03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S A Ğ L I K Erdal Atabek Sıcak saatler yorucu ve sinirlendiricidir. Trafiğe çıktığınız zaman dikkat etmenizgerekenler; karşıdan gelenler, yanınızdan geçenlerdir... Sizin kurallara uymanız yetmeyebilir. Yanınızdakilere, karşınızdakilere de dikkat etmeniz gerekir. az aylarında trafik, ciddi bir salgın hastalık boyutıına ulaşıyor. Düşünelim, bir salgın hastalık çıksa da her gün on kişinin, on beş kişinin ölümüne yol açsa neler olur? Ülke alarma geçer, basında her gün manşetlerde yer alır değil mi? Sonuçta bir şey değişmese dc f'arklı bir yankısı olur. Trafik kazalannda ne oluyor? Hiç. Hiçbir şey olmuyor. Her lıaber bülteninin sonunda bir yurt haritası. Bir yerinde kırmızı bir daire. Içinde değişen bir sayı. Trafik kazasında ölenlerin sayısı. Sorumsuzluk, dikkatsizlik, denetimsizlik. Şeytan iiçgenimiz bu. Trafik kazalarının temel nedeni "insan faktörü." "İnsan faktörü'1, sürücünün yanlışı dcmek. Razaların oluş nedenlerine bakalım. özellikle ölümle sonuçlanan büyük kazaların oluş nedenlerine bakalım. Şunları görürüz: • Aşırı hız, • Hatalı sollama. Peki, sürücüler neden "aşırı hız" yapar, neden "hatalı sollar?" Direksiyon başına oturan bir stlrücü, hangi koşullarda araba sürnıenin güvenliğinden uzaklaşır? Bunların başında, bir insanı olgunlaştıran, çeşitli etkenleri bir arada düşünme gücü vcren "bilinçh olma" eksiği geliyor. Bilinçsiz insan, tehlike kavramını yeterince algılayamaz, altındaki aracın gücünün ne olabileceğini kestiremez, karşıdan gelecek araçların nelere yol açabileceğini düşünemez. Böyle bir insanı "cesaretli" saymak da olasıdır. Oysa bu davranış cesaret değil, bilinçsizliktir. Eskilerin "cahil cüreti" dedikleri durum. Ruhbilim uzmanları, direksiyon başındaki "doyumsuz" insanların da tehlikeli araç sürdüklerini belirtiyorlar. "Doyumsuz insan", bir anlamda kendi doyumsuzluğunu açıklarcasına aşırı hız yapmakta, diğer araçlara mcydun okunıakta, sollanıp geçilmesini kendine hakarct saymakta, kendisini geçen aracı geçmeyi bir anlamda "doyum" yerine Yaz aylarında trafik Y Yazm çabuk geçen ishalleri koymaktadır. Çevremizde böyle "bilincsiz", "doyunısıız" kişilerin kullandıkları araçlan görıııü yor muyuz? Ama kaza ile sonuçlanmadıkça böyle araç kullananlara hiçbir müdahalede bulunulmaz. Oysa kazalarla sürücülerin kişilikleri ve davranışları ârasındaki yakın ilgi, kaza olmadan da çoğu kez anlaşılabilir. Çoğu kez araba kullanırken, yanınızdan geçen aracı kullananın davranışları hakkında bir kanıya varırsınız. Eğer yanınızdaki sürüeü "tehlikeli araç kullanan biri"yse, bırakırsınız geçsin ve sizin başınıza bela olmasın. Eğer trafik polisleri de bu konuda eğitilseler, dikkatli olsalar, hiçbir kaza olmadan uyarmayı bilseler, denetirnler sadece ehliyet, ruhsat olmaktan çıkıp da araç sürmeyi de kapsasa kazalar belirli ölçüde azalırdı diye düşünüyorum. leri olur. Ya araç kullanmazlar ya da dikkatli kullanırlar ve kazaya yol açmazlar. Alkolün saldırgan yaptığı insanlara bakınız: Bu saldırganlığın altında saklanmış bilinçsizliği, doyumsuzluğu göreceksiniz. Alkol, insanı saldırgan yapmaz, saldırganlığı gizlenmiş insanı ortaya çıkarır. Kendini normal koşullarda denetleyen, gizleyen, saklayan insan alkol alınca bu denetim kalkar. Işte bu insanların alkollü araba kullanmaları tam bir felakettir. Ne yavaşlamış reflekslerini fark ederler ne azatmış dikkatlerini. Arabayı sürerken, saldırgan kişiliklerinin bütün hıncı, doyumsuzluklarının bütün çaresi artık gaz pedalıdır ve gaz pedalı ayaklarının altındadır. Ayakları, bastığı gaz pedalıyla birlikte ölüme hızla gider. Bilinçsizlik, doyumsuzluk, alkol. Trafikte başka sorunlartmız da var. Uykusuzluk, yorgunluk, sinirlilik, açlık, aşırı yemek yemiş olmak, bir yere yetişmek telaşı, çok tenha yol, çok dolu yol, sıcak saatler, gecelerin değişik sürücüleri. Kanımca, hepsinin de hesaba katılması gerekiyor. Uykusuzluk, kısa uyku periyotlarına yol açar. Sürücü uyuduğunun farkında bile olmaz. Yorgunluk, sürücünün bedcnsel ve ruhsal dengesini etkiler. Açlık kan şekerinin düşmesine yol açar, araçla uyumunu bozar. Aşırı yemek yemiş olmak uyku ve sıkıntı verir. Bir yere yetişmek telaşı aracın tam kontrolünü güçleştirir. Çok tenha yol, istendiği hızla gidileceği duygusunu uyandırıı. Yan yoldan birden çıkan araç büyük tehlike yaratır. (Şehirlerarası yollarda birden çıkan traktörler gibi) Çok dolu yol sıkıntı verir, aralardan geçmek hevesi uyandırır. Sıcak saatler yorar ve sinirlendirif. Gece sürücüleri sarhoş olabilir, araçla oynanıayı sevenler olabilir; çok dikkat etıııek gerekir. Trafikte kendini/ kadar dikkat etmeniz gereken karşıdan gelenler, yanınızdan geçenlerdir. Siz kendi yoiunuzda, normal hızınızda gidersiniz ve bu yetmeyebilir. Yanınızdakilere, karşınızdakilere de dikkat etmeniz gerekir. "Hiç araç kullanmayın" diyeceğim de diliın varmıyor, değil mi? Olan bitenlere bakıyorum da keşke hiç araç kullanmasak diyorum, doğru. [J Alkollü araç kullanma Kuşkusuz, bu da kazaların önemli bir nedeni. Ama ben, tek başına alkollü araç kulIanmamn böyle kazalara yol açtığı düşünccsine katılmıyorum. Bilinçli ve doyumlu kişilerin alkol aldıkları zaman.oldukça doğru bir değcrlendirme Sıcaklarda sinirlilik artıyor mu? "Sıcaktan aklımı kaçıracağım" sözü doru mudur? Aşırı sraklar insanların ruh sağhğını bozar mı? Ya da ruh sağlıkları bozuk olanlar aşırı sıcaklardan olumsuz mu etkilenir? Her sorunun anlamı, konumu, önemi farklı Şöyle düşünelim: Aşırı sıcakların ruh dengesl yerinde birini ruh hastası yapacağını düşünmek kuşkusuz yanlıştır. Bunun abartılı bir yakınma olduğunu duşünmek daha doğru. Ama aşırı sıcak bir ortamın herkesı huzursuz ettiği de doğrudur. O sürekli terleme, derisinin yapış yapış olması, havanın bir türlü serinlememesi insanı rahatsız eder, sınirlendırir. ona buna çatmasına, gereksiz çatışmalar çıkarmasına yol açabilir. Böyle havalarda gereksiz tartışmaların, incir çekirdeği doldurmaz konuların yol açtığı çatışmaların sıkltğını görürüz. Bunların nedeni sinirliliktir. Ruhsal sorunları olanlar, ruhsal bakımdan kendilerini sıkıntılı bulanlar, kuşkusuz aşırı sıcakların verdiği rahatsızlığı daha çok hissederler. Çünkü bu hava koşulları insanların hareket etme isteğini sınırlar, yapmak istediklerini engeller, insan da bunlara daha çok tepki duyar. Olaya böyle bakmanın daha doğru olduğunu sanırım. Bu bakımdan, aşırı sıcakların bu etkisini de dikkate alarak: • Aşırı sıcakların etkisini azaltacak ılık, serin banyolar hem serinlik verecek hem de terlemenın rahatsız edici etkisini giderecektir. • Terlemenin yarattığı su kaybı yeterli biçimde sağlanmalıdır. Bedenin su kaybı, sinir sisteminı olumsuz etkiler. • Alkol ve yüksek kalorili besinler kaldırılmalı/azaltılmalıdır. • Gereksiz tartışmalardan kaçınmalı, tartışmalı konular ertelonmelıdir, • Rahatsızlık duyanların hekımlerıne görünmeleri doğru olur i Yaz ayiarının değişik türde ishalleri vardır. Bunların en çok görüleni, bir günlük, hatta bir kerelik ishallerdir. Birdenbire hiçbir ön belirli yokken, kısa süren bir karın buruntusu gelir, arkadan ishal görülür. Bu durum kimi zaman bir kez olur ve geçer. Kimi zaman da birkaç kez ishal bıçirninde dışarı çıkmayla birlikte bir gün sürer. Ertesi gün durum normale dönmüştür. Bu durumda, çoğu kez yenilen bir besin, bir yerde içilen soğuk su ya da içecek sorumlu tutulur. Açık bir neden de anlaşılamaz. Olay böylece gecer. Böyle bir durumun sorumlusu, gene yenilen, içilen bir besine karşı, ya alerjik bir tepki ya da hafif tepkiye yol açan mikrobik bir etkendir. Hastanın ateşi çıkmaz, genel durumu da bozulmaz, hatta ıştahı bile etkilenmez. Ancak hafif de olsa gene dikkatli davranmak yerindedir. Genel olarak bir günlük dinlenme, o gün hafif, yağsız yiyecekler yeme, gereken sıvıyı alma gibı önlemler yeterlidir. Tatilde karşılaşılan hastalıklarda ya önem vermeme ya çok üstüne düşme gibi ikisi de yanlış .. davranışımız vardır Oysa doğru davranış. her olaya gerektirdiği gibi ve gerektirdiğı kadar' özen gösterebilmektedir. Önem vermemek, gereken önlemlerin alınmamasıyla sonuçlanır ki bu durumun sonucu. hastalığın ilerlemesidir. Aşırı önem vermek, gereksiz kısıtlamalara yol açar ki bu da tatilin keyfini kaçırmakla sonlanır. İshal olayı, kuşkusuz birçok hastalığın belirtisi olabilir. ancak bir kerelik, bir günlük ishallerın aşırı kuşkuya yol açacak yanı yoktur. Geçtiğı zaman sadece dikkatli olmak yeterlidir. Gerekli önlemlerin uzatılmadan alınması, hastalık geçince de kaldırılması doğrudur. Çocuklarımıza karşı dikkatli olmak da iyidir, ama ikide birde "geçen gün biliyorsun ya, hasta olmuştun" diye başına kakmak gereksizdir, değil mı? D 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle