23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S A 6 L I K Erdal Atabek Kim korkar hain enfarktüsten! Bilinecekleri bilelim, yapabileceklerimizi yapalım; ama şunu hiç unutmayalım: Enfarktüs korkusuyla yaşamak yanlışların başında gelir. azaltılmış sebzelerin, meyvelerın ağırlık kazandığı bir diyet uygulanabilir. Tansiyon yüksekligi: önemli bir risk faktörüdür. özellikle kişinin farkına varmadığı, bu nedenle de uzun süreler içinde gelişen yüksek tansiyon tanınabilir, denetlenebilir, normal sınırlar içinde tutulabilir. Sigara: Hem damarları daraltıcı etkisiyle, hem de serum lipidlerini arttırıcı özelliğiyle zararlı olan sigara bırakılmahdır. Şeker hastalığı: Damarları bozucu etkisiyle şeker hastalığı, enfarktüs için önemli bir etkendir. Bu hastalığın da "gizli" kalabileceği düşünülerek gerekli araştırmalar zamanında yapılmalı, mutlaka sağaltımı sağlanmalıdır. Şişmanlık: Serum lipidlerini yükseltici etkisi yanında, kişiyi hareketsiz bir yaşama yöneltmesi bakımından da şişmanhğın önlenmesi doğrudur. Hareketsiz yaşam: Hareketin kan dolaşımını olumlu etkileyen özelliği kalbi besleyen damarlar için özel bir önem taşımaktadır. Hareketin önemini bilerek yaşam biçiminin düzenlenmesi yararlıdır. Kişilik tipi: Araştırmalar, hırslı, gergin kişilik yapısının enfarktüs bakımından "yatkınlık" yarattığı yolundadır. Son zamanlarda bu bulgular tartışılmaktadır. Psikososyal çevre: lnsanın içinde yaşadığı çevre koşullarının ruhsal etkileri giderek artan önemde değerlendirilmektedir. Eşle ilgili sorunlar, ev içi sorunlar, çalışma yerindeki sorunlar yarattıkları gerginlikle sürekli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Enfarktüs oluşumunda en önemli etkenin stresler olduğuna ilişkin görüşler artmaktadır. Psikososyal çevreyi değiştirmek, eğer değiştirilemiyorsa etkilerini azaltmak önemli önlemler arasındadır. Kuşkusuz, "Rus ruleti"nin bütün mermilerini bilmek, kimi nelerin etkilediğini tam olarak bilebilmek olanaksız sayılabilir. Ancak, bildiğimiz etkenler az değildir ve insanın değiştirebileceği etkenlerin sayısı bir haylidir. Şu eski yaşama formülü bize yol gösterici olabilir: Değiştirebileceklerini değiştirmek, değiştiremediklerini çekilir duruma getirmek. Belki de birçok hastalıktan korunmanın sırrı gerçekte budur. D Hemşirelerimiz Ebeler, hemşireler insan sağlığında birinci derecede önemli görev yaparlar. Ama sorunlarını dile getirebilmek için çok az olanak bulurlar. Amerika'da gerçekleştihlen bir araştırma, hemşireler tarafından yapılan tansiyon ölçümünün daha doğru sonuçlar verdiğini ortaya koymuş. Hastanın tansiyonu hekim tarafından ölçüldüğü zaman, hasta "tansiyonum yüksek çıkacak" diye gerginleşiyor, bu da tansiyonun olduğundan daha yüksek çıkmasına yol açıyormuş. Hastanede yatan bir hastanın yalnızlık, kimsesizlik, terkedilmiş duygusunu kendisinden başkası kolay kolay anlayamaz. işte böyle bir ortamda, hemşirenin gösterdiği ilgi, şefkat, yakınlık gerçek bir sağaltım değeri taşır. Bir hemşirenin hasta üzerindeki etkisi, hastalığın sağaltımını doğrudan etkiler, olumlu ya da olumsuz. Hemşireler, ebeler insan sağlığında birinci derecede önemli görev yaparlar, ama sorunlarını dile getirebilmek için çok az olanak Bulurlar. Onlar, hep "kendilerinden beklenen" kişilerdir. Hastanın her isteğinde koşmaları beklenir, gecegündüz demeden çalışmaları beklenir, uyumamalan beklenir, yurdun her yerinde görev yapmaları beklenir. Bütün bunlar, koşulları, durumları, beklentileri hesaba katılmadan beklenir. azetemizin 6 mayıs tarihli sayısında, unutmayalım: "Enfarktüs Rus Ruleti Gibi" başlığıyla Enfarktüs korkusuyla yaşamak, yanlışların verilen ilginç yazıyı bilmem okudunuz başında gelir. mu? Bir çeviri olan yazıda, enfarktüs için 560 Yediğimize içtiğimize dikkat edelim, neden bulunduğu, bunlardan hangisinin insanı Hareketsiz kalmayalım, vuracağının bilinmediği, enfarktüsün ana nelçimizi ferah tutajım. deni olarak yUksek koiesterolün kabul edilmeBu üç noktanın; diyetin, hareketin, gergindiği belirtiliyordu. likten uzak kalmanın önemini hiç unutGene yazıda, Amerikalı doktor Irving H. mayalım. Sözü çok geçen "risk faktörü" nedir? "Risk Page'in, enfarktüse yakalanmayacağına muhakkak gözüyle bakılan erkek tipini şöyle an faktörü", bir hastalığın olabilirlik oranını arttıran nedendir. lattığı açıklanıyordu: Bazı risk faktörleri vardır ki, değiştirmek in"Karakleri yumuşak, mesleği ölü gömücüliik, bedensel ve ruhsal faaliyeti sınırlı, hırslı sanın elinde değildir: Yaş: Yaşın ilerlemesi riski arttırır. Kesin bir ve kavgacı değil, hiçbir zaman belli jıedeflere ulaşmayı amaçlamaz, pek iştahlı değildir, bes yaş sınırı konamazsa da 50 yaşından sonra bilenmesi meyve, sebze, yulaf e/.mesi ve balık raz daha özen gösterilmesi doğrudur. yagına dayanır, lüliin kullanmaz, radyosu, Cinsiyet: Enfarktüs erkeklerde daha çok götelevizyonu, arabası yoktur, saçları gürdür, rülür. Kadınlarda menopozdan sonra hastacimnastik yapmasına karşın dış görünüşü za lık oranı artar. yıt ve çclimsi/dir, tansiyonu, ürik asidi, koAile durumu: Enfarktüsün kalıtsal yanı üzelesterolü düşüktür." rinde durulmuştur. Bazı ailelerde daha yükBu "enfarktüs olması beklenmeyen" tipi sek oranda görülmesi kalıtımla ilgili yanını okuyunca güldüm. Tam, eskilerin, "Ört ki düşündürür. Bazı risk faktörlerini ise, insan değiştirebilir: ölem" dediği bir durum. Insan ne yapabilir Serum lipidlerinin yüksekligi: Enfarktüs ki? Ne mesleğjnizi değiştirip ölü gömücülük yapabilirsiniz ne de radyonuzu, televizyonu oluşumuyia serum lipidlerinin yüksekligi aranuzu satıp yaşama biçiminizi iptal edebilirsi sında önemli bir bağlantı görülmüştür. lster neden, isterse gösterge olsun, serum lipidleri niz. Neredeyse, yapılacak iş "kadere rıza" de normal sınırlarına indirilmelidir. Kalori, yağ, karbonhidrat, tuzdan zengin yip beklemek. Elbette öyle değil. Bilinecekleri bilelim, ya beslenme; önemli bir risk faktörüdür. Düşük pabileceklerimizi yapalım, ama şunları hiç kalorili, az yağlı, düşük karbonhidratlı, tuzu G Yağsız et ne demektir? yemeği hazırlarken konulan yağ, ek olarak "Kasaba hep söylüyorum, yağsiz et alınan yağ (kahvaltıda yenilen tereyağı, istiyorum. Bizim eve etin yağlısı zeytınyağı). gırmez. Başka ne yapayım bilmiyorum?" Besin maddelerinin içindeki yağ, tahıllar, Bu sözleri birçok kışiden duyarız. Alınan yağ sebze ve meyveler dışındakı bütün besinlerde sorunu, her gün biraz daha önemli olarak bulunur. Etlerin en yağlı olanı kuzu etidir. karşımıza çıkıyor. Serum lipidlerinin Sonra koyun eti gelir. En az yağlı et sığır düşurülmesinden safra kesesi ve sindirim etidir. Sığır etinde de yağ vardır kuşkusuz. sistemi hastalıklarına, kalın bağırsak kanserlerınden korunmaya kadar uzanan genir Yağları ayrıldığı zaman da etin lifleri içinde bulunan yağ çıkarılamaz. Et ürünleri olan bir açı, "yağ alımı" sorununun önemini sucuk, salam, pastırma, sosis yağ miktarı vurguluyor. etten de yüksok besin maddeleridir. "Yağ alımı" sorununun iki yönü var: Peynirlerden kaşarpeynirinin yağ oranı Birincisi, alınan yağ miktarının azaltılması, yüksektir, beyazpeynirin yağ oranı değişiktir, ikincisi, alınan yağın türü. yüksek de olabilir düşük de. Günlük yağ alımı şu yollarla gerçekleşiyor: Sabahları yenilen zeytinde yüksek yağ Besin maddelerinin içinde bulunan yağ, olduğu da bilinmektedir. Balıkların yağ oranı değişiktir, tavuk etinde yağ oranı düşüktür. Alınan yağ mıktannda yemeklerin pişiriliş biçimi de büyük rol oynar. Kızartmalar her besinin yağ oranını yükseltir. Yağsız etin, yağları olabildiğince ayrılmış, sığır etleri, yağsız balıklar ve tavuk olabileceğini, bunların da ızgara ya da haşlama, buğulama olarak pişırilmesıyle yağın düşük tutulabıleceğıni unutmamak gerekır. Yağın türlerinde sağlıklı olma sırası, mısırözü yağı, soya yağı, ayçiçek yağı olarak bitkisel yağlar, sonra zeytinyağı, sonra tereyağı, sonra margarinlerdir. Margarinler ve ette bulunan içyağı en aza indirilmelidir. G Oysa hemşireler, ebeler önce insandır, sonra genç kızdır, genç kadındır, hayattan beklentileri vardır, umutları vardır; evliyse ev hizmetleri vardır, çocukları vardır, değişik yükümlülükleri, sorumlulukları vardır. ınsanla çalışan meslekler "sorunlu" mesleklerdir. Çeşitli insanlarla karşılaşmak, onların kişilik sorunlarıyla karşılaşmak, hizmet verirken karşılaştıkları sorunları kendi başlarına çözmek zorunda olmak, bu mesleklerin çilesidir. Her hemşirenin, her ebenin önce insanı sevmesi gerekir, görevinin bilincinde olması gerekir. Her gerekirlik her zaman yerine getirilemez kuşkusuz. Ama, onlardan ilgi, şefkat, yakınlık beklerken bizim de onlara borcumuz olduğunu bilelim. Onları dinlemek, onları anlamak, destek olmak, hepimizin borcudur. D 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle