Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
H AFTAN I N KON UĞU " Yıllar sonra, Türk Hafif Müziği'nin Hümeyra'sı ile birlikte: 'Şarkılarım bir ses gösterisi değildi' Neden çok az sayıda konser verdiğini açıklarken şunları söylüyor Hümeyra: "Bu belki de şarkı tarzımdan kaynaklanıyor. Sözlerim dinlenmeden şarkılarımı dinlemenin bir anlamı yok. Yani bir çeşit 'diseuse'lük; müzikle bir şeyler anlatmaya çalışıyorum. Böylesi bir gelenek de bizim seyircimizde yok!" Son zamanlarda TRT'nin 1. Kanal TV yayınlarında on beş günde bir cumartesi geceleri izlediğimiz "Eğlence Tüneli" programının "Jale Şelale"si Hümeyra, 1969'da, gitarı ve kendine özgü renkli sesiyle "Uzun ince bir yolda" olmanın şarkısını dillendirmiş genç bir kızdı. Yıllar sonra, elimize o plağı alıyoruz. O günlerden başlayarak birçok aşk, sevgi ve ayrılık şarkısı söyleyen bu genç kızın adı, Türk Hafif Müziği tarihine Hümeyra olarak geçti. Şimdi o şarkılar, aradan geçen onca zamandan sonra dinlendiğinde, unutulmaya yüz tutmuş kimi anıları depreştirir. Mario Levi • önce şarkıcılık vardı. Sonra tiyatro oyunculuğu, sonra sinema, derken, ' 'Asiye' 'de enfes bir dans gösterisi. Demek hâlâ bir şeyleri aramak var. Bu serüveni bir de sizden dinleyelim. llk hüsranım baledir yani. Ama yıllar sonra, bir tesadüf eseri şarkıcı olunca şarkıcı olmam gerekiyormuş gibi geldi bana. Şimdi düşünüyorum da dışanda yaşasaydım belki çok iyi bir müzikal aktristi olabilirdim. Sonraki yıllarım da hep şarkılarla cebelleşmekle geçti. Sonra evlilikler var, ayrılıklar var. Yani özel hayatın debdebesi de girdi araya. Şimdi yapmak istediklerimin ancak yüzde ellısini yapabilmiş olduğumu düşünüyorum. Devamlı araştırayım, devamlı bir şeyler öğreneyim istiyorum. Bir hırs içindeyim. Ve bir acelem var benim. Niye bilmiyorum. Yani hayatımı da öyle yaşıyorum ben. rık Bir Aşk Hikâyesi' 'ndeki görüntünüzü beğendiniz mi? • Aslına bakacak olursanız şarkıcılık benim en son düşündüğüm şeydi. Ben balerin olmak istiyordum. Hâlâ hayalimde yatan da odur. tlk bale derslerimi Madam Fenmen'den aldım. O zamanlar âdetti. Bir genç kız bale dersleriyle balerin olmasa bile, derli toplu oturup kalkmasını öğrenmeliydi. Ama bir süre sonra, baleolayı çok 'ciddi' oldu. Yapım itibariyle bu işe çok istidatlı bulunuyordum. Hatta dokuz yaşmdayken Saddlerwelles Üniversitesi'nin açtığı bir bursu da kazandım. "Harika çocuk" bursundan yaralanıp Ingiltere'ye gidecektim. Ama ihtilâl nedeniyle bu olay gerçekleşmedi. Yaşım gcçince de bir daha gitrnek nasip olmadı. • Ya sinema? Seneter sonra bir sevgiliye rastlamak: Bir suskunluk. Geriye dönememenin ya da dönebilip de bir şeyler yapamamamn burukluğu. Kurallar. Ve bir aykırı olmak, bir dışlanmışlık. "Kı • Şimdi seyrettiğim zaman çok hatalar buluyorum. O zamanlar emin değildim. Çok ciddi bir şeydi benim için sinema. Kameraya alışıktım; ama televizyon kamcrasına alışıktım. Sinema kamerası bambaşka bir şey. Sinema oyunculuğu da bambaşka bir iş. Tiyatroyla bir değil yani. Bir kere sinirsistemi olarak müthiş sağlam olmanız gerekiyor. Film plan plan çekildiği için takibi çok zor. Yani bu planlar arasında senaryoyu not alacaksın, kime nasıl baktığının notunu alacaksın, bir üç gün sonra da o insana nasıl baktığını hatırlayacaksın. Kostümünü mü düşüneceksin, bağlantıyı mı düşüneceksin. Çckım şartları da çok zor zaten. Ancak, her şey bir yana, bana göre, müthiş bir sanat dalı sinema. Görkemli bir iş. olduğunu varsayalım. Bu debdebe içinde, evinin kadını olan ya da olmak zorunda kalan Hümeyra da var. Diyelim mutfaktasımz, bir yemek pişiriyorsunuz, az önce bir eşyantn tozunu almışsınızdır, bir süre sonra da bulaşıkları yıkayacaksınız. Şimdi kendinizi nasıl anlatırsımz? • Aslına bakarsanız ev işlerinden hiç hoşlanmam. Fakat zaman zaman o işleri hiç kimseye bırakmadığım da oluyor. Yani bu konuda da biraz uç noktalardâyım. Günün belli bir saa£inden sonra ev işleri hep bana aittir. Yemeği severek yaparım. Elimin lezzetli olduğunu söylerler. Fakat bir dolma sar deseler saramam. Hem el becerisinden saramam hem de sabrım yetmediği için. Mesela iki buçuk saat bir notayı aynı tempoda çalabilirim. Bir şiiri yüz kırk defa okuyabilirim. Ama iki dolma sar deseler, bunalım geçiri • Yaşamm da öylesine renkli ve görkemli 6