05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D I ÖRT TEKERLEKTEN Bedri Zenginkuzucu D OĞADA YAŞAM Haldun Aydıngün Tekerlekli turistler stanbul'u Avrupa'ya bağlayan E5 Karayolu'nun "Londra Asfaltı" diye anılan bölümünde, Londra Camping'in önündeyiz, sabahın 6.30'u. Bir grup motosikletli ve arazi binck otomobilli turist kafilesi, camping mahallinin önündeki benzin istasyonunda yakıt ikmali yapıyorlar ve telaşlı hareketlerle ellerindeki evrakı karıştırıp saatlerine bakıyorlar. Biraz sonra sırayla teker teker yola koyulup Boğaz Köprüsü'ne doğru ve oradan da verilen yol notlarına göre Bolu dağlarındaki buluşma noktasına kadar durmadan gidecekler. Bu aslında zatnana karşı yapılan bir yarış değil; ama kafilenin genci, yaşlısı işini ciddiye almış, tüm bir kış boyunca buna hazırlanmış gibi görünüyor. Bu yolculukta rehberlik, RallyeRaid Euphrate Turizm şirketinin başkanı JeanMichel Vivier'de ve tura katılan 34 araçlık ekipajın gözünde, Bay Vivier, Anadolu'nun gizemli yerlerini en iyi bilen tur düzenleyicisi. Grup bir gün sonra Göreme1 ye inecek, oradan Kapadokva'ya vc Fırat nehrini besleyen kolları boyunca uzanarak Nemnıt Dagı'na, Van'a ve oradan Trabzon'a ulaşacak. Dönüş yolu ise Güneybatı Anadoluya ve oradan İzmir üzerinden Çanakkale'ye ve son olarak bitiş noktası Köln'e ulaşıyor. Yolculuk boyunca karşılaşılan macera ve doğal güzellikler tüm bir kış boyunca modern ofis ekipmanlarıyla donatılmış iş ortamında kıyasıya çalışmanın stresini alıp götürüyor. Geıi dönenler mutlaka tekrar Anadolu'nun bağrına dönmek için batan güneşin görüntüsü altında kamp kurmak için can atıyorlar. Ama tabii ki bir daha ki tur için para gerek, iş gerek. lşte böylece Avrupa üzerinden Türkiye'ye gelcn turlardan biri daha bitiş noktasında dağılıyor, herkes tatlı anılarıyla ülkesine gidiyor. RallyeRaid Euphrate'ın her iki yılda bir Türkiye'ye düzenlediği bu turlara, amatör doğa sevdahları arasında buyük rağbet var. Bay Vivier de işi halk tabakasında tutmaya kararlı. Ancak parası da işi de yerinde olup da daha büyük çaplı turlar organize eden, Türki ye Üzerinden ta Çin'e kadar uzanan şaşaalı turlara da katılanlar var. Geçenlerde Avrupa'nın ve hatta Amerikadan da katılanlarla kıtalararası sosyetenin en unlüleri için düzenlenen LondonPeking Molor Challenge de Türkiye'den geçip gitti. Hatta siz bu satırlan okurken sö/ konusu grup Orta Asya'nın Gobi Çölü'nde mücadeleyi sürdurüyor olacak. Şayet buna motorlu araçlara ilişkin bir mücadele denilebilirse... Temelinde macera ve heyecan yatan bu lurun koşulları ise oldukça farklı. Yarışmaya katılan varlıklı üyeler, değerli antika otomobillerini bu mücadeleye sokmaktan hiç çekinmemişler. Birkaç kamyon dolusu yedek parça, Portekizli bir müzisyen grubu ve hatta aile fertleriyle uşaklarını getiren bir lüks otobüs bile peşlerinden gelmekte, Bir N ASA ekibinin kullandığı Hummer'lardan da her an uydu aracılığıyla Amerika'daki yakınlarıyla görüşmeleri mümkün. Bir nevi yüksek sosyete eğlencesine benziyen bu yarışmanın kurallanna uygun türü olarak düzenlenecek ParisPekin Pallisi ise gelecek yıl Moskova üzerinden geçecek biçimde planlanıyor. Ancak' esrartı Doğu'nun ilk kapısı olan Türkiye, ve özellikle Anadolu, daha çok, Doğu'ya gitmeden doğal güzelliklerin incisini bulmak isteyen tekerlekli turistlerin gözdesi. Bu yaz yine akın akın gelecekler, sakın onları yadırgamayın! tster motosiklet sırtında, ister yarım ton çamurun sarkttğı tozlu jip'lerin içinde olsunlar bu doğa hayranı konuklarımızın yorgun gözlerinde, Anadolu semalarının mavisi yatıyor.D Kilyos kayalarında, anne, küçük yaramaz ve diğerle i tırmamş Kilyos'ta Rumelıfenerl'ne doğru ilerlerken, kıyının denizden iyice yükseldıjjı bir yerde, kayaların yükseklığı ortalama 35 metreye ulaşır Y aklaşık on yıl önceydi, üniversitede ve dağcılıkta oldukça yeniyken, yabancı bir dergide tırmamş kayalanyla ilgili bir yazı okuyordum. Yazar, kayalardan birinin altındaki doğanın güzelliğinden bahsediyor ve "Baba tırmanırken, anne ile küçük yaramaz aşagıda piknik yapabilirler," diyordu. O zaman bu evcillik çok hoşuma gitmişti, sanki ileri yaşlarımda olması gereken "ideal durum" buymuş gibime gelmişti... Qral Ülkümen sırtında on beş aylık bebeği Aylin'le önümde yürüyordu. Eşi Lin ise kocaman bir sırt çantasını üçü adına taşıyordu. Biraz geride, ZeninCüneyt Altınışık çifti, yanlarında tskender Erbil ve Cihan Çetinel ile birlikte geliyorladı. Eşim Sema da ilerleyen hamileliğine rağmen hiç zorlanmıyor gözüküyordu. Kilyos'un hemen sağında (doğusunda) akan dereyi geçmiş, henüz açılmamış bir plajın yolundan denize ulaşıp, tel örgülerin üzerinden atlayıp, güzel bir yeşilliğin içinde, Rumelifeneri'ne doğru yürümeye başlamıştık. Amaamız daha önce tespit etmiş olduğumuz bir kayalıkta tırmamş olanaklarını araştırmak ve mümkünsc birkaç rotayı da çıkmaktı. Sahip olduğumuz bütün kaya tırmamş gereçierini yammızda taşıyorduk. Hazırlıklar bitince, dar bir çöküntü yarı • ğından güç bela sahile, kayanın dibine indim. Duvar muhteşem gözüküyordu. 45 metrelik dağ ipimizin bir ucu yukarıda Cihan'daydı, diğerini de aşağıya atmışlardı. Yere sadece bir iki metresinin değdiğini görmek, biraz ürpertti. Bunun anlamı kayanın yüksekliğinin en az 35 metre olduğuydu. Benim kafamdakinin neredeyse iki misliydi bu mesafe. Bu tırmanışı çok istiyordum, ipi belimdeki emniyet kemerine bağladım, "ipin boşunu alll!'" diye feryat ettikten sonra tırmanmaya başladım. Emniyetimi alan Cihan'ın beni duyması olanaksızdı, bu yüzden ileride bir kayanın üzerine tünemiş olan Cüneyt hem fotoğraf çekiyor, hem de mesajlarımı Cihan'a iletiyordu. Kısa sürede yerden 15 metre yükselmiştim. Korkumu bastırabildiğim ender anlarda tırmanışııı ne kadar güzel geçtiğini düşünüyordum. Her Uç dört metrede bir durup soluklanıyor, belki de daha önce kimsenin denemediği bu kayada, nereden gideceğime karar vcriyordum. Bu keşif duygusu sonsuz bir zevk veriyordu. Tlrmanışın sonu birden kâbusa dönüşüverdi. Kayanın üst bölümü o kadar çürüktü ki neyi tutsam elimde kahyordu. Aşağılara iri iri taşlar düşürüyordum, onlar da kayalara çarpıp sinir bozucusesler çıkarıyorlardı. Epey debelendikten sonra Cihan'ın yanına ulaştım. Hem tırmanışı başardığım hem de kayadan kurtulduğum için sevinç naraları atıyordum. Sema da gelmiş beni tebrik ediyordu. lpten çözülüp çadırın yanına gittik. Bebek aynı neşeyle koşturuyor, aynı evcilik, ortama gene hâkim oluyordu. Hep beraber çimlere serildik. Tatlı serin nisan havasında, dosllarla biraz keşif, biraz macera ve biraz da huzurlu bir tembelliği birlikte tatmanın keyfi buyüktü. Emniyeti kurduğumuz kayada, çaktığımız iki sikkeyi bıraktık. Çünkiı sağlam nokta çok azdı ve eğer sökersek bir daha aynı guvenlikte takılamayacaklardı. Yer yer çürük olmasına karşın kayaları çok beğendik ve yine gidip başka rotaları çıkmayı arzu ediyoruz... D Mayıs ayı, Stuttgart, Viyana ve Trıeste, Anadolu âşığı tekerlekli turistlerin Türkiye turları ıçın birer başlangıç noktasıdır. Kıyının denizden iyice yükseldiği bir yerde, kayaları bulduk. Kilyos'tan itibaren 45 dakika yürümüş ve bu sahildeki en sarp yere gelmiştik. Denizden dimdik yükselen kaya duvarına üstten bir göz atıp, hiç zaman kaybetmeden çadınmızı, çalılardan sıyrılmış küçük bir yeşillik parçasına kurduk. Oral da Aylin bebeğin mama saatinin geldiğini iddia ederek küçük kamp ocağında bir şeyler ısıtmaya başladı. On yıl önce hayal ettiğim evcillik neredeyse kusursuz gerçekleşiyordu, ancak bir de işin tırmamş faslı vardı. Malzemeleri alıp biraz ileriye, tırmanılacak parkurun başına gittik. Emniyet sistemini kurmaya başladık. Kayayı hiç tanımadığımızdan ve uzun süredir ciddi bir tırmamş yapmadığımızdan, yukarıdan emniyetli çıkacaktık. 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle