22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

o c o Baharda nasıl beslenelim? Bahar yorgunluğundan mümkün olduğunca az etküenmek için sofralarımızda kalsiyum ve potasyum açısından zengin olan yiyeceklere yer verelim. tlkbahar yavaş yavaş kcndini hissettirmeye başladı. Bir yanda parlaklığı giderek artan güneş moralimizi yükseltiyor, psikolojimizi olumlu etkileyerek hayata daha pembe gözlüklerle bakmamızı sağlıyor, ama diğer yanda da bahar, alerjisiyle, bahar yorgunluğuyla bazılanmızı perişan ediyor. Biz uzmanlardan, önce ilkbaharda pek çok insanın neden bahar yorgunluğu çektiğini öğrenelinı, daha sonra da yiyecek seçiminde bazı tercihler yaparak özcllikle bahar yorgunluğundan korunabileceğimiz konusunda uzmanların önerilerine kulak verelim. Çapa Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Nurten özer, bahar yorgunluğunun insan bünycsinin soğuğa ve sıcağa adapte olma sürecinde ortaya çıktığını ve adaptasyon zorluğu olan kişilerde bahar yorgunluğunun belirgin bir biçimde gözlendiğini dile getiriyor. Türkiye gibi değişik iklimleri olan ülkelerde mevsimlerin geçiş dönemlerinde bu tür uyumsuzluk hadiselerine rastlamanın doğal olduğuna işaret eden Prof. Özer, ısınan havanın vücutta kalsiyum, potasyum, iyot, magnezyum gibi bazı yapı taşlarını yok ettiğini hatırlatarak, bahar yorgunluğundan mümkün mertebe az etkilenmek için soframızda kalsiyum, potasyum, magnozyum ve iyot içeren yiyeceklere ağırlık vermemizi salık veriyor. Çapa Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü'nden beslenme u/.manı Doç. Dr. Tiirkan Kutluay ise bahar yorgunluğunu azaltıcı etkisi olabilecek kalsiyum ve potasyum açısından zengin yiyecekleri şöyle sıralıyor: Süt, yoğurt, ıspanak, semizotu, kıvırcık savamlı değişim göstermiş, etkilenmiş. Mesela, Rönesans çağında Doğudan gelen baharatlar, Batılılara o güne kadar kullandıkları baharatlardan daha cazip gelmiş; yavaş yavaş safran, zencefil, tarçın, sakız bir kenara bırakılıp karabiber, karanfil, küçük hindistancevizi Rönesans mutfağında yerlerini almışlar. Değer yargıları dcğişen insanlar, domuzyağına nazaran tereyağının daha lezzetli olduğunu farkedip yemeklerde kullanmaya başlamışlar. Daha 15. yüzyıla kadar sos ve yemeklerin içine lezzet verip koyulaştırmak için ekmek, badem, kan, ciğer ve yumurta sarısı konuyormuş. Antik çağlarda çeşitü medeniyetler, bilhassa Romalılar ve Yunanlılar zeytinyağı; barbarlar ve fakirler ise tereyağı kullanırlarmış. Bundan dolayı, uzun yıllar tereyağı zenginlerin sofraIarında görülmemiş. Diğer bir sebep de zenginlerin çok kızartrna yapmasıymış. Tereyağ çabuk yanıp toksik maddclcr çıkardığı için kızartmalarda tercih edilmezmiş. Böylece eski çağlarda en makbul yağ zeytinyağı iken, Rönesans'tan sonra yerini tereyağa bırakıyor. Çağımızda ise, "Size pahalıya mal olan gülünç bir önyargı" sloganları ile margarin, tereyağıııa karşı savaş açmış bulunuyor. Bir dc guniımüzdc kolay kolay rastlamayacağınıız buyuk kuş möııuleri vardı gcçcn yüzyıllatda. Turnakuşlu, tavuskuşlu kapamalar vc lcylek l'ırında gibi yemckler de çok makbuldü. Eski çağlarda sevilen karabatak monuleıine de artık gunumuzdeki yemek reçctelerinde rastlaıııak ınunıkun değil. Fakat tulıafiır ki, şu an bi/inı için çok farklı ycmekler yapılan çağlarda "lezzet" sözcüğüne ve düşunlata gibi yeşil yapraklı sebzeler, meyve, peynir, balık, kuru kayısı, kuru üzüın, pekmez, meyve suları, bisküvi, limonata, çay, kahve. Doç. Dr. Kutluay, bu genel sıralamadan sonra, süt, yoğurt ve peynirin kalsiyum açısından çok zengin olduğunu, kuru kayısı, kuru üzüm ve pekmezin zengin potasyum kaynağı olduklarını hatırlatıyor. Çaykahvenin dc patasyum açısından zengin olduğuna işaret eden Kulluay, ancak kalp ve mide hastahğı olan yetişkinlerin çay kahiçmemeleri gerektiğine dikkati çekiyor. Çayın et ve benzeri ürünlerle vücuda giren demirin kana karışmasını engellediğine işaret eden Doç. Dr. Kutluay, özellikle yetişme çağındaki çocukların kahvaltılarında çaya yer verilmemesini annelere salık veriyor. Sütün yetişme çağındaki çocuklar için kahvaltıda en yararlı içecek olduğunun altını çizen Kutluay, sütü sevmeyen ve süt içmemekte direnen çocuklara ayran ya da meyve suyu yerilebileceğini.ancak çocuk bunlardan hiçbirini istemezse bile çay verilmemesini ve kahvaltıda ille bir şey içmek istiyorsa su içirilmesini öneriyor. I imonun kalsiyum içerdiğini, bisküvide de potasyum bulunduğunu dile getiren Doç. Dr. Kutluay, limonata ile birlikte yenecek bisküvinin bahar yorgunluğunu atmada olumlu etki yapabileceğine, ayrıca bu iki besinin maliyetinin de oldukça ekononıik olduğuna işaret ediyor. TÜKETtCİNİN SESİ ı ı Bahar ve allerji Çapa Tıp Fakültesi'nden alerji uzmanı Doç. Dr. Nuran Salman, özellikle erken bahar aylarında ağaç, çiçek ve çayırlardan etrafa dağılan polen denen maddelerin astımı olan kişilerde nefes darlığına, alerjik nezlesi olan kışilerde ise yoğun burun akıntısı ya da hapşırmalara neden olabildiğıni, ancak bunlan önlemenin oldukça zor olduğunu söylüyor. Doç. Dr. Salman, bu tür alerjlk bünyeli kişilerin eğer ekonomik durumları elverıyorsa ve evden çıkmamalan da mümkünse, eve bir klima aygıtı koyabileceklerini ve pencerelerl açmadan klıma aygıtı aracılığıyla havalandırmayı sağlayabıleceklerini, böylelıkle de polenlerden korunabileceklerini belirtiyor. Şampuan ve deterjanda büyük boy ambalaja da yer verilsin Hanım tüketiciler, deterjan, şampuan gibi maddelerin daha büyük ve ekonomik ambalajlarda satılmasını istiyorlar. Çamaşırda, bulasıkta kullandıkları deterjanlar, yıkamada kullandıkları sabun ve şampuanlardan dolayı her ay yaklaşık 1015 Doç. Dr. Salman, bu bahar dönemi için boş plastik ya da karton kutuyu çöpe atgeç kahnmış olrnakla birlikte, sonbahardan ıtibaren ve kış süresince yapılacak alerji tıklarını hatırlatan hanım tüketiciler, bazı önleyici aşılarla gelecek ilkbahar için üretici firmaların toptan alışverişler için alerjiye karşı önlem alınmış olabileceğini ekonomik ambalajlar hazırladıklarını, ansoylüyor. cak bu tür ambalajlamanın çeşitü marka ve Gıda alerjısi olan kişilerde ise çilek ve ürün tiplerine yaygınlaştınlmasını istiyordomates gibi yiyeceklerin alerji lar. yapabıleceğıni hatırlatan Dr. Salman, bu iki Yeşilköy'den bizi telefonla arayan bir hayıyeceğe oranla daha az olmakla birlikte, nım okurumuz, özellikle saç yıkamada kulyeşıl fasulye, soya fasulyesı ve baklagillerin lanılan şampuanların büyük boylarının ve de gıda alerjisine yol açabileceğini dile ekonomik ambalajlarının da yapılmasını getiriyor. Dr. Salman, pirincin ve kuzuöneriyor. Piyasada bazı şampuanların bükoyun etinin en az alerji yapan yiyecekler yük boylarının bulunduğunu, ancak bunolduğunu soylüyor. ların çoğunun kalitesiz olduğunu kaydeden okurumu7, kaliteli ve marka imajı öıı planda olan şampuanlarda da ekonomik vc büyük boy ambalajlamaya gidilmcsini diliyorlar. Bir Babil yemeği bugün nasıl yapılır? Serçe ya da ördek yavrusu için geçerli olan "Babil usulü"nü bugünün tavuklarma uygulayabilirsiniz. GUNEŞ SCHNE1DER "Peyııiı ekmek ycseııı dc, keklik ycsem dc gene doyaıtm" dctııı> Schiller. Fakai yuzyıllar boyuik'a iıısanlaı badccc duynıayı düşünmeyip, ılevanıh dcğişik lc/./etler aramışlar. Henı daıııak tadına, lıcm de grt/ /evkine önenı vcımişlcı vc ıcknik ilerledikçc, ekouomiye ve sosyal ili^kilcre do bagımlı olarak "lezzet" de cesine 17. yüzyıla kadar rastlanmıyor. Bu durum ya lezzet kavramının çok olağan karşılanmasından, ya da kilisenin nefis hazlarını hoşgörmemesinden kaynaklanıyor. Fakat ikinci sebebin daha geçerli olduğuna inanmamız daha doğru... 17. Yuzyıldan sonra antik çağların meşhur "De quistibus non est disputandum" (zevkler tartışılmaz) atasözü yavaş yavaş gündeme geliyor. Diğer dünyevi zevklerle beraber, yemek olayı da bir "zevk" olarak önem kazanıyor. Lezzetin gcrckliliği vurgulanıyor ve o zamana kadar pek görülmeyen servis tarzı, hcr yemek le ayrı bir tabak kuralı bilhassa aristokratların evlerine giriyor. Böylece her yemeğin ayn bir tadı olduğu ve bunun diğer yemeklerle karıştırılmaması gerekliliğine inanılıyor. "Lezzet" sosyal farkın bir öiçütü oluyor. U TAVUK FIRINDA lığa kavuşmuş kıl levhaya göz atalım. O zamanlar somut anlamda "lezzet" kavramının olmadığını savunanlar, acaba aşağıdaki reçeteyı uygulayınca ve afiyetle yıyınce, 2000 yıl öncesinın ınsanını yine aynı şekilde düşunebilecekler mı? Bırkaç serçe veya ördek yavrusu alın (Günümüzde tavukla yapılabılir). Ayaklarını, kafasını ve boynunu çıkarın, ıçını temizleyın. Az su koydugunuz bronz kabın içine atın, kor ateşte pışırın. Diğer tarafta mayasız çok katı hamur yapın. Bunun için buğdayı bazalt taşında erin, unun ıçınde taşın kırıntıları varsa ayıklayın. Yaptığınız hamura sarmısak, ınce kesılmış pırasa, az koyun yağı ekleyin ve tencere şeklıni verın (Kıl levhada sepetu yanı sepet olarak geçiyor), üstü için bir de kapak yapın ve tandırda pişirin (Akatça tinuru, Arapça tannur veya tandur). Sertleşınce çıkarın ve içine serçeleri dızın, üzerine süt, pırasa, sarmısak ve andaşı (soğan) ile pişirıp hazırladığınız sosu bezden sıkarak yayın. En uste nane koyun, sofraya getırmeden önce tandırda bıraz daha pişırın. LJ Bız yine eski çağlara dönelim ve üzerınde Babil saraylarında yenılen yemek tariflerinin bulunduğu, toprak altından yenı çıkarılan ve sadece henüz bir tanesı tercume edılıp açık 26
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle