03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S A 6 L I K Erdal Atabek R A S G E L E Raif Ertem Deniz; duygularımızı uyandmr, düşüncelerimizi genişletir, tinsel varlığımıza yeni ufuklar açar. Tüm bunları düşünmeyiz, ama denizin serinletici yanını, yüzerken bize verdiği zevki biliriz. Deniz bir özlemdir yüzme öğretilerek azaltılabilir. Ancak yüzme bilenler için de deniz tehlikesiz bir ortam değildir. Denizle ilgili olanların iyi bildiği gibi "denizle şaka olmaz." Yüzenlerin karşılaştığı tehlikelerin arasında; çok açılmak ve yorulmak, bacaklara ve kollara kramp girmesi, korkutucu ve zarar verici bir durumla karşılaşmak vardır. Her yaz ortaya çıkan gene de önlenemeyen bir tehlike de yüzenlerin arasına giren deniz motorlarıdır. Bu tür deniz trafiği kazaları, gösteriş meraklısı sorumsuzlann kullandığı deniz motorları tarafından her yaz olmakta, bir türlü de önlenememektedir. lnsanlar için çok çekici bir ortam olan denizden yararlanmayı düşünürken, şu noktalara dikkat etmemiz doğru olur: Bolu dağlarında bir kara duman nkara'ya gidiyoruz. "Evski Bekriler", Kasım, Timur. Bolu dağlarına sardık. Güneş yitmiş. Akşam karanlığı basmak Uzere. Gökyüzünde kara lekeler. öbek öbek kümelenmiş. Bulut desen, bulut değil... Kasım, dayanamadı, sordu: "Bunlar ne biliyor mıısun?" Sustum. Yanıtım da kendisi verdi. "egzoz dıımanı! Pompa ayarlarını iyi yapınıyorlar. Kamyonlar da otobüslcr de. Yokuşa sardı rnı, kara duman direkleniyor. I>ağlarda da teıniz hava kalmadı." lçim sızlayarak baktım. Yüzlerce, binlerce kamyon, otobüs, Bolu dağlarının yamaçlarına asılmışlar. Kıvrıla kıvrıla çıkıyorlar. Ekzozları karaduman üflüyor. Yolu göremiyorsun, is... Çamlara sarılıyor, yükseliyor. Tepelerde, vadilerde birikiyor. Hava durgunsa, esinti yoksa soluk alamıyorsun. Düşündüm. Yalnızca pompa ayarıyla çözümleneoek sorun değil bu. Binlerce araç, yüz binlerce araç her gün kentler arasında yolcu taşıyor, yük taşıyor. Tonlarca mazot yakıyor. Nereye gidecek bu dumanlar?... Çözümü var. Binlerce kamyonun taŞidığı yükü, ocobüsun taşıdığı yolcuyu iki katar tren taşır. Ankara'ya iki tren daha kalksa, Bolu dağları dumandan kurtulur. Trilyonlarca lira da ekonomiye katkı olur!.. Ama biz raylara düşman olduk. Bol bol karayolu yapıyoruz. Boğaz'a bilmem kaçıncı köprü. Hele Izmir'e otobüsle gitmek var ya! Çok ağırıma gidiyor. Güzelim deniz yolculuğu varken otobüs kahrı çeknıek... tki tane gemi konsa. 1015 mil hız yapsa. Akşam saatlerinde, biri lzmir'den, biri tstanbul'dan kalksa! Yata kalka, güle eğlene gidip gelsek. Ne karaduman kalır, ne de is... Üstelik yolu da hazır. Yapım onarıın istemez!... Zor değil Ankara'ya tren kaldırmak, Izmir'e gemi. Istensin! Istemiyoruz! lutsak olmuşuz teneke uygarlığına! Ya da tutsak etmişler bizi! Demir raylar boş. Denizler öksüz. Yalnızca pislik taşımak için kullanılıyor. Güllerle, ırmaklarla birlikte... Trafik kazalarında birinciyiz. Binlerce ÖİU. Kolu bacağı kopmuş. insanlar. Yüreği yaralı analar, babalar. Üksüz çocuklar... Ne istiyoruz kendimizden, halkımızdan? Yazık... Binlerce otobü.s kamyon. Ankara yolunda, Bolu dağlarında. lzmir yolunda, Kaz dağlarında. Tonlarca petrol, karaduman olup gidiyor. Çarpılnıış, devrilmiş araçlar, yol kıyılarına çekilmiş. Uykusuz şoförler sigara üstüne sigara yakıyor. Bir hendeğc yığılıp kalma korkusu!... Ankara'da söylevler. Kirlilik üstüne, ekonomi üstüne! Raporlar yazılır. Ama yalnızca yazılır, söylenir... Bolu dağlarında bir kara duman. Kentlerden taşmış. Gökyuzünü sarmış, ağaçları yalıyor. Dönüp dönüp ciğerlerimize doluyor. "Güneş bile eski kızıllığıyla balmıyor, balamıyor. Tam dağlara yuslandığı zaman, denize sallandıgı zaman, gri bir duınaıı onünii Laplıyor. Sararıyor, saranyor, yitiyor,"diyor. Emmim Feyzi... Bakarsın vatan sevgisi söylevlerden çıkar, yaşama geçiverir!.. Rasgele!.. n imdi deniz kıyısında olsaydık..." 'Küciik dalgacıklar kumlara şıp şıp dokunuyor, sonra da tembelce yayıAyordu." "Bir korsan gemisinde olsaydık, yeni ufukce yaymye lara yelken açsaydık..." Deniz bir özlemdir. Deniz; duygularımızı uyandırır, düşüncelerimizi genişletir, tinsel varlığımıza yeni ufuklar açar. Biz, bunları pek düşünmeyiz, ama denizin serinletici yanını, yüzerken bize verdiği zevki biliriz. Su, içinde hareket etmek için çok uygun bir ortamdır. Yüzerken bedenimizin bütün organları, bütün kaslarımız hareket eder; üstelik de bu hareket yumuşaktır, kaslarımızın önündeki direnç azdır. Bu nedenle de yüzme, bütün yaşların sporudur. Ne ki, üç yanı denizle çevrili olduğunu sık sık söylediğimiz ülkemizde gerçek yüzmeyi bilenimiz çok azdır. Nedeni; yüzmenın spor olarak önemini kavrayamamak, yarariarını fark edememektir. Gerçek anlamda yüzme, özgün kurallartna göre öğrenilir. Bu konuya sağlığımız açısından önem vermeyi öğrendiğimiz zaman, kamu kamplarından başlayarak bütün yazlık kuruluşlarda programı yapılacak yüzme öğrenimi gerçekleşebilir. On beş günlük dönemlerle dinJcnme kamplarında kalan ailelcrin her yaştaki çocukları ve yüzme öğrenmek isteyen yetişkinleri bir yüzme öğretmeninin gözetiminde bilimsel yüzmeyi öğrenebilirlcr. Böylece, hem tatil süresi verimli bir biçimde geçirilebilir hem de ailelerin "bu çocuk şiındi ne yapıyor?" türden tedirginlikleri hiç değilse azalır. Yaz aylarında özellikle çocuklar için önem taşıyan boğulma tehlikesi ancak çocuklara "Ş maz. önemlıdır. 3. Hiçbir zaman çok açılmamaya dikkat etmeliyiz. Çok açılmak, çok uzaklara gitmek, kıyıdakilere biraz gösteriş yapmayı sağlar, ama ilerde karşılaşılacak tehlikelerden bizi koruBacağımıza giren bir kramp, açıklarda karşımıza çıkan büyük bir balık bizi paniğe uğratabilir, yardım isteğimizi de duyuramayız. Eğer biraz daha uzağa yüzmek istiyorsak, en az iki kişi olmamız doğrudur. Eğer başımıza bir iş gelirse, arkadaşımız bize yardım edebilir. A 4. Hiç efor harcamadan sırtüstü dinlenmeyi bilmek gerekir. 1. Gireceğimiz denizin özelliklerini bilmek. örneğin Şile denizinin bir özelliği vardır: Birden patlayan fırtına, yüzmeyi iyi bilenlerin bile kıyıya dönmesini engelleyebilir ve yüzmekte olan kişi, kıyıdakilerin gözleri önünde tehlikenin içinde kalır. 2. llk girişte dikkatli olmak gerekir. Bedenimizin alışmadıgı bir ısıya yavaş yavaş alıştırılması doğrudur. Suya ilk girişte açılmamak, üzerimizdeki tutukluğu atmak için bedenimizi yüzmeye yeniden alıştırmak Falih Rıfkı Atay'dan Yanık tenin tarihi "Bu yaz, Bostancı kıyılarında oturuyorum. llk haftalar kolay geçti. Sabahları tuzlu suda yıkandım. Kum üzerine serilip derilerini yakan kadın erkek ve çocukları seyrettim. Yanık deri modasının bize nasıl geçtiğini blllr misiniz? Eski Rusya'da yazları Kırım'a ancak kibarlar gidermiş, sonbahara doğru Petersburg'a, derilerl kararmış olarak dönerlermiş Salonlarda ve sokakta yüzleri, kolları ve derilen yanık olanlar, 'yazı Kırım'da geçirmiş' sayılırlarmış. Sonbaharda klber zannedilmek İçin, iç Rus şehirlerinde bile yazın, vücutları soyarak güneşte kızartıp karartmak âdet olmuş, 1918 muhaclrlerinin Istanbul'a getirdiui meraklardan biri de budur. Deri yakmak ıstıraplı bir iştir. Yüzükoyun veya sırtüstü kum üstüne serllmlş olanların yalnız yüzlerine baksanız, ya dlşlerl sokülüyor ya kolları burkuluyor ya karınları yarılıyor sanırsınız. Hepsinde amellyat masasında bayıltılmamış bir hasta yüzü vardır. Kararmak oldukça uzun sürer. Vücut önceleri kabak içi renglndedir. Bir İki gün sonra kollara ve omuz başlarına domates kırmızılığı çöker. Nihayet, bütün vücutta. her derıye göre deglşen esas karartının yerleştiği görülür. Bir kadın için tenınin üstündeki bu tunç kızılı pahalı kürk kadar aranır bir Kilıf olmuştur. Kızarmadan ötesine dayanmak bana güç geldi. Qündüzün güneş sıcağı, oeceievin aurı H ve nöbet, gösteriş hevesimi yendi. Sonra mayoyu jırakıp kır esvabı giydim. ö n ve arlca Erenköy'ün ot bürümüş yolları üstunde dolaşarak, karnımın yağını eritmeye çalışıyordum." Fallh Rıfkı Atay'ın "Roman"ını okurken bu satırlara rastladım. Doğrusu bu "vanık tanln tarthi"ni bilmiyordum. Kuşkusuz, ünlü yazarımız Falih Rıfkı Atay da "Bostancı'da denize girmek"le, ön ve arka Erenköy'de büyüyen otların tarih olacağını bllmiyordu. D Bilmeyenler hiç çaba harcamadıkları zaman suya batacaklarını sanırlar. Oysa, kollar ve bacaklar açılarak, başı arkaya yatırarak düzlem durumunda arkaüstü yatıIırsa suya batılmaz, istendiği kadar durulabilir. Böylece yorulan bir yüzücü dinlenebilir, ayağına giren krampın geçmesini bekleyebilir. 5. Yüzmenin bir spor olarak yararlı olması için bütün organlarımızı ve kaslarımızı ölçülü, uyumlu, dengeli hareket ettirerek yüzmeyi bilmeliyiz. Yüzme bilenler, en az eforla en verimli yüzmeyi biliıler. Spor olarak yararlı olan yüzme budur. Yüzme kasları sertleştirmez, tersine yumuşatır ve geliştirir. Yüzmede harcanan eforla kaybedilen kalori, bedenin biçimlenmesine yardımcı olur. Kollarını bilinçsizce çarparak, bacaklarını kullanmayı bilmeyerek yüzmeye çalışanlar, yüzmeden spor olarak yararlanamazlar. Bu durumda, verimsiz bir efor harcandığmdan yüzen sık sık yorulur ve dinlenmek zorunda kalır. Yüzerken nefes almak için başlarını kaldırmamayı öğrenmeyenler de sık sık başlarını kaldırmak zorundadırlar ve yorulurlar. 6. Yaz kramplarımn en büyük nedeni tuz eksikliğidir. Yüzücülerin ve yaz sporları yapanların belirli ölçüde tuz almaları gerekir. 7. Boğulmakta olan birini kurtarmak da sanıldığından daha zordur ve tekniğinin bilinmesi gerekir. Bu bilinmezse, boğulmakta olan kişi kurtarıcıyasarılıı, onun da yüzmesini güçleştirir. Boğulma tehlikesi geçiren kişiye kıyıda yapılacak yardım da bilinmelidir. Bunlar, kişiyi yüzükoyun çevirmek, akciğerlere dolan suyu çıkarmak, solunumun dUzelmesine yardımcı olınaktır. n »t.».». • • < 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle