05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B B AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu 'Orhan Peker Müzesi'ne doğru aşkent söyleşileri anılar ve çağrışımlarla boyutlanıyor son günlerde. Siyasal söyleşilere eski politikacıların hayali karışıyor. örneğin Osman Böliikbaşı, çoktan sahnenin dışında, ama alanları çınlatırdı bir zamanlar. Sonra Fuat Arna, öldiiğü zaman cebinden birkaç lira çıktı yalnız, yüz ya da bin değil üç beş lira, parası yok ama yüreği var! "Eski hamam eski tas, yalnız lellaklar degişti" sözünü de ilk kez Aldogan Paşa kullandı 1950'lerde. Bugün eski tellaklara da özlem duyuluyor söyleşilerde. Ben de Menderes hiikümeti'nden istifa eden iki bakanı anımsıyorum. Biri Avni Başman, Milli Eğitim Bakanı, istifa olayını, "Çalışmak mümkün degil" diye özetleyiverdi Vedat Nedim Tör'un odasında. öteki Ekrem Hayri Üstündag, Sağlık Bakanı. Onu bakanlık odasında tanıdım. Beni ayakta karşıladı, oturup bir kahve içtik. "Şu anda bakan değilim" dcdi Sayın Üstündağ. Masasına yığılan dosyaları göstererek ckledi. "bu dosvalar çözüm bekliyor, basbakanın vakti yok, benim de bu koltukta oturmaya hakkım y o k " dedi. Bakanlık koltuğu, kırmızı plakalar yetmiyor kimi politikacılara. O koltukta oturmayı hak etmek istiyorlar. Ferruh Bozbeyli'nin başkanlık ettiği bir grupla Brükscl'e gidenlerden Behice Boren'ı anımsıyor. Türkiye İşci ParÜsi'nin Urfa milletvekili, "Ya konuşurum ya gitmem" diye diretiyor ve de konuşuyor. Bugün Avrupa Parlamentosu'nda, AT'de, Avrupa Konseyi'ndc konuşan kaç kişi var, diye merak ediliyor. Sonra Avrupa Konseyi'ne giden eski parlamenterler geçit yapıyor söyleşilerde. Nadir Nadi'ler, Suat Hayri Ürgüplü'ler, Zeyyad Ebuzziya'lar... Genel Sekreter Spaakın Türk üyelerle dostluğu kıskanılıyor Konsey'de... Hepsi bir masal gibi şimdi, kişiler de, olaylar da... 1973 seçimlerinden sonra Avrupa Konscyi'ne gidenlerden biri Hasan Esal Işık, öteki Mustafa Üstündag. CHP grubunda en çok oyu onlar aldı, Işık çok güzel bir konuşma yaptı Konsey kürsüsünde, ama Strasbourg'a telefon edilip bakanlık önerildi, konsey görevi kısa sürdü. Avrupa Konse yi'nin bir yıldızı da Turan Güneş. Şimdi hangi SHP'li Güneş gibi parlıyor acaba? Kaç SHP'li laf değil, politika üretiyor. Sorular darboğazlarda tıkanıyor, dcrken dış politikaya yönelisanat dalı orada yeşeıiyor. Ferit Cclâl Güven, Bahçelievler'de güzel bir evde oturuyor. Bahçesinde güller, leylaklar açıyor, dostlarına taze salatalık sunuyor o bahçcdcn. Hasan Ali Yiicel, Alaattin Mizanoglu, Nizumvttin Kırşan, Vicdan Aşir Savaşır ilc yakın dostluğu var. üüzel kızı Giiner (îüven'iıı ölüınü de yalni7 aileyi değil çevre.ini de tarifsiz kederlcre gomdü yıllarca sonra. Doktor Güngör Güven, deniz şarkıları söyleycn bir deni? sevdalısı, ölümü de denizdc, köpek balıklarının saldırısına mı uğradı, dcniz dibinc konan dinamitlcrlc mi parçalandı hâlâ bilinmiyor! Suat NaziPin ölümü bu eski anıları da tazeledi söyleşilcrde. Baydur'un koleksiyonunda Güner Güven'in de bir portresi var sanıyorum. Refik Epikman'ın çizgileriyle. Ressam Epikman, o güzel kızın portresini yaparken öleceğini düşünür müydü acaba? Kimi zaman düşünmediklerini yaşıyor insanlar. Söyleşiler ve anılar ilginç çelişkileri de belirtiyor kimi zaman. ABD'nin ünlü George Tawn İlniversitesinin 1960'larda Ankara'da bir merkez açtığını orta kuşaklar hatırlar sanırım. O merkezde ABD'ye gidecek personele Ingilizce öğretiliyor, ordunun temel eğitim programları ha zırlanıyor. Okuma yazma bilmeyen erler için alfabe, küçük kitaplar hazırlanıyor. tlginç yöntemler uyguluyorlar. Halkımızın en çok kullandığı sözcükleri saptayarak o sözcüklcrle kitap yazıyorlar. O kitapların yazarları arasında Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Tahsin Saraç da var. Orhan Peker ve Cemil Eren de resimliyorlar.(*) O kitaplar hâlâ okutuluyor mu bilmem, ama bulup Orhan Peker'in resimlerini görmek istiyor sanatseverler. ENI)A Galeriüi'nin sahibi ve yonetıcisi Sibel Özey, Kale'de eski bir Ankara evini onanyor ve bir "Orhan Peker Müzesi" yapmayt düşlüyor. Bence Orhan Peker'in resimlediği alfabeler de müzedc sergilenmeli. Kimbilir ne güzel elmaları, armutları, kedileri var. Ben Orhan Peker'i 1950'lerde tanıdım, Adalet Cimcoz'un Maya Galerisi'nde. Teoman Aklürel ile birlikte. Teo, "Hatırla Barbara" şiirini çevirmiş o günlerde... Hepimiz o şiirdcn dizelerle selamlıyoruz birbirimizi. Orhan Peker kediler yapıyor, o kcdiler de Teo'nun dizelerini söylüyor, Bedri Rahmi Eyuboglu öğrencisine sevgiyle bakıyor, koluııuı tutuyor sonra, "Müşerref Reis, bu Orhan'a dikkat et, o bir ressam" diyor. Geçcnde Özden Erdem'i gördüm bir sergıde, sarıldım öptüm; Orhan Peker'in tüm kadın portrelcrini, ayçiçeği tarlasındaki o güzel kızları gördüm yüzünde. Tüm kadınlara özden diye bakmış galiba! Çok doğal değil mi? Avni Arbaş'ın kadınlarında da Heinriette'nin çizgileri var uzun bir dönem. "Sevgimiz, evliligimiz, ayrüıgımız ayrı bir olay, ama Türk rcsminde, Orhan Peker'in varlığı mutlıı bir olay" dedi özden Erdem. Ben de mutlanıyordum Orhan Peker'i seyrederken, dünyamızı güzelleştiren ellerine saygı duyuyorum. D (*) İlginç bir rastlantı ya d a çelişki değil mı? George Town üniversitesi'ne ne buyrulur. Orhan Peker ve Bilge Mescı, Ankara'daki Artizan galerılerının yonetıcisi 0 galeride, Peker'ın en güzel tablolan sergilendi vaktiyle... Şimdilerde, ENDA Galerisı'nın sahibi ve yonetıcisi Sibel Özey, Kale'de eski bir Ankara evinı onanyor ve bir "Orhan Peker Müzesi" kurmayı düşluyor... Eski polıtikacılardan Suat Mayri Ûrgüplü; 1950'lerde Avrupa Konseyi'nde Cıyeliğı, 196O'lı yıllarda Başbakanlıgı var. Ürgüplü, bir kokteylde, Paklstan ve Hindistan sefireleriyle. yor konular. Gorbaçov'dan, Jivkov'dan, yıkılan "Utanç Duvarı"ndan, iki Almanya'nın birleşmesinden, ikili ilişkilerden, ABD'li dostlarımızdan söz ediliyor. Dünyada neler oluyor, ülkemizde neler, diye üziintü duyuluyor. Ama gerçek bu. ABD Büyükelçisi Abramowitz ve eşini, Urart Galeri'de gördüm geçen gün. Mehmet Aksoy'un yontularını seyrediyorlardı. Rüzgârlı bir sonbahar günü, havada yapraklar uçuşurken siyasal dcğil sanatsal konular ağır basıyor galiba. Belki de daha güzel, daha somut ürünler seyretmek özlemiyle. ABD'li büyükelçi ve eşi, Mehmet Aksoyun yapıtları için ne düsündüler bilmem, Bayan Abramovvitz, bir tarihçi olarak geçmişten bugune bir köprü de kurdu belki. Strauzs Hupe ve Sri Lankalı esmer eşi "Mayıs Gülü"nden sonra, yeni bir dönem başlıyoı ABD elçiliğinde. Bayan Abramovviu'in ABD'nin ünlü üniversitelerinden Brynmawr' da okuduğunu duydunuz mu?.. Geçenlerde bir öğle yemeğinde o üniversitcde okuyan Türklerle buluşmaktan çok hoşlandı. Dışişlerinden Solmaz Ünaydın, Orta Doğu Teknik (İniversitesi'nden Feride Acar, Sevirn Buluç ve Bilkenl Üniversilesi'ndcn llkııur Özgen de aynı üniversiteyi bitirmişler ya da master yapmışlar. Doktor Hüsnii Göksel'in eşi Selma Göksel de eski bir Brynmavvr öğrencisi. Soyadı "Ertegün" o zaman. Washington Büyukelçimiz Münir Ertegün'ün kızı. Babası, Başkan Roosevelt'in yakın dostu, kızı gittiği okulların en parlak öğrencisi. Siyasal bilinıler okuyor. Ne dersiniz, Bayan Abramovvitz aynı çatı altında okuduğu kişilerle konuşarak ülkemi/i daha iyi tanır mı acaba? Bir tarihçj olarak ne yorumlar yapar? ABD Elçiliği'nin protokol listesini de biraz değiştirir belki. Sovyet Elçiliği'nin protokolü de değişik yorumlara uğruyor. Ekim Devrimi'nin yıldönümündc kimi konuklar hayli şaşırdı. önce kocaman çi çek sepetleri nedeniyle, sonra büytikçelinin foto muhabirlerine verdiği pozlara bakarak. Türk Sovyet ilişkilerinde gerçekten çok hızlı bir gelişme var! Geçmiş yıllarda tanınmış işadamlarının, büyük holdinglerin Sovyet elçiliğine çiçek yollayacağı kimin aklına gelirdi? Ya da Sovyet büyükelçisinin güzel kadınlar la sarmaş dolaş resim çektireceği? Kalabalıkta Doçent Duygu Sezer'i gördüm bir aralık. Bilkenl İJniversitesi "Uluslaıarası llişkiler" Kürsüsü'nden, Sovyetler Birliği'nde geçen iki haftanın, özelliklc Kırgızistan ve Tacikistan'da geçen günlerin izlenimleri çok ilginç. Başkent söyleşilerinde güncel bir konu da bu; siyasal gözlemciler dünya olaylarını nasıl değerlendiriyor, bu olayların ulusal boyutlarını nasıl duşünüyorlar acaba? Sovyet Elçiliği'ndeki kalabalık, yalnız başkent olaylarıyla ilgiliydi o akşam. Yine sanata dönelim mi? Mehmet Aksoy'un yontuları sıcak çağrışımlar yapıyor seyircilerde. Özellikle insanca duyguların en sıcağını yaşatan çizgileriyle. Bir yürek çarpıntısı, scvişerek doruğa ulaşmanın mutluluğu taşa, mcrmere de sıcak bir soluk veriyor, scyredeııler dc gülümsüyor en azından. Suat Nazifin resim severliğini, zengin koleksiyonunu başkentliler çok iyi bilir. O koleksiyon mcrakı Feril Celftl Giiven'den kaynaklanıyormıış meğer. Koleksiyonda Fahime Güven'in de bir portresi var; Nuri tyem'in ilk portrelerinden biri. Fahime Güven, Sual Nazif Baydur'un teyzesi. Güzel bir kadın. Ben tanıdığım zaman, saçları hayli dökülmüştü, ama Ferit Cclâl Güven de boylu, yakışıklı bir erkek. Atatürk'ün yakın arkadaşı, Adana milletvekili, Türksözü Gazctesi'nin yazarı, sonra Halkevleri Başkanı. Çatısı altında güzel olayların yaşandığı bir kültur ocağı Halkevleri. Başkentin, daha doğrusu Ulkenin spor ve sanat yaşamını yönlendiriyor. Ressamlar, ozanlar, oyuncular orada buluşuyor, birçok 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle