Katalog

sıkça bulunan bu ağaçları dışardan getirmek zorunda kalıyor çoğu kez. ö t e yandan ağacın bulunması yetmiyor kullanılması için; deseni geniş yüzeyine gelecek şekilde uygun kesilmesi daha sonra kemanın tuşesi için tropik bir ağaç olan Fernanduk gerekiyor. Ve yılan ağacının da ithal edilmesi gerekiyor... Ayrıca ithal edilen telleri, cordieri, burgusu (abonoz ağacından yapılıyor), filetosu, yan kenar çıtaları, piramiti, eşiği, baskırişi, özel bir tropik ağacından yapılan arşesi (keman yayı) ve daha birçok ayrıntıda kalan, özel bir nitelik gerektiren ve guç bulunan diğer malzemeleriyle keman (veya viyola) yapımı olsa olsa bir gönııl işi, bir batınîlik işi sayılmalı... Çünkü bu denli gıiç bulunan malzemelerin fiyatını oturup, teker teker saptadık ve toplayınca cila masrafı hariç karşımıza 200 bin lirayı hayli geçen bir rakam çıktı... 1.5 ayda yapılan ve S00600 bin lira fiyata ancak alıcı bulan keman için 200 küsur bin lira masraf yapmak ve bu işi inatla sürdürmek bu "para çağında" bir " a ş k " işi mutlaka. R A S G E L E Raif Ertem Doğa insanla hesaplaşırsa üneş her yerde batar. Çandarh Körfezi'nde batmaz, iner! Yavaş yavaş iner. Salkımsaçak. Rcnkten renge dönüşur. Günun olaylannı izlersin. Yansır gökyüzune. Hesaplaşma saatleridir bu saatler. Ne yaptın? Neden yapamadın? Yaptıkların, yapamadıkların gelir boğazına tıkanır. Saklayamazsın, gizleyemezsin, kaçamazsın. Nereye gitsen, kendinle birlikte gidersin. Taşırsın, Orhan Oruk huzursuzluğuyla... Doğa da hesaplaşır bu saatlerde. Guneşin çevresindeki renkler, yaptıklarıdır, yapılanlardır. Halka halica dolanır. Gelecek günlere taşar. Yarınlau oluşturur. Genellikle esinti dumıuştur. Çıt olsa duyulur. Olaylar olduğu gibi gözükür. İşte bu akşam saatlerinde!.. Bak! Şu Kara Dağ larafındaki duman, Dikili yakınlarında bir yangın olduğunu gösteriyor. Tepedeki örlemiş, alt taraftaki duman ise Aliağa'dan öte yangınların belirtisi... Yarın gazetelerde okuruz. Daha nicelerini. önlenmiştir, önlenememiştir. Rüzgâr önüne katmıştır. Alev tepeleri yalar gider. Ateş alan kozalaklar vınlar gider. 300 metre ilerden yeni bir alev parlar. Yeni bir yangın, yenileri, yenileri... Temmuz ayı anızlann yakıldığı aydır. özellikle Ege vc Akdeniz Bölgelcri'nde tarlalarla ormanlık alan iç içedir. Biçerdöverler ekinleri yüksek keser. Sürmesi zor olur. Gelsin ateş. Rüzgâr tarafından bir kibrit. Anız yanar, anızla birlikte kuşlar yavrular yanar. Yılanlar, kablumbağalar. Oradan da ormana sıcrar. Önünıi alamazsın artık. Bilmem kaç hektann yandığını okursun... Ekinin yuksek biçilmesi yasaktır. Anızın yakılması da suçtur. Bu yasaklar her yıl çiğnenir, bu suçlar her yıl işlenir. Temmuz ayında! Tüm ilgililerin gözü önunde... Biçen de belli, yakan da!.. Ne oluyor'?.. Yasak koyanter, kural koyanlar çiğnenmesine goz yumarlarsa, sonucu böyle olur. Nedense Ceza Yasası'ndaki bazı maddeleri aşırı titizlikle uyguluyoruz, bazüarını da yok sayıyoruz... Bizde bir şeyler var. Çözemiyorum. O zaman da kurallara uyup uymamak değil, yakalanıp yakalanmamak söz konusu oluyor. Yasalar da hep deliniyor!.. Aşırı titizlikle uygulanan yasa maddeleri kişi mallarının korunmasına yönelik olanlar. Kamu mallarına yönelik maddeler uygulama alanı bulamıyor. Kanıunun tüzel kişiliğini titizlikle koruyoruz. Mallarına gelince pas geçiyoruz. Ta, özel mulkiyete geçinceye kadar. Bu anlayış içinde ormanlar yanıyor. Denizler, göller kirleniyor. Sahüler, koylar yağma ediliyor... Akşam saatleıinde hesaplaşıhr. Kırda, kentte. Pulluğu bırakırken çift dönüşü. Eve giderken fabrika çıkışı. Para sayarken. Anason kokarken. Olumlu olumsuz yönleriyle yaşanı. Gelir boğazına takılır. DUşünUrsun, tartışırsın. bir yargıya varırsın. Ama doğa insanla hesaplaşmaya kalkarsa! İşte o zaman... Rasgele... D G "Kemanın cilası beni, kemanın yapımından daha çok yoruyor..." Süreyya Usta'nın latlı bir kahverengiye çalan kemanlarının cilasının içinde neler yok ki; vernik, damla sakızı, sandarak, benzoin, reçine, saf alkol ve istediği en güzel sese ulaşabilmek için bitmeyen bir tutkuyla defalarca denediği bazı katkı maddeleri... Bu katkı maddeleri Süreyya Usta'nın sırrı olarak kalıyor. Sureyya Pırıler'ın Kuledıbı'ndekı küçucuk dukkânı bir çok unlu keman sanatçısının da uflrak yerl. Neyse ki bu cila maddelerini ulkemizin aktarlarından sağlayabiliyor Süreyya Usta, ama bu kemanın ağacına bir yumuşaklık veren, onun nefes almasını önlemeyen, sıcak ve içe işleyici bir tınıya ulaşabilmek için, kemanın yapımı sırasında gösterdiği incelik, beceri ve sezgiden çok daha çok daha fazlasını cilasını hazırlarken göstermesine engel değil tabii ki... Ttlm değerlerin altüst edildiği bir toplumda, Süreyya Usta'nın bu küçucük atölyesinde her şeye sevgiyle katlanarak, ağaca ruh verip, kemanlar yaratması bende yine de nostaljik bir tat bırakıyor!.. D ÇÖZMECE Erol Ö b k ze Rüştü Bey'in zor işleri Dağ haberleri Nazan Murat Gıyas Racap •vlenlyor burs kazandı kızarıyor anne ««fkatl anrım bana sabırlar ver! Tam bu haftaki çözmeceyi hazırlamaya giriştim ki, Arzu geldi. Dağdan yeni dönmüş. Bu yüzden bir çırpıda anlatmaya başladı. Tam üç saattir de sürdürüyor. Bu durumda siz de kulak mısafiri olmak zorundasınız maalesef. Arzu aynen böyle konuşuyor: 1. "Yaa, Rüştücüğüm. Şu eğitmen delikanlı var ya, işte ona bahçede çiçek verdiğim zaman yüzü kızardı, sonra da ona "mahçup" demeye başlâdık. 2. Benden bıle uzun (Arzu'nun boy kompleksi vardır) bir kız vardı. Tam 1.79 boyunda. Bu kız, barajlarda dinamitçileri yüksek tepelere çıkararak geçimıni sağlayan bir adam ve ben süreklı espriler yaptık. Bu arada da ille de 'erken yatacaksınız' diye tutturan dağevi müdürü ile aramızda ilginç bir çekişme içindeydik. 3. Gıyas bizim muhteşem üçlüye dahil değildi, çünkü fazlasıyla sessiz biriydi. Tabii hiç kimsenin işine karışmıyordu da. 4. Murat disipline korkunç önem veriyordu. T 5. Yakında evlenecek olan arkadaş ne doktordu ne de öğrenci. 6. Sarışın arkadaş ıle eskiden kalp pili sataşıyla uğraşmış olan kişi yurtdışında burs kazanmadılar 7. Nazan halen öğrenci değil ve her akşam herkesin yatıp yatmadığını bir anne şefkatı ve otorıtesiyle kontrol eden kişi değil. Bu kişi öğrenci de değil. 8. Doktorluk yapan arkadaş sarışın değil. 9. Almanya'da doğan kişi bizim üç kafadardan biriydi. 10. Hayır Rüştü, karıştırdın yine. Çiçek verdiğım kişi Recep değildi. 11. Yakında evlenen müdür değil. 12. Eskiden kalp pilı satan kışı hıç de sessız birı değil ve kimin kaçta yattığına aldırmıyor." SORU: Arzu'nun anlattıkları aşağı yukarı bunlar. Şimdı bunlardan yola çıkarak soruyoruz: Kim hangi özelliklere sahıp? D NOT: Bir kişinın bir özelliğe sahip olup olmadığını iki farklı işaretle (örneğin ve+) tabloya işleyerek işin içinden daha kolay çıkarsınız. Bu arada bazı bağlantıları da tabloya bakarak çıkarabilirsiniz. Allah sabırlar versin... D Geçen haftanm çözümü Paklzedışardadoğmuştu, çokuyudu, ama yine de sarkıntılığa uğradı. Fıratarmatordü, çok terliyordu ve Gallp'l mıncıkladı. Berna mavl saçlıydı, arkadaş anyordu, emin yere oturduğunu sandı. Gallp sarhoştu, dayak yemeden kavgadan kurtuldu ve Fırat'ın ellnituttu.