29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTADAN HAFTAYA Mh e Kml emd e a Erken seçim dendiğinde iktidar tatlı şeydir. insan bir kez elde etti mi bir daha bırakmak istemez. Çok partili rejime yetişen kuşaktanız. Her şey gözlerimizin önünde aktı, geçti. Gerçi ülkemizde siyasal iktidar sınıfsal olarak hiçbir zaman el değiştirmedi. Iktidara gelenlerle, iktidardan düşenleri çok gördük diyebilirim. Ülkemizin olanakları sınırlı sanılır. Oysa geriye dönüp bir baktığımızda hiç de sınırlı değil. Yeni iktidar sahiplerine de eski iktidar sahiplerine de eldekiler bolca yetiyor ve artıyor bile. Bugün baksanıza, borç ekonomisi altında inleyip duruyoruz, bir eli yağda, bir eli balda olanlanmıza her şey var. iktidar sahiplerinln en büyük korkusu, bir gün gelip iktidardan düşmedir. Koltuğa bir kez oturdular mı bir daha inmek istemezler. Seçimle gelen olsun, başka yöntemlerle gelen olsun durum değişmez. İktidardan düşmeyi içine sindiren bir politikacı tanırım, o da kmet Paşa'd\r. Bir seçimle verdi iktidarı, bir daha ardına dönüp bakmadı bile. Zaten yanındakiiere dermiş, "Benim sağlığımda iktidarı muhaliflerinize veriniz. Benim dönemimde olmazsa çok zarar görürsünüz." Gerçekten onun yaşamı içinde iktidar kazasız belasız, kansız el deüiştirdi. Iktidara gelen partinin yöneticileri hem seçimle iktidara gelmeyi beklemiyorlar hem de seçimle gelseler bile, 1946 seçim deneyi ortada dururken, iktidarın teslim edileceğine inanmıyorlardı. Ragıp Karaosmanoğlu şakacı bir politikacı idi. Her şeyi şakasından alır, kimileriyle inceden inceye alay edirdi. 1950 seçimlerinin sonucu Ege bölgesinde yavaş yavaş alınıyor; her yörede Demokratların kazandığı anlaşılıyor; Ragıp Karaosmanoğlu da telefonla sonuçları inceden inceye bildiriyor. Genel merkezde telefonun başında Fuat Köprülü var: "Beyfendi, Manisa'da şu kadar sandalye aldık, Aydın'da şu kadar, Denizli'de şu kadar, Afyon'da silme sandalyeler blzlm..." Köprülü, telefonun öbür ucunda dedik ya, Ragıp sandalye dedikçe, hop oturur, hop kalkarmış: "Yahu ne yapıyor bu adamlar? Durmadan sandalye alıp duruyorlar. Muhalefetteki bir parti bunca sandalyenin parasını nasıl ödesin!.." Her sandalyenin bir mebusluk olduğunu çok sonra anlıyor. Ragıp, bu sandalye olayını anlatır anlatır gülerdi. "Yaa, biz iktidara sandalyenin mebusluk olduğunu bllmeyen adamlarla geldik" derdi. 27 Mayıs hareketi olunca da şöyle demişti: "Sandalyenin değerini bilmezsen altından kaparlar." Demokrat liderier, sandalyenin değerini hiçbir zaman bilemediler. Seçim yitirmek, onlar için ölüm demekti. Sonu da öyle olmadı mı? Bir gün koltuğun altından kaydığmı gören lider, milletvekillerine şöyle yaltaklanmış: "Siz, değil beni devirmek, istediğiniz zaman hilafeti bile getirebilirsiniz." Hilafeti getirmediler; ama çoğunluğu elinde tutan parti bir gecede dertop olup iktidarı teslim etti. İçinden bir tane kahraman da çıkmadı, 'Biz seçimle geldik, seçimle gideriz' diyecek... Ancak her şey anya manya olduktan sonra, bunu söyleyenler çıktı; ama neden sonral.. iktidar, eldeki gücü eşe dosta harcama değildir. Koltuğa oturanlar öyle sanıyorlar. Sanmış oldukları sonra anlaşılıyor. "Beyefendi bizim damat..." "Vaşington'a değil ml? Kararını çıkarttırdım, hiç merak etmeyin." Bir başkasının isteği ortaya çıkınca: "Kredi işi değil mi, çoktan emri verildl. Pazartesi genel müdürü görün..." 1950'nin ilk aylarında demokrat bir dostum nicedir beklediği telefonun evine takıldığını görünce, "Gözünü sevdiğimin iktidarı neler yapabiliyorsun..." diye sevinmişti. Bir telefon taktırmayı, iktidar sahibi olmanın ölçüsü sanacak kadar acemi olurlar ilkin... Ama biraz aiıştıktan sonra, deveyi hamudu ile yutarlar. iktidarların bir öcüsü de erken seçimdir. Erken seçim denmeye başlandı mı, bir iktidar düşmesi yakındır. Öyle gördüm, öyle bilirim.D ŞAİRLER SİİRLER Hasretin Müebbet alnımın en uzun çizgisinde kanayanımsın, ablamsın yokluğun acı bir bıçak gibi düştü de önüme Öptüm, dudaklarımda parçalandı gül suretin alnımı ve dudaklarımı ayaza tuttum sonra ' sarsın diye senin bin müebbetlik hasretin NEVZAT ÇELİK \ \ Ekim 1984 Gecenin Öteki Adı bu kentin iki yakasını karanlık ve yalnızlık sularında birleştirmeye çalışırken ben elbette şarkılar bile bağışlatamazdı seni yaşanmamışlığı yaşar bütün geceyarısı vapurları biraz kendisiyle didişmenin biraz da o büyük mesafelerin acısını ve bütün çocuklar işbu noktalarda büyürler inan ki sen bir hiçliksin kendi zamanını yitirmiş takvimlerde saat ancak ikircikli bir anımsatma konuşmanın adıysa, ancak bir yineleme olabilir kimbilir ben belki çok uzak bir denizdeyim bir fısıltıyım belki, kendi kendini kemiren benim derdim sen değilsin bunu bil yalnızca kentin iki yakasını zavallı ve tek yolculu bir vapurun o büyük boşluğunda birleştirmek işte bu akşamın çizgisi burada başlamakta HALUK IŞIK Şiiri eleştirmek "Şairler... Şiirler..." köşesine gönderilen hemen her şiirin altında şöyle bir dilek var: "Olumlu ya da olumsuz şilrlml eleştlrln, bana yol gösterln." Nedir bir şairın yolu? Şairın yolu şiirleridir, diyebilir miyiz? Bir okurumuz şöyle bir saptamada bulunmuş: "Nltellkll şllrlerin yanı sıra estetlksel, sanatsal kaygılardan uzak, sıradan şiirler de yayımlanıyor. Bu keslnlikle eksiklik değil. Çünkü blllnçli yaptldığına ve şllrl daha genls bir kesime mal etme anlayışıyla örtüştüğüne Inanıyorum." Daha önce de birkaç kez yazdık. Her şair kendi yolunu bulacaktır. Bu, üikemizde de, dünyanın başka yerlerinde de hep böyle olmuş. Her hafta bunca mektuba yanıt vermek bir yana, burada sık sık da belirtiyoruz; şu şu kitapları okuyun, şunları örnek alın diye. Amacımız yol göstermek değil, yol açmak. Şiirlerin yolunu açmak. Yoksa şairler kendi yolunu bulurlar, bulmuşlardır da. Nevzat Çelik "Şafak Türküsü" adlı kitabıyla şiir kamuoyunda geniş yankılar yaratmıştı. Çelik'in açlık grevinın ardından yeni ürünleri "Müebbet Türküsü" başlığında yayımlandı. Hasretln Müebbet" şiiri Çelik'in yeni kitabından...D Sevdası Eskidir Evet bir adı daha var gecenin Bu sokaklar hep böyle çamur değildir Gün olur otlar yeşerir Gün olur kaçamak sevdalar yaşanır Gizi bir kıvılcımdır. Bir damla kan Sıcağı bir trendir. Kolların şehveti yüklüdür Bir kenti bırakıp tarihe Tarihte bir kente ulaşır Bir çocuk saz çalar trende Babasına binbirgece masalları anlatır Ve der ki usulca: Bir yaşamın başladığı yerde başlar yaşam Sevdası eskidir A. RIZA DEMİR Yürek yürek nerede ne incitiriz ne de bağışlarız onu akşamüstü yalnızlığın bahtiyarlığına demirleriz bazen ödünç veririz içimizde boşanan çıngılara dışa vuramadığımız gizlerin avuçlarına perçinleriz. yürek buradasın ne küfleneceksin üşüyeceksin ne de kırağı çalamayacak seni aşkları içindeki yalımlara çizeceksin sığmayacaksm biçilen kefenlere yine haylazlığın tutacak tamamlayacaksın eksiğini şiirle yüzümüzde gülüşün kalacak. KEMAL BAYRAKÇI Birgün Doğru için akar sular duracak, iyi için insan dize gelecek, Güzel için en kötümser susacak, lyiden, güzelden, doğrudan Yanlış bir gün utanacak. Doğru beyaz, iyi pembe, Güzel kırmızı çiçek açacak. Mavi, sarı, yeşil de onlara katılacak, Onlardan, İnanç, Bolluk, Umut ve barış doğacak. SEZER OKTAY 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle