Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Emektar ustaların kuçuk dukkânları, nargıle ıçılen kuçuk esnaf kahvelerı, Istanbul'un Kapalıçarşfsını, Sultanhamam ını andıran mekânlarıyla Şam, 10,15 ya da 20 yıl arayla Turkıye'de yaşadıklarımızı çağrıştıran bır havada Şam'ın bırçok noktasında, kendınızı Turkıye'de zaman ıçınde yapılan bır yolculukta gıbı hıssedıyorsunuz Haldun Aydmgün I ŞAM vlunun üstünü süsleyen masmavi madan akan mermer havuz çeşmesinın sesi ve yanımda sakin sakin, nargilelerini fokurdatan ev sahiplerim bana, hiç alışmadığım şekilde, yavaş ve huzurlu geçen bir zamanı anlatıyorlardı. Kendim nargile kullanmamakla birlikte, ardı arkasına gelen çayları, kahveleri ve adını bilmediğim bir takım kaynamış hoş kokan otları içip sabah kahvaltıya davet edilmiş olduğum evin ikramlarından bol bol yararlanıyordum. Ev tam klasik anlamda lslami bir şehir yerleşimini gösteren "Eski ŞanT'ın içindeydi. Daha önce okumuş olduklarıma göre, bu evlerde tüm estetik kaygılar evin içine dönük oluyordu. Batı'dakinin tam aksiydi. Tüm yapı, merkezdeki avlunun etrafında kuruluyor, pencereler bu avluya bakıyordu. Misafir olduğumuz ev de tam bu yapıdaydı. Şam manzaraları Çevredeki insan manzaraları çok ilginç. Gerçekten 'egzotik' birkaç kişinin dışında, sokakta yürüyen insan lara dikkatle bakıldığında, kendinizi Türkiye'nin güney illerinde hissedebiliyorsunuz. Kesinlikle çok tanıdık bir şehirdeyiz... A GUne bu sakin ortamda başlamak, hem çok keyifliydi hem de bir anlamda uygulamalı tarih dersine benzıyordu. Geçen yıl Suriye'ye hareket edecek uçağa bindiğim zaman, tek düşunduğüm konu, herhalde çok ilginç, ama biraz da "nahoş" bir Arap ülkesine gıtmekte olduğumdu. Şam Havaalanı'ndaki görevlilerin umursamaz tutumları, gereksiz bekletilmeler ise bu düşüncemi doğrular nitelikteydi. Gezim ilerledikçe, büyük bir şaşkınlıkla, aslında Türk olarak, garip denebilecek bir yolculuğa, hatta zaman ıçinde bır yolculuğa çıkmış olduğumun farkına vanyordum. Gördüğüm pek çok şey, Türkiye'de yaşadıklarımızın 10, 15 ya da 20 yıl öncesini çağrıştınyordu. (Hatta aynısıydı). Bu zaman farkı sanırım şu anda Suriye'nin bize göre çok daha kapalı bir ekonomik ve kultürel politika izliyor olmasından geliyordu. Çevredeki insan manzaraları çok ilginçti, birkaç gerçekten egzotik kişinin dışında, sokakta yürüyen insan lara biraz dikkatle ba