza On beşındebırgenç kız, evlerınınönünde reçellıkgul yaprakları satıyor olacak muöaka 12