Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Geçen salı akşamı 1. Kanal TV yayınlarında izlediğimiz "zorlu kavgacı" Quinn, "Ben 72 yaşından sonra artık kavga edemem, silah çekemem" diyor ve Stradivari'nln yaşamından sonra üzerinde çalıştığı film projeleh arasında Picasso, Hemingway ve Tolstoy'un yaşamlarının yer aldığını söylüyor. 'Artık silah çekemem!' "Navarone'un Toplan"ndan 27yılsonra, Anthony Quinn diyorki: • Siz Meksikalısınız. Uzun yıllar A BD'deyaşadmız. Şimdi de Cremona'ya (Italya) yerleştiniz. Nerede daha çok mutlusunuz? • Meksika'da çok zor günler yaşadım. Annem, bir buçuk yaşında çalıştığımı anlatmıştı. Hâlâ çalışmaya devam ediyorum. tlk kez yedi yıl önce karımın ısrarıyla tatil yaptım. ıtalya'da kendimi çok rahat hissediyorum. Buradaki tek düşünccm sanat. Oysa ABDde sorumluluklarım vardı, politikayla ilgileniyordum. • Bir buçuk yaşında çalıştığımzı söylediniz... • Devrim sırasında Meksika'da doğmuşum. Babamın nerede olduğu belli değilmiş. Annem odun toplayıp satıyor ve yiyecek alıyormuş. Ben de taşıyabildiğim çahları toplayıp ona yardım ediyormuşum. Çok fakirlik çektiğimizi anımsıyorum. On bir yaşındayken babam öldü. Hayvan katarıyla California'ya gittık. Yolda bizi yakalayıp tarlaların arasında trenden indirdiler. Dört beş yıl ağaç kovuklarında yaşadık. Bunca zorluğa rağmen, o dönemde tattığım mutluluğa bir daha erışemedim. orba'dan Sanchez'e, ömer Muhtardan Onasis'e kadar çeşitli karakterleri büyük bir ustalıkla canlandıran sinemanın "Binbir surat"ı Anthony Quinn, beyazperdeye veda etmeden önce birkaç ünlü sanatçının yaşamını işleyen filmlcrde oynayacağını açıkladı... Filmlerde vc TV dizilerinde sergilediği üstün rol gücüyle ülkemizdc de çok scvilen Meksika asıllı 72 yaşınaaki aktör, üç oğluyla birlikte çevirdiği ve Antonio Stradivari'nin yaşamını anlatan dizi filmden sonra, Picasso'nun kişiliği üzerinde çalışmaya başladı. Yıllar sonra ABD'den ltalya'ya göç eden Quinn, ltalyan gazetecilere, "ilginç" yaşamını şöyle özetliyor: Anthony Ûuınn, Italya'nın Cremona kentinde "Antonıo Stradivari"nln setlnde, ayrı fılmde rol alan üç ofllu İle birlikte Sotdan safia, Daniele (23), Loronzo (21) ve Francesco (24) • Evet, yazmayı çok seviyorum. Sinemada yaşamın türlü anlarını canlandırıyorum. Yontucu olarak ilgimı çeken şekilleri yapıyorum. Resim yaparak renklere hayat veriyorum. Ama yazarlık bambaşka. lnsanın içindeki dünyayı, karakterini anlatabiliyorum. Sanatla ilişkimi, çeşit çeşit meyve ağaçlarının bulunduğu bir bahçede gezınti yapmaya benzetiyorum. Bahçedeki her meyveyi tadıyorum. Film • Siz yazmayı da seviyorsunuz? yıldızlığının getırdiği ünün, pek kalıcı olduğuna inanmıyorum. Gelecek nesillerin beni çok yönlü bir sanatçı olarak tanımalanm istiyorum. • Stradivari'nin yaşamını canlandırdığım filmden sonra, yeni projeler üzerinde çalışıyorum. önerilen konular arasında, Picasso, Hemingway ve Tolstoy'un yaşamları var. Hayranlarımdan gelen mektuplar, "Neden macera • Gelecekle ilgili projeleriniz neler? fllmlerini bıroktııuz?" sorularıyla dolu... Ben 72 yaşından sonra, artık kavga edemem, silah çekemem. Aktörlük kariyerimi, kaliteli filmierle kapatmak istiyorum. İki üç yıl daha sinema yaptıktan sonra, tamamen yontu ve resimle uğraşacağım. Uzun yürüyüşlere çıkacağım, bisikletle uzaklara giderek yeni güzellikler keşfedeceğim. Pl Dortoyen: Cumhur Canbazoğlu • Ünlü hoca Frank Lloyd VVright'ın yahında mimarlık öğrenimi görüyordum. O zanıanlar dilım damağıma yapışık olduğu için rahat konuşamıyordum. Hocam ameliyat olnıama yardım etti. Beni aktörlük okuluna gonderdı. Bir tiyatroda temizlikçılik yapıyordum. Bir gün, tiyatroda film çekılırken hastalanan aktörun yerine oynamamı önerdiler. Işte böyle tesadüfen sinemaya girdim. önoelerı okul giderlerimi karşılamak amacıyla her rolü kabul edıyordum. Onemli roller gelmeye başlayınca, sinemaya sıkı sıkı sarıldım. Aına aklım da mımarlıkia kaldı. • Sinemaya nasıl başladınız? Sinemanın donuk yüzlü komiği Buster Keaton TV'de • Siz aynı zamanda yontucu ve ressamsınız. Yapıtlannızda sık sık kadmları işlıyorsunuz. Aşk ve kadınlarla ilgili neler düşünüyorsunuz? • Gençliğimde kendime güvenırdim. Kadınların bakışları beni mutlu ederdi. Çok ılgınç bir hayat yaşadım, deneyim kaz/ındım. özcllıkle aşk konusunda birçok şey öğrendim. trıgılızcede, "aşk" süzcüğu, her sevilen şey için kullanılır: "I love mtısic"; "I iove Ihis, I love that" gıbi. Ancak kadın ile erkeğin arasındaki duygusal bağı yansıtan kelimenin anlamı çok derin. Aşkı korumak kolay değil. Evlilikte aşk, bir iki yıl sü> üyor. Daha sonra aşkın yerini saygı gibi duygular alıyor. I ugün TRT televizyonunun 1. kanalında "Pazara Giderken Komik Bir Şey Oldu" (Funny Thing Happened on the Way the Forum) adlı filmi izleyeceğiz. Filmin en ilginç yanlanndan biri de sinema dünyasının gülmeyen komiği Buster Keaton. Asıl adı Joseph Francis Keaton olan Buster Keaton, 189S yılında Kansas'ta doğdu. Sanatçı bir ailenin oğluydu. Küçük yaşta anne ve babasıyla (Myra ve Joe Keaton) tiyatro sahnesine çıktı. Yirmi iki yaşında sinemaya girdi. Kısa süre sonra Joseph Schenk ile film yapımcıhğına basladı. 20'li yılları çok ıyı değerlendirdi. Bu dönemde klasık komedi sinemasının önemli yapıtları arasında yer alan 19 kısa metrajlı, 12 uzun metrajlı filmde yönetmen, yapımcı, scnarist ve oyuncu olarak yer aldı. Daha sonra alkolizmin pençesine düştü. Sinemadan uzaklaştı. 1952'de birkaç film ve bugün TV'de izleyeceğimiz "Funny Thing Happened on the Way the Forum" (1966) gibi filmlerde özel rollerde oynadı. 60'ü yıllarda komiklik anlayışındaki modernliğin keşfedilmesinden sonra yeniden baş tacı edildi. 1966 yılında öldü. Sinema tarihinde Keaton'ın ki kadar seyırciyi gizeme sUrükleyen bir yüze rastlanmadı. Keaton'ın yuzünde donukluk, anlamsızlık ve derin bir lirizm vardı. Keaton 1920'de ilk kısa metrajlı filmi "The High Sign"de seyirciyi daha çok güldürebilmek amacıyla kamera karşısında gülmemeye karar vermişti. Keaton, devrin moda sinema tekniklenne itibar etmeyip özgün bir metot geliştirdi; anlatımdaki ritıni arttırdı. Bu özgünlüğü yakalarken tiyatroda kazandığı deneyim ve usta komedyen "Falty"den (Roscoe Arbuckle) aldığı derslerden yararlandı. D B Hiç gülmeden ölmüştü