05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Avrupa'da hükümdarlığın sembolü Liechtenstein Krallığı, Isviçre ile Avusturya'nın arasına sıkışmış bir ülke. Avrupa'da ekonomisi pula dayalı tek ülke de denebilir Liechtenstein'a. Ülke PTT'si pul koleksiyoncuları için bugüne dek 800 çeşit özel seri pul sürmüş piyasaya. Lıechtensteın Kraliyet Ailesı'nin üç kuşaflı bir arada Kral Franz Jozef II (sağda), kralın ofllu Veliaht Hans Adam (solda) ve Johannes'ın oğlu küçük Prens Aloıs tke PTT'si pul koleksiyoncuları için de bu gtl ne dek piyasaya 800 çeşit özel seıi pul sürmüş. Vaduz'a girince gördüğüm Kraliyet Şatosu hemen hemen kentin her tarafından görülecek şekilde yapılmış. Kraliyet ailesinin oturduğu 12. yuzyıldan kalma şato, kente yüksekten bakan çam ve çınar ağaçlarıyla kaplı olan tepenın tam ortasında kurulmuş. Ulkede 1921 yılından bu yana, demokratik parlamenterizm ilkelerıne dayalı toprak monarşisi hükum sürüyor. Kral parlamentonun alacağı kararları kontrol etmekle yetkili en büyük organ. Ancak kralın monarşiden kaynaklanan bazı haklarını hâlâ sakladığı sanıldığı için, 1921 yılında yapılan demokratik bir anayasayla kralın halkla olan ilişkilerine de önemli oranda esneklilik getirilmiş. Şimdi ülkedeki Kraliyet Parlamentosu'nda koalisyon oluşturan, "Vaterlandische Union" ve "Fortschrittliche Bürger Partısi" var. Programları arasında çok önemli ayrılıklar olmayan bu iki parti, her seçimden sonra koalisyon yapıp; ülkeyi müşterek yönetiyorlarmış. Isviçre'nin bazı bölgelerinde olduğu gibi, burada da kadınların en demokratik hakları olan seçmeseçilme özgürlüğü verilmemiş. Ülkede konuşulan ana dilin Almanca olmasına karşın, çoklukla Almancanın şiveleri konuşuluyor. Avrupa kıtasının en küçük ülkesınde, üç günlük gazete çıkıyor. Krallıktaki polis ekibinin sadece kırk kişilık kadrosu var. Liechtenstein Alpler'in sarp tepelerine kurulmuş olmasına rağmen, topraklannın yarıya yakınında lanm yapılıyor. Tarıma ellili yıllarda giren teknoloji yüzünden, üretimdeki artışlar ancak yetmişli yılların ortasında hissedilir bir biçimde izlendi. Krallıkta mısıra neden " T ü r k e n " denildiği de, ayrıca araştırılması gereken bir konu... Ülkenın Isviçre'yle sürdürdüğü ilişkilerine de, kısa bilgiler vererek değiniyorum: Otuz bin nüfuslu küçük ülke, tahminen Konya'1 nın Meram bağları kadar (157 km ) bir yer. Krallık komşusu Isviçre'yle olan ilişkilerine özel bir özen gösterir. Bu bakımdan tsviçreliler de dış politikalarında, bazı kolaylıklar sağlarlar. Zaten 1. Dünya Savaşf ndan bu yana, örnek bir Ulke olarak seçilen Isviçre'nin gümruk ve para sisteminin yanı sıra, dıplomatik ilişkilerinde de özen gösteriyorlar. Bir bakıma, Isviçre hükümeti tarafından aynı bir kanton (vilayet) gibi, işlem görüyorlar. Zaten krallık, ölçülü kalmak koşuluyla dış işlerinde bağımsız da kalabilıyorlar. lsviçre'nin özelliklerinden yararlanmak için, frankı para birimi olarak benimseyen krallık mahyesi, 1924 yılında para birimini de değiştirmiş oldu. Isviçre'yle surdurdukleri diplomasıye, ne denli önem verdiklerini kanıtlamak için, kırklı yıllardan bu yana Bern'de bir konsolos bulunduruyorlar. Başkent Vaduz'a yüksekten bakan kraliyet ailesinin oturduğu antık şato, elbette hiç boş kalmayacak ve diplomatik kışılerin uğrak yeri olacaktır. Şato zaten, ardı arkası kej, silmeyen yoğun bir konuk akımına uğramış. Dünyaca ünlu politikacıların da sık sık konuk edildikteFi şatoyu, 1970 yılında zıyaret eden eski ABD Başkanı Nıxon, dönemın kraliyet ailesine aydan getirilmiş olan bir taş hediye etmiş. Kraliyet ailesine sunulan hediyeler, şatonun iç dekorasyonunu oluşturuyor. Bu yazıyı yazarken, kralla da görüşmenin yararlı olacağını düşünerek, kralhğın basın danışmanı Egon Gslöhl'e bir mektupla bildiriyorum durumu. Mektupta, Türkıye'de ulkelerinin yeterince tanınmadığını ve bu amaçla, tanıtıcı bir röportaj yapmayı ıstedığimi bildiriyorum. Kral Johannes Adam'ın kabul ettiğinı belirten cevap, ıkı gün bile geçmeden geliyor. Cevapta, sorulacak sorular ve zaman saptaması için, birkaç da ek soru sorulmuş. Bense, gitmeyi çok istediğim halde, işlerinin çokluğu yüzünden gitmekten vazgeçtığimi bir telefonla Gstöhl'e bildiriyorum. Ayrıca telefonda, ülkeleri hakkında bazı aydınlatıcı bilgiler de istiyorum. Gönderilen dokümanlardan da yararlanıyor, yersizlik nedeniyie Liechtenstein hakkında seçtiğim konuların detaylanna inmemeyi yeğliyorum. Vaduz'daki kraliyet şatosu 1712'den beri Liechtenstein Krallıflı'nın mülkiyetinde 1939 yılında Kral Franz Jozef II tarafından onartılarak oturulacak hale getırıldı ve o günden beri de kraliyet aılesı tarafmdan ev olarak kullanılıyor. Adem Sağlam/Vaduz Nisanında Küçükyah 50. Yıl Kız Lisesi'nın, voleybolde dünya şampiyonu olduğu maçlar nedeniyle gıttiğimde, Liechtenstein'ı çok ilginç bulmuş ve bu küçük krallık hakkında bir yazı yazmayı tasarlamıştım. Nihayet, bu amaçla güzel bir hafta sonu Liechtenstein'a gidip gezdim. Küçük krallığa yapacağım ıki günlük hafta sonu gezisi için, havanın düzelmesini bekliyor ve ucuzlayıp on yıl öncesinin fiyatlarına düşen benzinle depomu doldurarak; bir kış sabahı çıkıyorum yola. önümde yüz yirmi kilometre var. Yaşlı çınar ağaçlarıyla kaplı yüksek tepelerin eteklerinden geçerken, sisten zorla gözüken kayak pistlerini özlüyorum. Küçük kralhğa yaklaşırken, sınır kapısı ya da gümrük aramak gerekmiyor. Çünkü Liechtenstein, daha 1923 yılında bütün sınırlarını kaldıran bir anlaşma yapmış Isviçre'yle. Fakat haritada sınırları mevcut. Bir bakıma Liechtenstein Krallığı, Isviçre'le Avusturya'nın sıkıştıra sıkıştıra küçülttüğü, bizim Sırkeci kadar bir ülke... Krallıklar konusunda, Avrupa ülkelerinin yaklaşımları apayn oldu Ortaçağda. örneğin, Fransa burjuvazisi ve halkı tarihsel gelişmelerinin icabı, feodaliteyi kökünden söküp atmışlardır. Buna rağmen, krallık geleneğini söküp atamamış bir yığın ülke var Avrupa'da... özellikle Ikinci DUnya Savaşı'ndan son ra, hoşgörülü olmaya başlayan Avrupalının hoşgörüsüne sığınan Liechtenstein hükümdarlığı, bir sembol haline gelmiş... Bugünlerde durgun akan Ren nehri, lsvıçre'yle krallık arasında uzun bir sınır oluşturuyor. Sanki yolculuğumuz boyunca nehrin kıyısından hiç ayrılmadık. Nehrin üzerinde bulunan beşinci köprüden sonra, ladin ağaçlarıyla kaplı yamaçları geçerck, başkent Vaduz'a giriyoruz. Vaduz'un da, diğer Avrupa kent ya da kasabalarından hiç farkı yok. Aynı yollar, aynı evler ve aynı doğa... Daha önce, bir voleybol karşılaşması için gittiğimde tanıştığım arkadaşlarımla buluşmak oluyor ilk işim. Arabayı park ediyor, otelin barında bir iki tek atarak yorgunluk gideriyorum. Daha sonra, eski ve yeni mimarinın iç ıçe gırdiği kenti sokak sokak geziyor ve ilginç resimler çekiyorum. Gezinirken, 12. yuzyıldan kalma şatoda oturan kraliyet aılesinin mütevazı bir yaşam sürdürdüklerını anlatıyor arkadaşım: "Hafta sonları sıradan insanlar gibi, şatodan şehre inip, geziyorlar. Ve hatta, alışveriş yapıyor, halkla sohbel ettikten sonra geri şaloya donuyorlar." Liechtenstein, Avrupa'da ekonomisi pula dayalı tek ülke denilebilır. Ancak, ülke kendi adına özel pullar basıp, piyasaya sürebilme hakkını, Isviçre PTT'siyle 1921 yılında yaptığı bir anlaşmayla sağlamış... Fakat 1939 yılında Uzerinde Prof. Eugen Sl.Sotow'un resmi olan pullar piyasaya sürülünce, yönetim yıpranır düşüncesiyle, yerineKral Franz Josef'in resmi olan pullar bastırılmış... Ul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle