03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Güçlüklerden doğan güzellik "Suyla Gelen Kültür" dizisi, Anadolu'nun dört mevsimini, değişen mevsimlerle birlikte, güçlüklerden doğan güzelliklerini blr blr saptamaya çalışıyordu. Dizinin sanat yönetmeni Mehmet Avcıdırlar'ın fotoğraf sergisindeki çalışmaları da bu çabanın blr devamı idl. BirAnadolu belgeselinin öyküsü: nasıl yeterince bilmediğimiz özelliklerin bir bir boy verdigini gördük. Değiştiğini gördük. Yaz aylarında Anadolu'yu görmeye, tanımaya gidenlerin özlü özelliklerin yalnız bir boyutunun farkına varabileceklerini göstermeye çalıştık. Bunu olanaklanmız oranında "Göllerde Kamış OUam", "Kazandın mı Gülüm". "Suyun DUgunü", "Topraguı Gücü", "Akan Suda Aksimizden Eser Yok", "Kaynafir Birbirine Zamanlar", "Dünyalar Vardır Düşünemezsiniz" bölümlerinde de sürdürdük. Değişen mevsimlerle renklerin, sessizliklerin, kuşların, telaşın, hemen hemen her şeyin inanılmaz yeni biçimlere büründüğünü gözledik. Bu bölümlerde görüntülediklerimizi belirli bir denge içinde yansıtmaya çalıştık. tlişkileri geniş ve özgürce kurduk. Anadolu'nun yalnız bir bölgesinin, bir yöresinin değil, dört bir yanının hemen hemen aynı yoğunlukta özclliklerinin olduğunu vurgulamaya çalıştık. Çünkü bir anlamda bu dizi, yoğun bir geçmişle yüklü Anadolu topraklarının öneminin içeride ve dışarıda gösterilmesini, tanıtılmasını da içeriyordu. Köklü ilişkilerin, köklü özelliklerin hızla elden gitmeden saptanması, korunması, yaşatılması yollarının denenmesini de içeriyordu. Küçük özelliklerin önemi anlaşılmaz, tadı çıkarılmaz olursa, nelerin clden gittiğini otuz yıldır araştırma yaptığım bu bölgelerde bir bir görme mutsuzluğuna uğradım. Onun için bazen Van Gölü'nde bir martının, Çıldır Gölü'nde kış aylarında bir bahğın, Urfa'da her şeyiyle keçe yapan Hamza Usta'nın peşine takılmanın, daha başka nice inceliklerin kapısını açacağının bilinmesini istedik. Gercekten diziden ayrı tek bir bölüm olarak yayımlamaya karar verdiğimiz, adını "Kecenin Teri", "Hamza'nın Filmi" ya da " H a m z a " olarak düşündüğümüz özgün örnekler de tek başlarına çoğaltılabilir. Enine boyuna incelenebilir. Böylesi bir dizi de oluşturabilir. Ama bu diziden bizim amacımız, genel içinde böylesi olanakları göstermek, yeni özgün denemelerin yollarını aralamak. Gelin dizimizi noktaladığımız Van Gölü'nü anlatan bölümün son cümleleriyle yazımızı bitirelim: "tşte artık koşturmanuz bitiyor. Etrafında dört döndüğümüz göl, bir günü daha kapatıyor. Dört mevsim, Anadolu'nun dört bir yanındaki suların peşindeki serüvenimi/ sona eriyor. Binlerce yıllık bir geçmişin suyla getirdiği değerler, her batan güneşle birlikte biraz değişerek gidiyor. Bizim telaşımızı anlar gibi güneş, sanki dün olduğundan ağır batıyor. Haklısın Edip Cansever: Biz ki blr konuşuruz geriye on şey kalır." D Mehmet Avcıdırlar'ın Ankara Iş Sanat Galerisi'ndeki sergisinde yer alan (otoj)raflardan biri: Beyşehir Gölü'nde balık tutanlar. Metin Sözen O zun yolcuiuklarımızın bir noktasındayız. Kara, tipiye, buza direnen insanlarla birlikte bir yerlerdeyiz. Doğu Anadolu'nun buz tutmuş yollarında, en yakın köyt ulaşmaya çalışıyoruz. Atlarla, kızaklarla kış yaz eksilmeden varlığını duyuran bir kültürün, mevsimler değiştikçe bilinmeyen bir yanını ele veren bir kültürün peşindeyiz. Binlerce yıl Anadolu insanın Urettiği inceliklerin peşindeyiz. Topraktan sızarak gökyüj zünü gören suyun çevresinde oluşan bu incelikleri, yüzlerce yıl içinde yaratan insanlarla birlikte olmak istedik. Suyla gelen bu kültürün kurak topraklarla yok olmadan, derin sulara ulaşmasını istedik. Çözülen buzlarla birlikte, geçmişin köklü değerlerinin yok olmasının yaratacağı boşluğu göstermek istedik. Gelecek kuşaklar, suyla gelen yeşili, kuşu, kuzuyu, ağaçlan, ormanları; bunlara sevgiyle bakarak yenilikleri, büyük kültürleri yaratmış insanları bir bir öğrensin istedik. Bütün çabamız, binlerce incelikleri, özellikleri yoruma yer bırakmadan aktarmak oldu: 'Suyla Gelen Kültür' akıp gitmeden, yok olmadan." U Sekiz bölumluk dizimizin "Buzıtn Balıgı" başlıklı ilk bölümünün girişinde amacımızı, alıntı yaptığımız bu cilmlelerle açıklamıştık. Gerçekte "Suyla Gelen Kültür" dizisi aynı amaçla yıllardır belirli bir açıdan sürdürduğümÜ7 çabaların bir uzantısıydı. Bir önceki "Bin Türlü Mavi Akar Bogaziçi'nden" adlı dizide de İstanbul'a böyle yaklaşmış, küçük incelikleri yok olup gitmeden göstermek istemiştik. Yıllardır tarihsel ve kültürel mirasın korunması, yaşatılması, tanıtılması konusundaki yoğun çabalanmız sırasinda sürekli üzerinde durduğumuz bir yaklaşım biçimiydi bu. Eğer yeşili, kuşu, böceği, ona biçinı veren insanı, onun Urettm ilişkilerini korumazsamz, ne evler nc güzclim sokaklar ne birbirinden ilginç anıtlar geleceğe kalır. Çünkü hepsinin var olma nedeni, yaşama nedeni sudur. Isterseniz, ister göl, ister ırmak, ister küçük bir kaynak olsun, her şey önce onun çevresinde yeşerir. Çevresinde evler, sokaklar, anıtlar boy vermeye başlar. tnsanların umudu, gücü, üretimi, kaynağın gücü oranında artar. Sular bir azaldı mı, rengini yitirdi mi, önce kuşlar, böcekler azalmaya, sonra evler, sokaklar, anıtlar kimliklerinden olmaya başlarlar. Dün coşkuyla binlerce yıllık geleneklerden güçlenerek gelen köklü özellikler, solmaya, yok olmaya başlar. Üstelik Anadolu gibi dünyanın zengin kültürlerinin yeşerdiği, çeşitlendiği bir toprak parçasındaki en küçük öğenin saptanması, geleceğe aktarılması, belirli bir duyarlığı, düzeyi, bilinci gerektirir. Bu sağlandığı oranda, geçmişle gelecck arasında sağlıklı, devingen bağ kurulmuş olur. Bu topraklardaki insanların yaşama sevinci artar. Görgülü, kimlikli bir toplum olma umudu diri kalır. Kuşkusuz bunun varlığını kanıtlayacak binlerce öğc bugün bile yaşamaktadır. Ancak hızla kimlik değiştirmekte, özlü özelliklerden yoksun kılınmaktadır. Daha önceki dizilerde altını çizdiğimiz, yaasıtmaya çalıştığımız birçok ilginç öge, kültürel çevre, birkaç yıl içinde yok olma noktasına gelmiş bulunmaktadır. Üstelik, daha halkımız, değişik bölgelerde yaşayanlarımız tarafından yeterince bilinmeden. Bütün bu sorunları, yükümlülükleri dikkate alarak, "Suyla Gelen Kültür" dizimizde Anadolu'nun dört mevsimini, değişen mevsimlerle birlikte güçlüklerden doğan güzelliklerini bir bir saptamaya çalıştık. Daha önceki dizilerimizde yeterince altını çizemediğimiz incelikleri, bu kez aynntılarına inerek sunmaya çalıştık. Gercekten "Buzun Balığı" adlı ilk bölümde bile, kışıyla başiadığımız Çıldır Gölü ve çevresini, hemen hemen her mevsim görüntüledik. Mevsimler döndükçe yalnız Çıldır Gölü ve çevresinde (*) TBMM Bafkanlığı KtiltürSanal Danışmanı ProJ. Dr. Metin Sözen, marl ve nısan aylarında TRT'nm J. Kanal televızyon yayınları arasında yer alan 8 bölümlük "Suyla Gelen Kültür" dizisinın genel danışmanlığmı ve metin yazarlığınt Ustlenmisti. "Suyla Gelen Kuttur" d&slnln sanat yönetmeni Mehmet Avcıdırlar (safida), dizinin 7. bulumunde, yönetmen Ertuflrul Karslıoğlu (ortada) ile birlikte.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle