Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAFTANIN KONUÖU Sezen Cumhur Önal ile Türkiye'de Batı Müziği programcılığı üzerine: Akıntıya kürek çekiyorum Yirmi yedi yıllık sanat uğraşının bilançosunu çıkartan radyo ve televizyon programcısı Sezen Cumhur Önal, Türkiye'de "Batı Müziği programları" hazırlamanın, bir anlamda akıntıya kürek çekmek olduğunu belirtiyor. Sezen Cumhur önal ile söyleşimiz, gecenin ilerlemiş saatlerine dek uzuyor. Müzik dolu bir hayatın kısa sorgulaması ve bir.geçmişe yolculuk: İstanbul İl Radyosu yeni kurulmuştur; "Plaklar Arasında" Sezen Cumhur'un yaptığı ilk programın adı. Sinyal müziğinde, Helmut Zacharias Orkestrası'nın "Nature Boy" adlı ezgisi. Sonra "Yıldızlar ve Plaklar", "Dinleyici İstekleri", "Beyaz Perdeden Mikrofona", "Plakların Dilinden" adlı programlar. Derken Sacha Distel. Sene 1964. Maurice Teze'nin "La Chanson Orientale" adlı bestesi üzerine yazılan sözler. "Kime derler, sana derler benim sevgilim"... Yıllar geçecek, şarkılar birbiri ardı sıra gelecektir. Sezen Cumhur, son günlerde televizyon programlarmı enikonu ciddiye almış görünüyor... Türk Hafif Müziği'ndeki arayış her şeye karşın hâlâ devam etmektedir. Mario Levi şk insanın kaderidir", diyor Sezen Cumhur. Şimdi o güzel günleri anımsamanın zamanı. Sevdayı, sevgiyi, en yüce insan duygularını dile getirebilen şarkılar. Ve bir ezginin peşinden koşmak, yeni, yepyeni bir dünyaya açılabilmek, açılabilmeyi istemek. Yıllar geçmiştir aradan. Şimdi Rumeli caddesinde bir apartman dairesindeyiz. Birkaç sözcük, birkaç şarkı, bir yorgunluk kahvesi. Sezen Cumhur'la yıllar süren bir müzik yaşantısını irdelemenin zamarudır. Bu dairenin duvarlarını dünya müzik tarihinc damgasını vurmuş birkaç sanatçının fotoğrafı süslüyor. Şarkılar: Louis Armstrong, Paul Mauıiat, Domenico Modugno ve Johnny Holliday'le birkaç anı, birkaç sözcük, birkaç fotoğraf görüntüsU paylaşılmıştır... "Paris benim hayatımın yöniinü degiştirdi", diyor Sezen Cumhur, "Yalnız Türklye'de değil, dışarıda da ünlü olmu» birçok »anatçı için şarkılar yazdım. Ama entelekliiel gecinen bir kesim tarafından korkunç bir şekilde yıpralıldım." Şarkı sözü yazarhğı, gazetecilik, müzik yazarlığı, radyo ve televizyon programcılığı. Sezen Cumhur önal'ın bir kesim tarafından çok beğenilen bir kesim tarafından ise çok eleştirilen yirmi yedi yıllık sanat uğraşmın ana başlıkları bunlar. Bu yaşantının en kalıcı yönlerini kannca kararınca da olsa irdelememiz gerekiyordu: • Sözlerımıze radyo programcılığından başlayaltm: Yıllardtr bu uğraşın içindesiniz. Üstelik her geçen gün giderek artan bir tempoyla çahşıyorsunuz. Haftada 30 saate varan bir radyo programları bütünti... tnsan bu denli çok çalışınca, göze aldığt bu uğraşı günün birinde sorgulamak zorunda kalabilir... • Akıntıya kürek çekiyorum. Yani Türkiye'de, 'Batı Müziği' programları hazırlıyorum. • Sizin programlarımzda hep bir öznellik arayaşı var. Ama her şeyden önemlisi, belirli bir amaca yönelik programlar yapmak istemeniz anladığım kadarıyla... • Benim programlarımın hep bir senaryosu vardır. Ben her programda, her saatte bir arayış içindeyim. Yani bir ressam nasıl bir tabloya bir şeyler görmek için bakıyorsa, bir şair kelimelerin iç musikisinde bir şeyler bulmaya çalışıyorsa, bir müzisyen eserlerine yeni boyutlar arıyorsa, ben de yapacağım program için sürekli malzeme arıyorum. Hayat bence, özellikle bir sanatçı için, bu birikimlerden ortaya çıkan bir olay. Ben programımı bir sanat eserini yaratır gibi yapıyorum. Şimdi sen bir müzik programı ne ölçüde bir sanat eseri olabilir diye sorabilirsin, sormayabilirsin de. Ama ben işimi bu kadar ciddi ve güzel görüyorum. Ben kalkıp da on tane parçayı sıralayıp program yapmanın bir müzik programcılıgı olabilecegine inanmıyorum. • Hazır bir eser yaraıma ya da bir esere kendinden bir şeyler katma olayına değinmişken, bir de sizin, programcılığınızdan çok daha önemli olduğuna inandığım, şarkı sözu yazarlığınızdan söz edelim... Yıllar öncesine dbnmeye ne dersiniz?.. • Şimdi, bu çok uzun bir hikâye. Az önce söylediğim gibi, ben önceleri gazeteciydim, şiir yazardım. Sonra radyo geldi. Program aracılığıyla Enrico Macias, Adamo, Nino Ferrer, Patricia Carli gibi birçok şerkıcının Türkiye'de ülkelerinden önce şöhret olmalarını sağladım. Ama bu çahşmalarım sayesinde, ünlü birçok şarkıcının sevilen şarkılarını çeşitli dillerde söylediklerini de fark ettim. tşte o zaman, neden Türkçe olmasın, diye kendi kcndimc sordum. Ama o dönemlerde, hiç anlamadıkları dillerde şarkı söylemeye alışmış yerli sanatçılar Türkçe sözlü şarkı okumaya yanaşmadılar. Ancak yılmadım. Çareyi dışarıya gitmekte buldum. Orada ünlü bir A 6