24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir kültür varlığının "çöküş" serüveni 'Aslanlı Ev'in çiğnenen onuru Altı yedi yıl öncesine kadar Milas'ın simgesi "asırlık" Bahaeddin Ağa Konağı, ilgisizlikten çöküp "eski eser" olma onuru geri alınana kadar, epey mucadele etmişti. "Kt Aslanlı Ev Zeus Mabedı üzerinde yükselen bu görkemli konak, yörenın en ünlü eviyken, ilgisizlikten yıkıldı ve "eskı eser" kaydı kaldırılarak yok edildi. 1978'de "ilk ve son" devlet desteği "imdada yetişti". Kültür Bakanlığı, yapıyı "öneelikle askıya almak ve çöknresini önlemek" için 30.000 TL göndermiş, " l ş " Musa Arslan adlı bir müteahhide ihale edilmışti. Aslanı yine bir " A r s l a n " kurtaracaktı. Muteahhit, bu parayla yapının çatısını ve yıkılmak üzere olan duvarlarını ahşap diknıelerle askıya aldı. Ne ki, bu "önlem" de yeterli olmadı ve 2 yıl sonra ev tamamen çöktü. Ahşap kısımları "yakacak" olarak, demir kısımları da "satacak" olarak talan edildi. Kargir kısımlarının ise " n e amaçla" ortadan kaybolduğunu anlamak zor. 1982'de müze müdurlüğü yetkilileri, nasılsa sağlam kalmış iki ahşap kapı saptadılar. Daha sonra almaya gittiklerınde, birini bulamadılar. Diğerini ise evin sahiplerınden Fatma Hanım "dede yadigârıdır, vermem" diyerek alıp götürdü. ilas deyince akla antik kalıntılar üzerine kurulmuş eski konaklar ve bunların en ünlüsü "Aslanlı Ev" gelir(di). Zeus mabedinin buyuk blok mermerlerden örülü kalın duvarlarını kendine temel yaparak yükselen bu tarıh abıdesinin yerinde bugün sadece birkaç çürumüş ağaç ve taştuğla kırıklarından oluşmuş bir enkaz duruyor. Asırlık konak, çok değil on yıl gibı kısa bir süre içinde, fizik kurallarını altüst edercesine ortadan yok oldu. Ne üzerine bomba dıiştü, ne yandı, ne de depremle yıkıldı. Eşsiz bir kültür varlığının, salt bakımsızhk değıl, daha da önemlisi ilgisizlik sonucunda ve de üstelik "eski eser" olarak resmen tescılinden sonra nasıl ortadan kalkabileccğının "anıtsal" bir örneği olarak tarihe geçti. Diğer konaklar gibi Aslanlı Ev de önceleri sahibinin adıyla anılırdı. "Bahaeddin Ağa Konağı" olarak Ege'de ve hatta tstanbul'da nanı salmıştı. Anlatılanlara göre, özellikle üst katındaki tavan süslemelerini inceleyip kendi konağında da aynısını yapması için lstanbullu bir paşa ustasını göndermiş. Usta, tavanlarla birliktc duvarlardaki muhteşem resimlerı de gördükten sonra, "Bu tavanlar, bu konaktan başka yere yakışmaz" diyerek geri dönmüş. Sanata, kültüre, emeğe ve bugün neredeyse unutulmaya başlanan "müelliflik hakkına" gösterilen bu derin ve anlamlı saygı Osmanlı Paşası'nı öfkelendirmiş midir? Bilemiyoruz. Ancak bilebildiğimiz, Aslanlı Ev gibı daha birçok kültür varlığımızın yok olmasındaki başhca neden, eski ustamızdaki anlayışın giderek kaybolmasıdır. Bahaeddin Ağa Konağı, cephe resimlerinde yer alan iki adet aslan figüründen ötürü, sonraları "Aslanlı Ev" olarak anılmaya başlanmış ve resmi kayıtlara da böyle geçmiştir. Evin kendisinin de duvarın üzerinde ileriye doğru her an sıçramaya hazır bir aslan konumunda bulunması ona bu ısmi daha çok yakıştırmıştır. ö n e doğru "fırlayan cumbalarını ve süslü penecerelerini, aslan yelesi gibi açılan gosterişli genış saçakları yağmurdan ve rüzgârdan yıllarca korumuştur. M Oktay Eklncl Y. Mlmar lirleyen kararın ckindeki "Milasta Bulunan Korunması Gerekli Eski Eserler Listesi"nin 41. sırasında "Aslanlı Ev" yerini aldığında derin bir " o h " çekilmiş, "korumasızlıktan" çökmeye yüz tutan bu eserin nihayet "kurtulduğuna" inanılmıştı. Devlet, bir yapıya "korunması gerekli" dediyse ve de üstelik "teseil ettiyse", bundan daha büyük güvence olamazdı. Nitekim, Aslanlı Ev'e verilen önem, "Listede adının yazılmasıyla" da kalmamış, Anıtlar Yuksek Kurulu'nun aynı kararının bir diğer eki olan "Milas için önerilen plan kararları"nda da bu yapı özel örnek olarak kabul edilmişti. llgıli hüküm aynen şöyleydi: "Madde 6 Milas içindeki Aslanlı Ev ve bunun gibi mimari yönden çok değerli evlerin rölevelerinin alınarak mumkunse gerekli onarımlarının yapılmasınm sağlanması." Teseil kararından sonra, kurulun "röleve alınması" isteğı yerine getirilrncdiğı gibi (ki bunun kimden istendiği de belirsi/di), gerekli onarınun yapılması da bir türlu " m u m k ü n " olamadı. Aslanlı Ev, "çöktü çöküyor" derken önce yana yattı, sonra çatısı yıkıldı. "Kamulaştırma" yerine "yıkıma terk etme" kurtarmak için bu kez, bakanlıkça "kamulaştınlması" doğrultusunda çalışmalara başlandı. Bu girişim de yörede sevinçle karşılanmıştı. Artık herkes Aslanlı Ev'den konuşuyor, yapının kurtarılması için gösteı ilen çabaların bir an önce, sonuçlandırılması ısteniyordu. O kadar ki birgrup Milaslı, Aslanlı Ev'i "Onarmak ve yaşatmak" adı altında ve salt bu amaçla bir dernek kurma hazırlığına dalıi geçmişlerdi. Ancak, ev tam bir harabe haline gelmişti. Bodrum Kaymakamlığı, 28/4/1980 gün ye 356 sayılı yazısıyla başkanlığa şu "bilgileri" iletiyordu; "...Milas ilçesı, Hisarbaşı mahallesindeki Aslanlı Ev çok tehlikeli durumdadır. Evin alt kısmında bulunan konutlar üzerine göçebilir. Aslanlı Ev'in yıkılıp, tarihı değerdeki parçalarının müzemiz mudurlüğune getirilmesi gerekmektedir..." Ünlü konağı "müzelik yapmayı" öneren bu "bilgilendirme", bakanlığın kamulaştır ma kararını gözden geçirmesine dayanak oluşturmuştu. Nitekim, Muğla Kültür Müdürlüğü'nden Bodrum Müzesinc yazılan 3/11/1982 gün ve 1455 sayılı yazı, "...evin çok yıprandığı için bakanlıkça kamulaştır madan vazgeçilmediği" belirtmişti. Izmir Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü uzmanlarınca dtızenlenen "9/11/1983 tarihli benzer bir raporda da şöyle denmekteydi: Acilen yıkıiarak tehlikeli durumun ortadan kaldırılması gerekmektedir..." Böylece, 1976'da teseil edilen Aslanlı Ev, 1978'e kadar önce "korunmak" istenmiş, daha sonra "kamulaştırılması"na karar verilmiş, ne var ki "korunamadığı" için çökünce, resmi çabalar bu kez "tehlikeli durumunu yıkarak gidermeye" doğru yön değiştirmişti. Aslanlı Ev artık ölüme terk ediliyordu. Tarihi bir yapıya, kültürel değerleri bilinmesine ve bu değerleri devletin resmi kayıtlarında, fotoğraflarda, üniversite arşivlerinde bulunmasına karşın, bakımsızlıktan çöktüğü, için "artık eski eser değildir" denebifir mi? Anıtlar Yüksek Kurulu'nun yetki ve görevlerini devralan Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklan Yüksek Kurulu, bu sorunun yanıtını "denebilir" olarak vermiştir. Kurulun 13/4/1985 gün ve 916 sayıiı kararında, "MuğlaMilas ilçesindc bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı ozelligi taşımayan ve teseil kararının kaldırılması uygun görülen yapılar" başlığı altında yer alan 8 adet yapıya ait listenin 5. sırasında "Aslanlı Ev" yazılmıştır. Fv o kadar Unlüdür ki diğer yapılann yerleıi "adapaftaparsel" no.larıyla belirtilmişkcn Aslanlı Ev'in salt adının yazılması bile yetmıştir. Bu kararla; 1976'da "eski eser"dir denilen bir binaya 1985'te "değildir" danıgası vurularak, fiziksel durumundaki yıpranmadan ötürü tarihsel ve kültürel değcri üzerinde görüş değiştirilebileceğı belgelenmiştir. Aslanlı Fv, salt geçmiş kulturümu/un unutulma? bir i/i olarak değil, yıkıldıgı için eski eser olma onuru geri alınan bir anıt olarak da tarihe mal olmuştur. D ., , j . , , j ' \ ' } Aslanlı Ev'in "tescili" Aslanlı Ev'in resmen koruma altına altnması Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 13/11/1976 gün ve A194 sayılı kararıyla başlamıştır. Bölgeyi " I . Derece SİT Alanı" olarak da be 1976 yılındaki bir kararla "Eskı eser" statusüne alınan Aslanlı Ev, yeterli bakım parası sağlanmadığı ıçın, önce payandalarla ayakta tutulmaya çalışılmış, 1985'teki bir kararla da tamamıyla yıkılmaya terk edilmiş. Bina fıziki yıpranma sonucu da tamamen ortadan kalkmış
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle