23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H A F T A D A N HAFTAYA Mehmed Kemal Atatürk'ün çiçek sevgisl Atatürk'ün kıyıda, köşede kalmış anılannı gördüğüm zaman topiuyorum. Atatürk Araştırma Merkezl dergisinde, Sayın azıl Dalay'ın bir anısı var, ondan bir özet yapacağım, arasına kendi anımı da katacağım. Fazıl Dalay, 1927 yılında Ziraat Okulu'nu bitirince 75 lira aylıkla Ankara Beledlyesi Bahçeler Müdürlüğü'nde fidan memurluğuna atanıyor. "...Ozamanın 75 llrası lyi bir paraydı", diyor... "Ayda 4 50 llraya çalısan mamurlar vardı. Devlet yoksuldu, ç k para veremlyordu. Türk parası çok dağerliydl. Bir A lerlkan doları 800 llra değll, (şimdi bini geçti) 80 kuru <tu." Burada bir saptama yapalım 8 lira değil, bir liradan da aşağı 80 kuruş. 1927 yılında Cumhuriyet döneminin ilk nüfus sayımı yapıhyor. Bakıyorlar ki, bundan 45 yıl önce 3032 bin olan kentin nüfusu 74 bine çıkmış. iş bulmak, yeni yönetime yaranmak için başkente kapağı atanlar günden güne çoğalıyor O yıllarda çevreye bakılacak olursa kent çok bakımsız ve haraptır. Yeni bazı şeyler yapılıyorsa da devede kulaktır. Kente trenle gelenler istasyondan Karaoğlu ve Samanpazarı'na doğru giden yolların iki gecesini bataklık olarak görürler. Bataklığı sazlar ve otlar sarmıştır. Şimdiki Gençlik Parkı'nın ortasında, iki katlı, kuleli bir yapı vardı ki, burası Bahçeler Müdüriüğü. Fazıl Dalay'la müdür burada oturur. O yıllarda böyle bir yapı bulmak mutluluktur, mebuslar bile bulamaz. Mebuslar ev bulamadıkları için Ankara bağlarına taşınmışlardır. Bu yapıda Fazıl Bey ile müdürü, kira vermeden oturuyorlar. Ev dört odalı, bir büyük salonlu ve banyoludur. Elektriği, suyu da vardır. Söylediğim bataklık alanı Bahçeler Müdürluğü kurutmakla görevli olduğu için, Gençlik Parkı'nın ve 19 Mayıs Stadyumu ile Hlpodrom'un park olması isteniyor. Bir yeri park yapmak için başta ne gereklidir? Bir fidanlık! Fidanlar için de seralar... Her ikisi de yoktur. istanbul'da Ortaköy'de çiçekçilik yapan Vasll adında bir Rum'un seraları vardır, onlar satın alınıyor. Hepsi yerleştıriliyor. Seraların bakımı için usta bir bahçıvan gerekli... Her yan aranıyor, taranıyor, böyle biri yok... Bin güçlükle biri bulunuyor, ama o da Rum çıkıyor!.. Savaş sonrası Anadolu'daki Rumlar Yunanistan'a gönderildiğinden, Rum bahçıvanın gelmesi sakıncalı. Bir Bakanlar Kurulu kararı alarak bu da cözümleniyor. Sera kurulmuş, bahçıvan bulunmuş, seçkin, türlü türlü çiçekler getirilmiş, işler kekâh!.. Bir kış akşamı (günlerden pazar olacak), kaloriferle ısıtılan seranın içinde, küçük havuzun başında Fazıl Dalay'la müdürü oturup keyf ederlerken bir otomobil gürültüsü duyarlar. Ne oluyor? demeye kalmaz, bir de bakarlar ki Gazl Pasa (O zamanlar Ata'ya "Gazi" deniyor) yaverleri, koruyucuları ile karşılarında... Şuracıkta bir açıklama daha yapalım. O yılların Ankara'sında büyük kentlere alışmış olan herkes blraz yalnızdır. Çankaya'da oturan Gazi Paşa da yalnızlık çekmekte, kentin kimi yerini habersiz kolaçan etmektedir. Bunu yaparken kimseye haber vermez, protokol filan tanımaz. Pat pat motosiklek sesleri duydunuz mu, biliniz ki Gazi ya Çittliğe gitmekte ya da Çiftlikten dönmektedir. Çankaya'da, kentten uzak, bağlık yerde sıkıldı mı kenti dolaşır. Kim yeni ev yaptırıyor, kim nereyi nasıl onarıyor, kimin düğün derneği var, hepsini bilir. Gazi, serada keyfle oturan Salih Bey ve müdüre ne iş yaptıklarını sorar, kimliklerini öğrenir. Çiçeklerle ilgilenir. Sekiz saksı da çiçek beğenir. "Bunları yarın Köşk'a gatlrln, slz de gelln!.." "Emradaralnlz Paaam." Ertesi gün çiçekleri Köşk'e götürürler, yaver karşılar. "Blraz bekleyln, geldiğlnlzl haber vereylm." Çiçekler salona alınır, köşkün bahçıvanı ile birlikte salona girerler. Gazi buyurur: "Bu çlçeklerln bakımı nasıl olacaksa blzlm bahçıvana anlatın!.." Çiçekler uygun yerlere yerleştirilir. Gazi sorar: "Çlçeklerln flyatı nadlr?" Kem küm ederlerse de önceden cins ve fiyatlarını bir kâğıda yazmışlardır, onu uzatırlar. Gazi yavere: "Parası ödenaln." "Pekl Pasa hazretleri." Paşanın elini öperler, dışarı çıkarlar. D $Aİ RLER SİİRIER Sls Gece çöktü soğudu serin yayla. Sis kapladı dört bir yanı kurtlar ıner birazdan dağlara hükmün geçmez olur. Çak şimdi tetiği haydi çek! Karanlığın en çirkin yerine bir kurşun en korkunç yönüne bir tane en derin yanına bir. Aydınlansın dağbaşları inemez olsun kurtlar. Alev saçsın mermiler gökyüzünün uzak boşluğuna gecenin bağrı delinsin durun: Kimse geçemez! Işitilmesin böyle bir ses kuzu kulaklarında tarih yazmasın hiçbir satırına. Işık dağıtıyorum evrene yıldız parlaklığı: Sis kalkacak ve çökmeyecek bir daha. KEMAL GUNDUZALP Ocak Katırı Alagöz İlk kitabı "Yarenlik" 1943 yılında çıkmış Rıfat llgaz'ın. "Ocak Katırı Alagöz" onuncu şiir kitabı. Şükran Kurdakul "Çağdaş Türk Edebiyatı"nda şunları söylüyor Rıfat llgaz'ın şifrı için: "... yaşamı çevresindeki duyarlıkları işlediği görülür llgaz'ın. Uzun yıllar aykırı toplum güçleri karşısında ezilmeyen bir şairin kendini ortaya koymasıdır bu. En bireysel sanılan durumlafda bile ya toplumsal çağrışımlar uyandırır ya da toplumun ilerı güçlerının tarıhinden koparılamayacak bir direnç adamının yaşamından yansımalar getirir. Gizli hüzünler, serbest bırakıldığı için, lirizm düzeyine varır bu şiirlerde." "Ocak Katırı Alagöz"de Rıfat llgaz'ın 1983 yılındâYı bu yana yazdığı 16 şiiri yer alıyor. Usta bir şairin okunması gereken ürünleri. Kitabın bu yıl Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü aldığını da anımsatalım. Ihlamur kokmuyor haziran sabah hiç olmasın ürkütüyor mavi beni sabah hiç olmasın sarıyor yalnızlık sabah hiç olmasın perdeler kapalı öylesine lacivert bir gece yıldızlar uzak konuşmak için ben doğduğumda dikilen , kozalak çamı pencereyi zorluyor sabah hiç olmasın nerede ıhlamur kokan haziran sabah hiç olmasın şiirlerde adı geçmiyor artık gülün sabah hiç olmasın yok ki ekmek attığım penceredeki güvercin perdeler kapalı öylesine sımsıkı bir daha açılmayacakmış gibi ALİ RIZA KESKİNALEMDAR Yüzün çiçeğidir yeryüzünün gülücüğünle dolsan saksılarıma gövdenle dolsan kokunla yüzün çiçeği olur yeryüzünün seni sözcüklerden bir alevle batan güneşin kızıllığına mühürlerim gelsen kirazdan gülücüklerinle vursan beni vursan seni bal tadında bir akşama dümdüm kokularıyla işlerim yokluğunun cehennemi yureğim yüreğim kan denizi özleminin beni bu rüzgârlarda savurur artık beni ateşten mezarlara koyar gözlerin ASIM OÛNEN Cenaze Bir gülün cenaze töreni nasıl olabilirse Öyle gömdüm seni Aşkın bahçesine KEMAL KALE Yaşadıkça Gün gelir silinir ömrümüzden Camdaki buğu gibi Hayatın payımıza düşen Bütün felaketleri Unutulur gider Yanak kıvrımlarının çağlayanında Gülen çocukların İBRAHİM OLUKLU miİLSB $ ev Dilini sevenleri sev (Rıfat llgaz) Türkçeni, çocuğum,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle