Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D OĞADA YAŞAM Haldun Aydıngün R ASGELE Raif Ertem Antalyalı dağcı çift f f B ^ i r d e n kafamızda bir fikir belirmiş• C t i , Antalya orman fidanlıgından I v a ğ a ç temin edebilir, daha sonra da dördümüz araç kiralayarak fidanlan Seyricek yaylasına getirebilirdik. (...) Bir buçuk ay hazırlık yaparak önce orman fidanlıgından, yüksege ve soğuğa dayanıklı çam tiirlerini araştırdık ve karaçam türlerinin aradığımu koşullara uyduğunu gördük (...) Bir araba kiralayarak fidanlan ve kamp malzemelerimizi doldurup Barçın dağının eteklerindeki yaylanın yolunu tuttuk." Bu satırları birkaç hafta önce Antalyalı dostum Kemal Giineş'ten almış olduğum mektuptan aktanyorum. Temmuz ayında 2720 metre yükseklikteki Barçın dağına tırmanmak için gittiklerinde çadırlarım Seyricek yaylasına kuruyorlar. Dikkatlerini en çok çeken nokta küçük bir selvi dışında çevrede hiçbir ağacın bulunnıaması oluyor. Yayladaki insanlarla dostluklarını ilerletiyorlar ve ayrılırken Kemal, içlerinden birinin yaylaların ağaçsızlığından, eğer dikim yapılırsa bir şeyler yetişebileceğinden söz ettiğini hatırlıyor. Bir buçuk ay sonra ise getirmiş oldukları fidanların dikimi tam bir imeceye dönüşüyor. Herkes elinden gelen yardımı yaparken yayladaki marangozlar da ne varsa kullanarak keçilere karşı fidanlan koruyacak çerçeveler yapıyorlar. Bu şekilde sembolik bile olsa, güzel bir etkinlik bir hafta sonuna sığdırıhp başanlmış oluyor. Kemal Güneş'ten sık sık mektuplar, tırmanış raporları, ya da Antalya yerel gazetelerinde yayımlanmış yazılarını alıyorum. Daha şimdiden kütüphanemde bir bölüm ayırmak zorunda kaldım. Kıskanılacak bir enerjiyle Antalya çevresindeki dağlan eşi Sema Güneş 1 Doğa Sporlan ve K a m p Malzemelen Oldu işte! ağmurlar yağdı. Hava bozdu. "Trakya karlı" diyor haberler. önce bir Terkos yaparız. Nebahattin'i buluruz. Karaburun'a doğru parçalıkları dolaşırız. Birkaç çulluk buluruz. Havası... Oradan Balaban'a geçeriz. Mehmet'in haberi var. Bakarsın ördek geçit yapar. Akşama kalırız. Mekeler gelmiştir. Soğanlı yahnisi... Anason kokusu... Cevdet'e telefon ederiz. Aslında Timur da bekliyor. Almamızı istiyor. lstersen uğrarız. Ne dersin Kamil? lyi derim. Sabah! Yağmur! Oldu bu iş! Erken erken Terkos'dayız. Yağmur durdu. Nebahattin'e haber saJdık, geldi. Tıraş olmuş, kravat takmış. Hayrola Nebahattin? Sen politikacı olalı, sana bir haller olmuş! Ava süslenerek mi gidiyorsun? " Y o k " dedi Nebahattin. "Bu yıl çıkamadım. Köpek yeni alıştıramadım. Parçalıklar sık, giremeyiz. Köpek olmayınca kaldıramayız..." Hey gidi Nebahattin hey! Desene, sen de tutsak olmuşsun. Çaptan düşmüşsün. Etme, eyleme... Yürüyün Balaban! Sen de gel! Yoldan döndük, tüfek sesleri. Gölde meke var demek. İşte Svatka Burnu. Barakam buruk karşıladı. Bu yıl çok boşladım. Yer yer sıvaları dökülmüş, çatlamış. Terkos Gölü dereye dönmüş! Akmıyor, durgun. 56 meke gelmiş. Peşlerinde onlarca tekne. Konacak yer bulamadılar. Vurdular gittiler. Yerleşirken bir alay tahtalı bindirdi. Tüfekleri çıkaramadık, yaladı geçti. Mekeler gidince tüfekler de sustu. Tek tük kargalar geçiyor. Bazen alaylanıyor. Martılar dolaşıyor. Şu kargalarla martılar. Çoğalmadan yarışıyorlar. Bir de insanlar. Sonlarından korkuyorum... Bilmem farkında mısınız? Çok iç içe yaşıyoruz! Tek bir ördek. Yalnız, yoldaşsız. Gölün Ustünden süzüldü geçti. Sanki göIün yakışığı geldi. Arkasından bir olay... Yüksek, atamadık. Ateşi yaktık. Mehmet yanaştı. Sandalı boşalttı. Tatlısu karagözleri. "Dcrelerde su yok, buralara toplandılar" dedi. Yendi, içildi. Av yok, kulaklarımızın pası silinmedi. Haydin nişana! Sıkıları deneriz. Teneke kapağını astık. Cevdet de attı. Nedense kesik ateş aldı. Hey gidi Cevdet hey! Barutun nemlenmiş... Güldük, gülüştük. Sanki yorulduk. Dolaşamayınca yoruluyor insan. Sustuk. Akşam karanlığı adım adım yürüyor. Alevler daha parlak yanıyor. Suskunluk sürüyor. Uzadıkça uzuyor. Gözüm takıldı. Bir alay ördek dolanıyor. Nazlı nazlı! Konacak yer arıyor. Belli bunlar yeni gelmiş. Buralara yabancı. Oldu işte. Heyacanlandık, toparlandık. Akşama hava yaparsa! Rasgele!... D Y Antalyalı doğa sporcuları Sema Güneş ve Kemal Güneş çıttı. YolaçPasajı, Kızıltoprak, 346 74 15 ADVKVTURE ULtJDAfi tN» le geziyor ve bir yandan da mümkün olduğunca çok insanı hem dağcılık sporuyla hem de Antalya'nın dağlarıyla tanıştırmaya gayret ediyor. Bir ülke için en gerekli en özenilecek değerlerden biri, kendi yörelerini seven, onlar için çaba sarfeden, bir şeyler üretmeye gayret gösteren insanların varlığı. Kanımca bu tur insanlar her türlü zenginlikten daha fazla faydalı oluyorlar ülkelerine. Yurdumuzdaki tüm gelişmişliğin sadece bir iki büyük şehrin merkezine sıkışıp kaldığına inanılan günleri hâlâ hatırlayan benim kuşağım için önemii bir sevinç kaynağı bu. Güneş ailcsinin çabalannı yansıtan raporları karıştırıyorum, Sema Güneş'in sadece bayanlarla gerçekleştirdiği Bakırtepe (2S37 m.) zirvesinin yazısını buluyorum: "Ne zaman, nasıl oldu bilmiyorııın, günlerden bir giin sadece bayanlann kalılacağı bir zirve macerası yaşamaya karar verdim (...) Sabahtan akşama dek iş yerinde yorulup ev işi, yemek bulaşık, çocuk koşuşturmalarıyla giinii tamamlayan, boş zamanlannda dahi eviş ikilemindcn kurtulamayan kadınlar neden böyle bir günü yalnızca kendilerine ayınp daga, doğaya gitmesinler? Bu diışünceme katılıp her lurlü sorunıı dağın eleklerinde bırakmaya razı olacak gönülîiiler aramaya koyuldum, ve şaşüacak kadar kısa bir zamanda kalabalık bir (araftar toplulugu edindim." Sema için etkinliğin felsefi tabanını oluş turmak ne kadar kolay oluyorsa tırmanış yaklaştıkça, hayatlarında hiç dağa gitmemişlerin çoğunlukta olduğu, 18 bayanı zirveye çıkarmanııı sorumluluğu o denli zor geliyor. Neyse ki Saklıkenl kooperatif evlerinden yilrümeye başlayarak düzgün bir tempoyla zirveye ulaşıyorlar. Bu noktadan sonra yazı, zirveye ulaşmanın sevincini yansıtan satırlarla devam ediyor. Yaşadığım ülkeyle ilgili içimi sıcacık eden, umut dolu, iddiasız yazılar bunlar... 1986 yılı kasım ayında, Antalya Dagcılık tl Spor DaJı temsilciliği, kurulduğunda sadece Sema ve Kemal Giineş'ten oluşuyormuş. Bugün ise bölgede 300'ün üzerinde dağcı ve doğa sporcusunun varlığından söz ediliyor. Bu arada Antalya bölgesi dağalan olarak bu yıl ilk bültenlerüıi çıkardılar, ayrıca Kemal de tüm Antalya dağlannın tırmanış rotalanm yazdığı bir kitabı da şu anda hazırlıyor. Geçmişte, 3000 metrenin altındaki dağlan dağdan saymayan bir düşüncenin sonucu olsa gerek, Antalya çevresindeki nefis zirveler fazlaca dikkatimizi çekmemişti, ancak şimdiden sonra Güneş ailesinin ve arkadaşlarının çabalarıyla yurdumuzun en seçkin dağcılık bölgelerinden birinin gelişmekte olduğunu görüyoruz. D T Yazışmak isteyenler için Güneş ailesinin adresini veriyoruz: Devlet Su lşleri, 07500 Serik/Antalya. İSTANBUL/BURSA IRANSFERtl SUİUKİ JFEPLI O W ROAD HAPIAPINDAN U U I D A A A ÇIKIŞ I P KONAKLAMA GÖLLER BOLGESlNt IREKING İMKANI SURPfJ^LER 385 87 65 / 368 46 66 DİLERSENİZ KENDİ JEEP'İNİZLE 27