Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAFTANIN KONUÖU ' Yıldızları toplu iğne deliğinden geçiririm' "Biz ışığın notasını yazıyoruz" diyen Nuri Özakyol, "Kıliç ve Ney" adlı oyunda, karbon kâğıdını Joplu iğne ile delerek sahnedeki 'gökyüzünde' yıldızlar yaratmış. İlk kuruluş günlerinden bu yana, Devlet Tiyatroları'nın ışık düzenlemelerini gerçekleştirmiş olan ve bugün de "Işık Amiri" nhrouini «ürrlüron Wım' dar yapılan çalışmalarda, insan Uzerinde beş tane renk etkilidir, bu ortaya çıkmakta... Örneğin, altı numaralı bir kırmızı harp, kan, cinayct, ölünı; mavi aşk; açık yeşil, asker ve gençlik için denmiş. Gerçekte, uygun sahnede kullanılan 60 renk vardır. Devlet Tiyatroları'nın kırk yıllık ışık amiri Nuri Özakyol: • Bir îŞlği hüzirlürken. OyU yönetmeni i!e iiişkileriniz nasıl oluyor? Özakyol, ışıkçılığın bir sanat olduğunu belirtiyor. Mesleğini seven ve beceri sahibi ışıkçılar yetiştirmenin zorluğundan söz eden Özakyol, ışıkçılığın bir "takım çalışması" gerektirdiğine inanıyor. Günsell Önal IANKARA evlet Tiyatrolan'nda 50 yıldır ışık düzenlemesi yapan Nuri özakyol, "Biz, ışıgın notasını yazıyoruz," diyor. Işık üzerine eğitım görmediğini ve tiyatroya, Opera binasının yapılışı sırasında, 1947 yılında girdiğini kaydeden Özakyol, "Benim bir hocam, 'Bu konuda çalışırsan lngiltere'ye gönderecekler) dedi. tngiltere'ye gidecegim sevdasıyla bu işe girdim" dıye konuşuyor. Tiyatro, bale, opera ışıklandırması yapan özakyol, ışık üzerine sorularımızı şöyle yanıtladı: • Teknik ilerledikçe, ışığın katkısının oyuncuyu geçebileceği söylenebilir mı? • Yönetmenle anlaşamazsanız, bu, koyu renklerin karanlıkta gezmesinden farksızdır. O çok mühim. Ama yönetmen de bu işleri biraz bilmcli. • Oyuncunun katkısını geçer diye bir şey düşünemem; ama, gerekirse, ışıkla, müzikle bir şeyler yapabiliriz. örneğin Güngör Dilmen'in yazdiğı, koregrafısini Sait Sökmen'in yaptığı "Kıırban" adlı balede, hiç unutmam mUziği vermediler, ışıkla bale yaptık. Belki de dünyada böyle bir temsili ilk defa biz yaptık. • Etkisi nasıl oldu izleyicide? • Gayet güzel. Salon alkıştan inliyordu. Işıkla dans ettiler. Ben müzikle de ışık yaparım bugün. • lkisini miks ederim. Bir kere de yaptım. Opera'nın fuayesinde. Piyanonun eşliğinde ışık gösterisi yapmıştım. lki senedir, TBMM'nin 23 Nisan'daki aydınlatmasını da ben yapıyorum. Ama çoğu kişi ona, Çinliler yaptı dedi, yapan biziz. • Işıkta yaratıcılığın sınırları var mı? • Yok; daima ileri doğru gider. Göze bir şeyin hoş gelmesidir ışık. Dolayısıyla ben inanıyorum ki, boş sahncye ışık koyun, başka bir şeye gerek yok. • Işığın anlatım gücü nedir? • Doğada gördüğümüz gibi. Mesela kar yağıyor, yağmurlu, çok güzel bir hava. Veya, soğuk, kış. Bunu ifade etmek ışıkla olur, dekorla olmaz. Belki biraz da dekorla, kar ifadesi verilir. Ama bugün daha ziyade, ışık seyirciyi daha fazla etkileyebiliyor. • Yapmak istediklerinizi kısıtlayan teknik olanaksızlıklar var mı? • Bana diyorlar ki, 'Sen Rembrandt gibi bir resim yap!..' Bunun için bana. 0.25 fırça verin diyorum. Yok elimde böyle bir şey. Yetersizlikler oluyor tabii. Bize bir süpürge verip, 'AJ bununla Rembrandt yap, diyorlar. lmkanı var mı, yapamazsınız bunu. Bugün, eskiye göre, var elimizde bir şeyler. Buna da şükretmemiz lazım. • Nasıl? D • Bu işe başladığımz yıllarda yaptığınız aydmlatma nasıldı? • Türkiye'de, Devlet Tiyatrosu yeni ku çt rulmuştu. O tarihte yaptığımız iş, bilimsel de g ğildi. Yaptığımız, ışığı yakıp söndunnekıi. o "Biraz oranj" diyorlardı, oranj veriyorduk, I biraz mavi diyorlardı mavi veriyorduk. On 3 ları yakıp söndürmek marifet oluyordu bızim • * için. Ama ne zaman ki yurtdışına gittim, bu •§> işin böyle olmadığını öğrendim. J • Yurtdışına çıktığımzda, yaptığınız çalışmalardan farklı olan şeyler gözlemlediniz mi? • Tabii, orada ışığı gördük. En muhimi malzemeyi tanıdık. Bizde malzeme çok öncmli. Bir ışıkçının, orkestra şefi gibi enstrümanlannı çok iyi bilmesi lazım. • flginizi en çok çeken şey ne oldu? • Çok farklı şeylerle karşılaştık. En basitinden, bizde "doja aydınlatması" yapılırken, orada bu işler bitmiş, "psikolojik aydmlatma" başlamıştı. • Psikolojik aydmlatmayı kavramanız zor oldu mu? • labii, bu yine oyunla ügili Her şeyden önce, oyunun neyi gerektirdiğini iyi düşünmeniz, renkleri iyi bilmeniz lazım. Bugüne ka • "Kılıç ve Ney" adlı oyunda çok güzel bir mehtap yapmışsınız. Bunu yapmak için nelerden yararlandınız? 6