25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 25 Mart 2014 Salı hayata geçirirken, atıklardan enerji üretip, ağaçlarını koruyup, kentler yeni yapılaşmaya kapatılırken Türkiye’de yaşananlar içler acısı. Ağaçlar kesiliyor, sulak alanlar daraltılıyor, sit alanları talan ediliyor. “Çılgın” projeler tasarlanıyor, ne ulaşımda ne yaşam kalitesinde ne eğitimde nede sağlıkta insan odaklı bir anlayış hayata geçiyor. Bunların yanı sıra kültürel, tarihi ve doğal yapı da her geçen gün darbe yiyor. Yaşanan yağmalar elbette birer kent suçu... Peki nedir kent suçları? o ZUHAL AYTOLUN “Kentliler, temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması ve/veya ortadan kaldırılması durumunda bu durumun farkındalığını sağlamak ve değiştirmek için hak iddia edebilirler, etmeliler de. Bu zaten demokrasi ve çağdaş yaşamın temel koşulu.” Tabii, öncelikle kentlilerin haklarını bilmeleri, yerel yönetim, merkezi yönetim gibi seçim yoluyla gelen idarecilerin bu hakların gerekliliklerini yerine getirmek zorunda olduklarını kavramaları gerek. Kent hakkını savunmak için bireysel hareket edilebilir ancak bu çoğu zaman topluma karşı işlendiği için ortak bir mücadele yürütülebilir. Köksal, ortak bir mücadelenin deneyimi ve kazanımının çok daha farklı olduğunu söylüyor: “Bu mücadele her yolla olabilir elbette; yazarak, çizerek, bir araya gelip dayanışarak, sokağa çıkarak, eylem yaparak, belki de sadece durarak! Ortak akıl olunca, her türlü yaratıcılığa da açık bir eylemsellik bu.” Kent yaşamını tahrip eden, kente ait kültürel, tarihi ve doğal zenginliklerin olumsuz yapısal değişikliklere uğramasına yol açan ve kamu yararını gözetmeyen her türlü eylem bu kapsamda değerlendirilebilir. Elbette yalnızca TCK değil, İmar, Belediye, Kıyı, Orman, Boğaziçi, Çevre Kanunu gibi bir çok yasal düzenlemeyle de bağlantı söz konusu. Bu konuda Türkiye’de ciddi bir hareketlilik var; bir takım oluşumlar ve bireyler de çalışmalar yürütüyor. Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi (TMMM) onlardan biri. Ülke kaynaklarına yönelik saldırıya karşı başta mühendis, mimar ve şehir plancıları olmak üzere eşitlik ve özgürlük için yan yana gelen teknik elemanlardan, hekimlerden, akademisyen ve hukukçulardan oluşan bu topluluk Kent Suçları’yla mücadele ediyor. Kent Suçları İhbar Hattı, Kent Suçları Günlüğü ve Kent Suçlarıyla Mücadele Danışma Kurulu ile tepkilerini ortaya koyuyor, mücadelelerini veriyorlar. 2006 yılında farklı meslek gruplarından u Gelişmiş ülkeler akıllı şehirlere geçerken, doğayla barışık uygulamalar K entlilik ve kentli olma bilinci oldukça uzun zamandır tartışılıyor. Canlıların odağında bulunduğu kentlerde yaşam alanları ve imkanları da buna göre şekillenmek zorunda. Ancak son yıllarda Türkiye’de bırakın yaşam alanlarının daha kaliteli bir hale getirilmesini, tek tek elden kaybetme durumu söz konusu oldu. Gelişmiş ülkeler akıllı şehirlere geçerken, doğayla barışık uygulamalar hayata geçirirken, atıklardan enerji üretip, ağaçlarını koruyup, kentler yeni yapılaşmaya kapatılırken Türkiye’de yaşananlar içler acısı. Ağaçlar kesiliyor, sulak alanlar daraltılıyor, SİT alanları talan ediliyor. “Çılgın” projeler tasarlanıyor, ne ulaşımda ne yaşam kalitesinde ne eğitim ne sağlıkta insan odaklı bir anlayış hayata geçiyor. Bunların yanı sıra kültürel, tarihi ve doğal yapı da her geçen gün darbe yiyor. Yaşanan yağmalar elbette birer kent suçu... Peki nedir kent suçları? Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Gül Köksal, kent suçunun, bir anlamda öznenin kent olduğu ve bu özneye karşı işlenen suçu temsil etmekle birlikte bir anlamda da kent hakkını ihlal eden tutumlar nedeniyle kentte yaşayan her türlü canlının hakkına zarar verme durumuna işaret ettiğini söylüyor. Diğer bir deyişle, kent bünyesinde yaşayan her canlının refahı, sağlığı, Bakanlar Kurulu kararınca Artvin’in Arhavi ilçesinde şehir içine kurulacak bir Kavak Hidroelektrik Santral projesi için ilçe merkezinde acele kamulaştırma kararı alınmıştı. Projeye göre Kamilet Vadisi’nde Çifteköprü ve Kapisre derelerinin suları tünel ve borularla ilçenin merkezinde daha önce tarım alanı olan bir bölgede Cumhuriyet Mahallesi’nde toplanacak. Üretilen elektriğin dağıtımı için de aynı bölgede bir santral inşa edilecek. Yapımına geçen yıl başlanan HES projesi, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı şekilde şehir içinde yapılıyor. Açılan davalara ve itirazlara rağmen de talan devam ediyor. gelişimi ve benzeri tüm temel hak ve özgürlüklerini eşit ve adil bir biçimde gözeten bir anlayış karşısındaki her hareket, kent suçu olarak sayılabilir. Kentliler neler yapabileceğinin farkında mı? Anlatıyor Köksal, Arhavi’de kanunsuz HES Hüseyin Avni Paşa Korusu Kent suçlarını deşifre edin! Boğaz’daki Hüseyin Avni Paşa Korusu’nun işadamı Mehmet Cengiz’e satıldığı ortaya çıktı. 81 bin 511 metrekarelik korunun üzerindeki imar yasağı da kaldırılmış. Burada tam 3 bin ağaç ve tarihi kalıntılar ve içinde Halide Edip Adıvar’ın bir dönem yaşadığı köşk bulunuyor. Orman kıyımı sürüyor İstanbul Boğazı’na 3. köprü için Poyrazköy ve Garipçe’de yok edilen ağaçların arasından köprünün ayakları yükseliyor. Her geçen gün kıyım devam ediyor. Ulaşıma çözüm olmaması bir yana, yok ettiği değerler ve yarattığı tehlikeler de diz boyu. Ağaçlar kesiliyor, su havzaları olumsuz etkileniyor. Orman ve biyolojik çeşitlilik zarar görüyor. Ortaya çıkacak kaçak ve çarpık yapılaşma da işin tuzu biber olacak. İstanbul’a ve doğaya çok büyük bir zarar verecek bu köprüyü yapma inadı, çağdaş kentililik ve çevre dostu anlayışa oldukça uzak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle