Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Batı'da cinsellik kabuk mu değiştiriyor? Gelişmiş ülkelerin insanı, sekste yolun sonuna mı geldi?.. Bir geriye dönüş mü söz konusu?.. Yoksa yeni bir yol ayrımı mı?.. insel öz gürlük' 60' lı yıllara damgasını vuran sloganlardan biriydi. Çey/rek yüz yıl sonra bugün, artık Avrupalı ve A merikalı gençler bile, 1960'ların cinsel özgürlük anlayışına, kendilerine oldukça uzakbir'tarihiolgu' gibi bakıyorlar. Cinselliğin sonu mu geldi?.. Don Juan'ın, Casanova'nın gezip tozduğu ülkelerde yaşanmamış mıydı sanki 6O'lı yıllardaki cinsel patlama?.. Batılı ülkeler, cinsel hazza elveda mı diyorlardı?.. Neden 6O'lı yıllardaki 'cinsel patlama'dan sonra, bugün yeniden 'güvenlik'ten, 'aile'den, 'çocuklarm sorumluluğu'ndan söz ediliyordu?.. Cinsel hazzın giderek ilerleyen çöküşü nereden kaynaklanıyor? Bunalımdan mı; her tür aşırılık ve laşkınlığın kanıksanır olmasından mı; AIDS korkusu mu yoksa?.. ABD'de, Fransa ve ltalya'da, Almanya'da zihinleri kurcalayan bu tür sorular geniş anketlerin yapılmasına yol açıyor. Almanya'da ve Fransa'da birçok yayın organı, "Yeni Aşk Yasaları Üzerine Aııkt'l", "Yeni Cinsellik Anlayışı Araştırması" türündcn kanıuoyu araştırmalarına sık sık yer veriyorlar. Bu tür araştırmalara en çok rastlanan ülke de, "çapkın millet" olma vast'ı kendilerine pek yakıştırılan Fransızların ülkesi... Şimdi gelin, Fransa'nın yatak odalarında küçük bir ufuk turıı atalım. Tabii konumuz, rakamlarla ve genellemelerle sınırlı. Üstelik Fransa'dayız... Ama 1992'lere hazırlanan Türkiye'de, her konuda, Avrupa ülkelerinde neler olup bittiğini bilmekte fayda var... devrim" yıllannın geride kalmaya başladığı açık seçik fark edilmişti. Yine de AIDS, o günlerde henüz sadece ismine gazetelerde rastlanan insanlara musallat bir illet oiduğu için, Fransızlar tehlikeye kayıtsız kalıyor ve "serbest" yaşamlarından hoşnut görünüyorlardı. Porno eğlendirici sayılıyor, eşcinseller günlilk yaşamda yerlerini alıyorlardı. Bu rahat ve keyifli günlerin üzerinden sadece iki yıl geçmesine karşın, toplumun baronıetresi sayılan anketler cinsel yaşama "korku"nun hâkim olmaya başladığını gösteriyor. Artık Fransa'da sekse karşı hoşgörü artmaya devam ederken, gittikçe daha az sayıda insan bundan faydalanıyor. Kısaca, düşüncelerin harekete yansımadığı, özgürlüklerin kullanılmadığı garip bir ortaın yeşeriyor Fransa'da. Ufuklar daralırken, "korku" AIDS adı altında yüzünü gösteriyor. Fransız, yatağını terk etmeyi henüz düşünmese de cinsel devrimin parlak boyasının gittikçe solduğu gözlerden kaçmıyor. işte tüm bu gözlemlerin sayısal kanıtları: İki yıl önce I * Nouvel Observateur dergisinin yaptığı bir ankete katılanların yüzde 56'sı, "Cinsel Devrim" taraftarı olduğunu belirtirken, 1988'de aym derginin yeni bir anketinde, 9 puanlık bir düşüşle, "Cinsel Devrim" yanlısı kişilerin yüzdesi 47'ye iniyor. Doğum kontrol haplarından, pornodan, kürtajdan, scksolojjden, "zevk alma hakkı"ndan, " G noktası"ndan ve eşcinsel harcketten sadece birkaç yıl sonra artık "Cinsel Devrim'Mn adı pek anılmıyor. Bu durumun bir başka kanıtı da, iki yıl öncesine oranla, daha az sayıda Fransızın, cinsel yaşamın 15 yaşında başlamasını doğal karşılaması {% 22'ye % 18). Ya zevkler?.. Onlar da mı değişiyor? Pek fazla değil! Karşı cinsin en çekici yanı, yine gözler; arkasıııdan göğüsler geliyor. Çamasırlarla gizli bölgeler isc eski gizemlcrini yitirmiş durumdalar. Artık çekici olmak için'soyıınmaya gerek yok, tamamen giyinik olarak da "çok seksi" olunabiliyor. 21. yüzyıla 12 yıl kala karşılaşan biri dişi biri erkek iki' Fransız, ilk önce birbirlerinin gözlerine bakıyorlar. Bu bakıs, cskisine «ranla daha az ısrarcı ve daha romaııtik. Daha sonra bakışlar göğüsleıe dönüyor. Kadının yası ilcrlcdikıçe de bu del'a gözler, nc yazık ki erkegin saçlarına yöneliyor! Yine ilerleyen yasla birlikte, Fransız kadıinı cinsel yaşamda daha aktif rol oynamaya başlıyor. Ya yabancılarla ilişkilcr? Büyük çoğunlukla Fransızlar, cinsellikte hâlâ nıilliyetçileı... Zorda kalma durumunda ise Asyalıları yeğliyorlaı; en az beğenilenleı ise Araplar. 1986 yılında, her üe Fransızdan biri mclez ilişkilere karşıyken bu sayının ikide biıe düştüğü de gözlenıler aıasında. Pornografi yerini erotizme bırakırken Seks değil, "seksi" olan Yaz aylarının sıcakları olanca hızıyla bastırınca, Fransızlar seks yaşamlannı gözden geçiren aııketlere daha da ilgi duyar oldular. Fransız basını da anket üzcrine anket yayımlamaya başladı. Ve bu anketler sayesinde Fransızlar, cinsel yaşamlarının ne kadar değişikliğe uğramış olduğunu 'aniden' fark ediverdiler... tki önemli gelişnıe, Fransızların bu pek iinlü oldukları alanı etkilemeye başlamtştı: Bunlar AIDS ve buna bağlı olarak yeniden yaratılan gelenekler. Evet, AIDS!.. Bu ürküten ve ürperten sözcük, bundan önceki anketlerin yapıldığı 1986 yılından bcri nelere mal olmamıştı ki! En önemlisi, Fransızlar kabuklarına girmeye başlamışlardı. Artık "düzerısiz" ve "ani" ilişkilcrden kaçınmaya çalışıyorlardı. ö t e yandan yine aynı Fransızlar, cinsel tabularından daha da sıyrılıyor ve fantezilerini geliştiriyorlardı. Yine de daha az riski göze alıp, daha çok oyun oynadıkları söylencbilir. Kısaca, "seksi" olan her şcy seksin yerini alıyor, yaygınlaşıyor. Fetişizm, sadomazo,,, şizm, seks televizyonları: Işte Frarîsa'nın yejf' ni cinsel yaşamı. Uenişleyen hoşgörü ' Ya eşcinsellik?.. Evet, 1986 yılında başladığı görülen eğilim, burada artarak sürüyor: "Eşcinseller de insandır" diyenlerin oranı, % 54'e karşılık % 66'yı buluyör. Ne var ki, bu yıl daha çok sayıda Fransız, eşcinsel ilişkiyi hiçbir zaman denemcdiğini söylüyor. Burad da yine tabuların yıkıldığı, fakat cesaretlerin de aynı oranda kırıldığı görillüyor. Bu gelişmenin nedeni ise, hiç kuşkusuz AIDS. Tüm dünyada oiduğu gibi, AIDS Fransa'da da cinsel davrarnşları değiştiriyor. Fransa'da bu konuda basında iki yıldır yayımlanan 30 bin kadar yazı etkisini göstermişc benziyor. En ciddi araştırmalara göre, salgından kaçınmanın iki yolu var: Ya hiç evden çıkmamak ya da önlenı alıp çıkmak. Fransızlar ise, sadakati tercih etmişlcr, eşlere olan sadakat son 'ki yılda yüzde 5'ten • 25'e çıkmış. Pre% zervatif kullanımı ise gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Ankete katılan 100 kişidcn 18'i prczervatif kullandığını söylüyor. Buoran 1986'da yapılan ankette ise sadece 2 kişiyle sınırlı idi. dınırlanan eylem Ipsanlarm AIDS'ten korunmak için tüm cinsel ilişkilerden kaçınıp kaçınmadığını sorgulayan mastürbasyon konusu ise çok daha ilginç bir manzara sunuyor: 1824 yaş arasındaki gençlerin yüzde 2'si bu yola başvurur i don iki yılın değişimi 1986 yılında Fransa'da seks ve seks yaşamı konusunda bir anket yapıldığı zaınan, tadı 40 yaş kuşağının anılarında kalmış "cinsel 8