Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 Mart 2014 Salı 9 kamudan soyutlama çabasına giriyor ve sanki bu ayrım mümkünmüş gibi, kamuya ait maddi varlığın kendisine ait olduğunu varsaydığı bölümünün temsili hükümet tarafından kötüye kullanılmasına izin veriyor. Her iki ifade bu vatandaşların kamu olmanın bilincine sahip olmadıklarını gösteriyor. Bu nedenle bu tarz düşünen bireyler, kamunun bir parçası olmalarına rağmen kamunun çıkarlarını korumayacak ve güvenceye almak için organize olmayacaktır. Bu vatandaşların evlerinin kapısında kilit olmadığını ve evlerini soymaya gelen hırsızları içeriye buyur ettiklerini sanmıyorum. Konu kişisel mal yerine, kamu malı olduğunda neden bu çelişkiyi yaşıyorlar? Çünkü John Dewey’e göre bireysel çıkarlarını kamusal yaşamın üstünde görüyorlar. Kısacası kamusal bilince sahip değiller. Dewey, kamusal bilince sahip olmayanların oy vermenin etkisini de sorguladıklarını, “Oy versem ne olacak ki?”, “Ne fark edecek?”, “Oyum hiçbirşey değiştirmeyecek?” dediklerini söylüyor. u Seçilen başkanı parayı harcarken tartmamız gerekiyor. Örneğin kaldırım taşı değiştirme alışkanlığını sorgulamadıkça kentlilik bilincinden bahsedemeyiz. Belediye Seçimleri ve Parayı Doğru Harcama Kültürü Dewey kamu bilincin gelişmemesini halkın bir yerde kalıcı olmamasına ve bu nedenle sosyal ilişkilerini geliştirip organize olamamasına bağlıyor. Plato ve Rousseau’a göre kamu bilincinin gelişmesi birbiriyle ilişkili insan sayısına bağlı, bu nedenle devlet birbiriyle ilişkide olmayı sürdürebilecek insan sayısı ile sınırlı olmalı. Gelişen iletişim teknolojisi ile birlikte sosyal medyanın yaygın ve yoğun kullanımı iletişimde olduğumuz insan sayısını katlandı, sosyal ilişkileri geliştirebileceğimiz yeni bir ortam sağladı ve organize olmak için farklı yöntemler sundu. Sosyal medya üzerinden haberler çabuk yayılıyor, fikirler ve bilgiler hızlı ve kolayca paylaşılıyor. Sosyal medya kamunun sadece görmesini değil, konuşmasını ve tüm diğer konuşmaları duymasını sağlıyor. İnsanlar sürekli ve karmaşık bir biçimde birbirleriyle iletişim kuruyorlar ve birbirlerini etkiliyorlar. Fiziksel, mekansal ve zamansal sınırlar ortadan kalktı. Sosyal medyanın polis şiddetine karşı gelişen Gezi hareketi ve 17 Aralık rüşvet skandalı ile tetiklenen ikinci dalga Gezi hareketinde oynadığı role bakıldığında, artık coğrafi ve zamansal kısıtların kamusal örgütlenme üzerindeki etkisini yitirmeye başladığı görülüyor. Kamu, Dewey’in demokrasi için gerekli bulduğu sosyal ilişkilerin gelişmesini sağlayan farklı ve yeni bir iletişim şekli buldu ve bunu kamusal işbirliğinde ve örgütlenmede kullanmaya başladı. Ayrıca sosyal medyanın sağladığı iletişim şekliyle kamu yeniden doğdu ve kamusal değerleri kişisel çıkarların üstünde tutan bir kimliği sahiplenip, benimsedi. Kollektif düşünüp davranan, canlı, esnek fakat kalıcı, kendi kendini eğiten, sürekli değişen karmaşık bir resme hızla cevap veren, kamusal haklarını savunan bir yapıya kavuştu. Kamusal bilinç, temsil edenlerin ve kamu görevlilerinin kamusal hizmete ne kadar uygun olduklarını sorguluyor. Kamu tarafından temsil edenlerin ve bürokratların verdikleri kararlar, yaptıkları işler günlük olarak izleniyor ve değerlendiriliyor. Kamusal bilinç, kamunun her ferdini oy vermeye ve verecekleri oylara sahip çıkmaya davet ediyor. Türkiye, Gezi hareketi sonrası yerel seçimler öncesi, John Dewey’in demokratik kamu ütopyasına Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana hiç olmadığı kadar yakın. Kamusal bilince sahip olmamak müzelerin kullanımından tutun da insanların bisiklete binmesi, kişi başına düşen yeşil alan metrekaresine kadar hesabı yapar. Gelen yetkili makamlar yıllar önce ortaya konmuş planları en optimum şekilde uygulamak için çalışır. Bizdeki o Av. AHMET KEMAL ŞENPOLAT gibi her iktidara gelen kendi aklını diğerlerine dikte ettirmek için kullanmaya değil... Türkiye yine kutuplaşmış şekilde seçim Bizde artık tamamen normal olarak dönemine giriyor. Kentin geleceği için neye kime algıladığımız, kaldırım taşı değiştirme alışkanlığını oy verdiğini bilmeyen yığınlar, çalgılı türkülü, uygar ülkelerde görememenizin nedeni o görsel kirliği bol, zeka ve ince nükteden yoksun ülkelerdeki kaldırım taşının ömrünün nerdeyse seçim sloganları içinde günlerini geçiriyor... 60 yıla yaklaşmasındadır. Bu seçimler öncesi Peki biz her seçimde yıllardır kimleri mevcut başkan ve meclis üyelerinin geçtiğimiz seçiyoruz aslında? Özellikle belediye seçimleri, 20 30 yılda halkı ne kadar borca soktuğu ve bu soluduğumuz havadan, bineceğimiz toplu borcun efektif geri dönüşünün bile sağlanamadığı ulaşım araçlarına, kaldırımların yüksekliğinden, doğru dürüst ortaya konulsa, belediyecilik işini kullanacağımız yeşil alanların kalitesine, kültür anlamadığımız da ortaya çıkar. soluyacağımız müzelerine, hatta kullanacağımız Ülke zenginleşeceğine; sırf bu israftan, ya da tatlı su miktarına kadar karar verecek insanların ranta doymayan müteahhitbelediyekurnaz seçimi. Eşdeğişle, hiçbir kent kültürü ve bilinci vatandaş işbirliğinden topluca kazık yer, topluca olmayan birçok kişi yine bu koltukları imza kalkınamaz ve topluca zaman kaybeden hep biz makamlarını, paranın gücünü kullanmak üzere oluruz. işgal edecekler. Belki de kendi ideolojik fikirlerini Uç bir örnek olabilir belki ama Ferrari ile de dayatmak için buraları yine kullanacaklar. bakkala gidip ekmek almakla, bisikletle gidip Çoğu seçmen aslında bunun farkında almak arasındaki farkı anlatamadığınız, olmadan sadece tuttuğu takımın bu kültüre sahip olmadığınız maçta kazanmasını ister sürece, maksimum enerji gibi hedefe kitlendiğini ile minimum iş yapılması gözlemlemek ise hiç zor olağan sayılır. Tarihte bir değil. çok devlet bu israftan Türkiye’nin batmıştır. Bizans’ı kentleşmesi özellikle yok eden israftır, son 5060 yıllık süreçte; Osmanlı’nın sonunu üst üste yığılmış çirkin getiren aşırı borçlanma binalardan, ruhsuz ve Duyuni Umumiyedir. ve korkutucu kamu Yunanistan’ın bugünlerde binalarından, herhangi borç krizine girmesinin nedeni bir estetik güzelliği, kültür hazır Avrupa Birliği kaynaklarının ve uygarlık birikimi olmayan süregeleceğine olan inançtır. üstelik geniş bile olmayan Miting sonrası meydandan bir kare Bilirsiniz, piyangodan büyük meydanlardan, az sayıda yeşil ikramiye kazanan onlarca kişi parkların yaşayan tüm canlılara birkaç yıla kalmadan iflas ve intihar etmiştir. lütuf olarak sunulduğu kasabadan hallice Çünkü parayı kullanma kültürü, bilgeliği yoktur. büyük yerleşim yerlerinden oluşuyor. Acıdır ki Parayı harcamak, sınırlı kaynakları sınırsız biz buralara şehir dendiğini sanıyoruz. Çoğunu gibi varsaymak, yarını düşünmemek ve iktidar içinde içinde ne bisiklet yolları, ne bilim müzeleri, sarhoşluğuyla her dilediğini yapma hürriyetine ne birbiri ile koordinasyonu olan toplu ulaşım sahip olmak en büyük hatalardan biridir. araçları, ne de heykelleri var. Kaldırımları bile hala Uygar ülkelerde insanların bisiklete binmeleri tek tip sarı beyaz boyanıyor. için uygun bisiklet yolları döşenir, zenginler Sokak isimlerinin bile her seçim seçilen kişinin ülkesi İsviçre yurttaşlarına dağlara kadar trenle dünya görüşüne göre zırt pırt değiştirildiği bir yolculuğu, göllerinde gemilerle seyahati teşvik şehirleşme. Belediye başkanı ya da meclis üyesi ederr. Norveç ve Finlandiya ormanlarının yok olmak için deneyim gerekmiyor. Biraz siyasi olmaması için kestikleri her ağacın yerine daha yanınız, biraz da kurnazca iş bitiriciliğiniz, pasifte fazlasını diker. duran kişiyi eziciliğiniz sizi bu göreve getirebilir. Kamu personelinin kullandığı araç sayısı zengin Oysa bir ülkenin, bir toplumun hatta bir sivil kuzey ülkelerine doğru gittikçe azalır; STK’ları ise toplum kuruluşunun (STK) gelişmişliğini içindeki maddi kaynakları etkin kullanmaları ile öne çıkar.. lider kadroların ellerindeki parayı doğru şekilde Bizim STK’larımızın, belediyelerin ve siyasi kullanmaları ile değerlendirmek gerekiyor. partilerimizin çoğunun parayı kullanma ehliyeti Elinizde milyonlarca dolar olsa eğer parayı olmadığından sonları hızlı gelir. kullanma yetiniz ve kültürünüz yoksa, çoğu Ülkemizde belediyelere bu kadar hırsla rağbet zaman iş çıkarttığınızı sanırsınız. Etrafınızdakileri olmasının amacı halka hizmet için değil, tam de bu yalanla kandırırsınız. tersine mevcut kaynakları ve tahsis edilen Aslında aynı işi çok daha düşük bütçelerle parayı en hızlı ve “usulüne uygun” nasıl yok çıkartmak , zaten sınırlı sayıda olan maddi edilebileceğine kendilerinin en büyük aday kaynakları daha efektif kullanmak varken ziyan olduğuna inanmalarıdır.Her seçime Türkiye olan kullanılamayan nice paralarla hatta yapılan farklı bir beklentiyle ve bir umutla girer ama her borçlarla halkın geleceğine bile ipotek koyuluyor. defasında toplumun tamamının kaybettiği yıllar Hollanda gibi küçücük bir ülke örneğin; sonra anlaşılır. kentlerinin imarında olsun, kütüphanelerin