Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAĞLIK Erdal Atabek Kan naklinde AIDS'e karşı önlem için... Sebzeler rehberi Kendi kanını kendin kullan Kan nakli yeterince sorunu olan bir konu, ama son yıllann dehşet hastalığı AIDS'in, kan nakli yoluyla geçebildiğinin anlaşılması, daha önce bulunmuş bir yöntemi gündeme getirdi. ir hastaya kan nakli, yeterince sorunu olan bir konuydu. Hastanın, aldığı kana gösterdiği istenmeyen tepkiler, kan yoluyla bulaşan çeşitli mikrobik, virütik hastalıkJar, bu konuda çok dikkatli olmayı gcrcktiriyordu. Ama son yıllann korkulu hastalığı olan AIDS'in kan nakli yoluyla geçebilmesi, bu yolla alınan AIDS'in acı sonu, daha önce bulunmuş bir yöntemi daha önemli kıldı. Bu yöntem, hastaya gerekli kanın kendisinden alınıp verilmesidir. Yöntemın bilimsel adı "otolog kan transftlzyonu". Kapsamlı olarak kullanıhşı 1962 yılında ABD'de olmuş, akciğer lobektomisi ve kolesistektomi'lerde kullamlmıştır. (Akciğer loblarından birinin ya da birkacının alınması ve safra kesesinin alınması ameliyatları.) Yöntem, sonraki yıllarda daha geniş küllanılmaya başlanmışsa da hekimler ve hastalar tarafından pek sempatiyle karşılanmamıştır. Üygulama, Avusturalya'da da başlamıştır. Ancak yeniden gündeme gelmesi, 1980 yılından sonra AIDS olayının patlamasıyla olmuş, güvenilir bir kanın kullanılmasının yaşamsal önemi nedeniyle güncelleşmiştir. Kuşkusuz, bu yöntem ancak âcil olmayan operasyonlarda kullanılabilir. önceden ameliyat olmasına karar verilen klşiden, belirli aralarla, belirli miktarda kan alınır. Bu kanlar, uygun biçimde saklanır. Operasyon sırasında gerektiğinde kendisine verilir. Yöntemin avantajı, çeşitli kan reaksiyonlarının olmaması, hepatit virtlsleri bulaşmasının olmaması, AIDS virUsü baknrundan güvenli olmasıdır. AIDS hastahğıyla ilgili kan testlerinin bazı nedenlerle (ilk altı aya kadar testlerle ortaya çıkarılan antikor yapımının gecikebilme B V, la kullanılabileceği anlaşılmijtır. Ortopedi, kalpgöğüs, Uroloji, baş boyun ameliyatlan, sezaryen ameliyatı gibi yöntemin uygulanmasına süre bırakan ameliyatlarda uygulanan "kendi kanını kendin kollan" diye açıklayabileceğimiz yöntem basanyla kullamlmıştır. Akla gelebilecck çekingenh'k şudur: "Ameliyat geçirecek bir kifinln kanını almak ne dereceye kadar dognıdurî" Bu sorunun yanıtı açıkhkla veriknektedir. Hematokrit değeri en az %34, kan hemoglobin konsantrasyonu litrede en az 110 gram olan herkesten kan alınabilir. Yöntem 16 ile 70 ya$ arası hastalarda uygulanmaktadır. Üst sınır 75 yaşına kadar çıkabilir. 13 yaş ve altında yöntem uygulanrnamaktadır. Bir kimseden toplam olarak herbiri 405495 ml.'lik sekiz Uniteye kadar kan alınabilir. Her ünite üçer gün arayla alınır. Son ünitenin ahnışı ile ameliyat arasuıda en az üç gün kalmahdır. Alınan kan en iyi adcninli sitrat fosfat dekstroz içerisinde saklanır. Bu kanı 35 gun süreyle saklamak mümkündur. Kemik iliginin kan yapımını hızlandırması için hastaya günde üç kere 300 mg. ferro sülfat verilir. Değer mi bu gözyaşlarına demeyin, soğanı bol yiyin Ne gönül kırıklıkları ne acıklı aşk öyküleri ne de büyük talihsizlikler, soğan kadar gözyaşı döktürmüştür ev Kadınlarına. Kuru soğan bir besin kaynağı olarak bilinmez. O. yemeklere bir lezzet katkısıdır. Ozel tadı ve kokusu kuru soğanı pek çok yemeğin vazgeçilmez parçası yapnuştır. Merakhlan "soğan çarbası"nı ünlü bir Fransız yemeğidir, arpacık soğanıyla yapılan etli yemeğini severler. Kadınları ev kadınlarını kuşkusuz en çok ağlatan olay "kuru soğan doğramak"tır. Gönül kınkhkları, acıklı aşk öyküleri ya da büyük talihsizlikler bile doğranan bir soğan kadar gözyası döktürmemiştir. Bütün bunlara karşın, pazarların, mutfakların bu dayanıklı sebzesi yerini korumaktadır. Doğrusu, besin değerleri bakımından özel bir çekiciliği yoktur. Mineral değerleri de, vitamin değerleri de "orta karar"dır. C vitamini deposu olduğuna ilişkin kanı da "tevatür"dür. 100 gramının kalorisi 46. Protein 1.4 gm., yağ 0.2 gm., karbonhidrat 8.9 gm. Minerallerinde kalsiyum 30 mg., demir 1.0 mg. Vitaminleri: A vitamini 15 mikrogm. B, vitamini 0.04 mg., B2 vitamini 0.03 mg., Niasin 0.3 mg., C vitamini 10 mg. Kuru soğandan insanları beslemesi beklenmediğine göre, bu bilgiler pek de şaşırtıcı dcğıldir. Bunlar bile olmasaydı, gene de yemeklere kattığı özel tat nedeniyle kuru soğandan vazgeçmez, onu yemeklerimize katabilmek için bize gözyaşı döktürmesini bile görmezden gelirdik. Her şeyin yeri başka. D "Heffces bu şekllde, ameliyat öncesl kan vereblllr ml?" Bu yöntemin yetkilileri, "kemik iligi normal olarak çalışiuı ve gend anestezl altında ameliyat geçlrebUecek dnrnmda olan herkes, otolog kan transfttzyonn knllanılmak uzetc kan verebüir." Amerikan Tıp Birliği "Bilimsel Olaylar Konseyi", 1986 yıh kasım ayında ülkedeki bUtün hekimleri "otolog kan transfuzyonu'nun yararlan, kolayhklan konusunda eğitmeye başlamıştır. Kuşkusuz, bu konudaki en büyük sorun, yöntemin hekimler ve toplum tarafından anlaşılması, desteklenmesidir. Kan nakli, kan verme, kan alma konulanndaki en büyük sorun da temelde egitim sorunudur. Geleneksel tıbbın önemli bir konusu olan "sülük tutturma", "kan aldırma" gibi kanı temizlcdiği varsayımına dayalı, "ilkyazda bir miktar kan aldırarak bedeni biriken kirlerden temizleme" usulü arük bırakılmıştır. Ancak, modern toplumlann büyük sorunu olan, gerekli hastalara, yaraülara kan bulmak sorunu da çözümlenememiştir. Bu konuda yapay kana kadar uzanan çeşitli çahşmalar sürdürülmektedir. Ancak bugün de, sırasında hayat kurtaran bir damla kanın önemi bUyüktür. Ne ki, kanla bulaşan hastalıklar konusu da özellikle AIDS'in önlenmesi çok güç yayılmasının yarattıgı dehşet nedeniyle korku salmaktadır. Bu durumda, "otolog kan transfüzyonu" konusu, özellikle ülkemiz için büyük bir önem kazanmıştır. Konunun çeşitli yollarla topluma anlatılması, açıklanması, insanlann bu yöntemi öğrenmeleri olaganustü bir değer taşımaktadır. si, virusün antijen değiştirme özelliği gibi) güvenilir olmaması da önemli bir faktördür. Birçok turde ameliyatu yöntemin basany Çocuklarımızı nasıl yetiştirelim? Bir uçta tokat, bir uçta korku olmasın Aklı başında her anababanın sorunudur "çoca|unu nanl yeüjtlreceiüıi" bilmek. Bu konuda hangi kitap ya da kitaplaı var? "Çocugumuzu nasıl yetijtlrtUnı?" sorusunun yanıu hazır bir reçete degildir. Bu konu, çocuğun ıçinde bulunduğu toplumun kulturel yapısı, ailenin yapuı, kültürü, eğitimi, çocuğun kişiliği gibi çok etkeni kapsayan bir oluşumdur. Genellikle çocuk aileyi örnek alarak yctişir. Bu konuda bilgi veren yapıtların, ozeüikle, bizim kültürüraüz içinde yazılmış olması büyuk Onem taşır. Çocuk kisiliğini, çoçuk ruhbUimini tanıtan iki yazanmız var: Prof. Dr. Atalay YArttkotln ve Doç. Dr. Haluk Yavuıcr. Prof. Yorukoftlu'nun iki kitabı "Çocak Rnh S a | u | ı " ve "Gcoçlik Ça|ı" aUnında iki önemli yapıt. 1} Bankası yayuüanndan çıkan iki kitap. Doç. Dr. Haluk Yavuzer'in "Çocnk Pıikolojiıi", "Çocak ve Snc" adındaki yapıtlan Altın Kitaplar Yayınevi'nin yayını. Kuskusuz, bu kltaplar, çocuğumuzu naaıl yetiştirelim sorusunun hazır reçetelerini vermiyor. Ama, bize çok Önemli ipuçlan veriyor: Çocuk ruhbiliminin lemelleri, çocuklann davranış Ozellikleri, çocuklann etkilenme biçimleri, çocuklann iletişim kurma yollan, çocuk algılarının, duygulannın, doşüncelerinin asamalan. Çocuklan tanımıyoruz. Asıl sorunumuz da bu. Çocuklar boyu kısa, kilosu az "bUytlkler" degil. Çocuk dünyasını tanmıaya çalışmak, o dünyayı anlamaya çalışmak ilk adım. Atalay Yörükojlu'na da Haluk Yavuzer'e de onlann yapıtlannı yayımlayan kultur insanlarına da $Ukran borçluyuz. "Hustti Tokat'Ma "Majole Korko" araıına sılujurdığınuz çocuklanmız için bu bilim adamlarunizın yapıtlan arma|an «ayılmalıdır. D 20