Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 Mayıs 2013 Salı 3 İnsancıl Bir Ekonomik Model Mümkün mü? Ekonomik büyüme kimin için iyi? Ekonomiyle gerçek hayat arasındaki ilişki neden bu kadar sorunlu? 21. yüzyıla uygun insancıl bir ekonomik model oluşturmak mümkün mü? Bu üç soruya yanıt arayanlar için iyi bir önerim var. Bir fizikçi ile bir ekonomist arasında uzun süreli diyaloğun bir ürünü olan “Ekonominin Gerçek Yüzü” adlı kitap. Philip Bartlett Smith Amerikalı bir fizikçi. Emekliliğinden sonra silahsızlanma, çevre yoksulluk konularına yoğunlaşıyor ve neoklasik ekonomi disiplininin tutarsızlık ve kusurlarla dolu sahte bilim olduğu, tek amacının zenginlik ve güç statükosunu savunmak olduğu kanaatine varıyor. 1996’de bir kongrede ŞililiAlman ekonomist Manfred MaxNeef ile kurulan dostluk onları düşüncelerini bir kitapta toplamaya yöneltiyor. Kitabın ilk yarısı yazarların ekonomik düzene eleştirel ÖZLEM bakış açılarını yansıtırken ikinci bölümü YÜZAK insancıl bir ekonomi modeli için önerileri içeriyor. Yazarlara göre elimizde 2 paralel dünya var. Biri siyasetle, rekabetle, aç gözlülükle ve güçle ilgilenen ve her şeyin kontrol altında olduğu izlenimini veren dünya; diğeri ise eşitlik, refah ve dayanışma ile ilgilenen, hiçbir şeyi kontrol altına almayan, ama durdurulamaz bir sivil toplum yeraltı hareketi olarak büyüyen bir dünya. İlki; ezici gücüne karşın giderek derinleşen krizlerden de anlaşılacağı gibi katılığı ve büyüme fetişizmi yüzünden sürdürülebilir olmayan bir dünya. İkincisinin ise dağınıklılığı, bağımsız olması ve kaotik yapısı sayesinde çökertilmesi mümkün değil. Çevre felaketlerine ve insanların çektiği tüm acılara karşı tepkiler her yerde yükseliyor. Tüm bileşenlerinin temelinde ise egemen ekonomik modelin kökünden değişmesi gerekliliği yatıyor. Paul Hawken ve meslektaşlarının Kaliforniya’da kurdukları Doğal Sermaye Enstitüsü’nde 243 farklı ülke, yöre ve bölgede sayısı 300 bine ulaşan sivil toplum örgütlerinin detaylı bir veri tabanı oluşmuş durumda. Bu tüm dünyadaki mevcut grupların sadece bir bölümü ancak tarımdan biyoçeşitliliği, insan haklarından, basın özgürlüğüne, kültürel mirastan, köy ekosistemlerine kadar binlerce disiplin ve ilgi alanını içeriyor... Tüm bunlar bize hala iyimserliğimizi korumamız ve mücadeleyi sürdürmemiz için ipuçları... Bir Nehrin Hikâyesi: Ergene Y önetmen Nejla Demirci, Gündoğdu belgeselinde Trakya’daki sanayileşmenin sonucu olarak Ergene Nehri’nde yaşanan kirliliği ve bu kirliliğin bir toplumu nasıl etkilediğini yerel halkın dilinden anlatıyor. Aynı zamanda Ergene İnisiyatif’nin de üyesi olan Demirci’nin yönettiği Gündöndü’nün çekimleri 2010’dan beri biriktirilen görüntülerden oluşuyor. Belgesel sadece bir çevre kirliliğini değil, kirliliğin toplumdaki etkilerini de inceliyor: “1980’lerde sanayileşmeye başlayan bölgede bugün 5000 civarında deritekstil, tekstil, ağır sanayi ve boya fabrikaları bulunuyor. 1980’lerin ortalarına doğru kirlilik artmaya ve nehirde balık ölümleri yaşanmaya başlıyor. Bugün ne suda ne de suyun yanındaki toprakta canlı yaşayamıyor. Demirci Bianet’e yaptığı açıklamada şunları söylüyor: “Bölgede sekiz bin yıllık bir tarım kültürü var. İstihdam adı altında bu kültür yok ediliyor. Çiftçiler işçileşiyor, ucuz iş gücü hem fabrikalarda hem de tarlalar da artıyor. Bölgede özellikle ayçiçeği, buğday ve pirinç yetiştiriliyor. Belgesel esnasında burada yetiştirilen tarım ürünlerini analiz ettirdim. Sonuçta her birinde standartın çok üstünde ağır metal ve toksik bulunuyor. Bunları yemek neredeyse zehir yemekten farksız. Ama burada yetişen ürünler Türkiye’nin yüzde 75 ayçiçeği, yüzde 55 pirinç ve yüzde 10 buğday ihtiyacını karşılıyor. Trakya Türkiye’deki en yüksek kanser oranlarının görüldüğü bölge. Ama Bakanlık bunun içki ve sigaradan kaynaklandığını söylüyor” Türkiye’ nin Kirlilik Karnesi T ürkiye çapında 81 ilin kirlilik durumunu ortaya koyan araştırmaya göre 33 şehirde hava kirliliği, 23 şehirde atıklar, 22 şehirde su kirliliği en önemli çevresel problem oldu.TÜRKİYE çapında 81 ilin hava, su, toprak, gürültü ve atık bakımından “kirlilik” karnesi oluşturuldu. Buna göre 33 şehirde hava kirliliği, 23 şehirde atıklar, 22 şehirde su kirliliği en önemli çevresel problem oldu. Türkiye’de çevreyi kirletenlere verilen ceza da 56 milyon liraya ulaştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iki yılda bir hazırlanan Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Raporu’na göre 81 ilin kirlilik durumu ortaya çıktı. Akdeniz Bölgesi’ndeki şehirlerden Adana Isparta, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de hava kirliliği Mersin’de su kirliliği, Hatay’da toprak kirliliği, Antalya’da atıklar, Burdur’da doğal çevrenin tahribatı birinci öncelikli sorun oldu. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki şehirlerden Ağrı, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Muş ve Tunceli’de atıklar; Bitlis, Elazığ, Kars, Ardahan, Iğdır’da hava kirliliği; Bingöl, Malatya ve Van’da ise su kirliliği en önemli sorun olarak öne çıktı. Ege Bölgesi’nde Afyonkarahisar, Denizli, Kütahya, Manisa ve Muğla’da yoğun hava kirliliği; İzmir, Uşak’ta atıklar, Aydın’da su kirliliği öncelikli çevre sorunu oldu. Adıyaman, Gaziantep, Mardin, Kilis’te hava kirliliği; Diyarbakır, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak’ta atıklar; Batman’da su kirliliği sorunu çıktı. Ankara, Konya, Sivas, Aksaray, Kırıkkale’de hava kirliliği; Çankırı, Niğde, Yozgat ve Karaman’da su kirliliği; Kayseri, Kırşehir, Nevşehir’de atıklar; Eskişehir’de gürültü şikayeti var. Çorum, Kastamonu, Tokat, Zonguldak, Bayburt, Bartın, Karabük’te hava kirliliği; Bolu, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Sinop, Trabzon, Düzce’de atık sorunu çıktı. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Kirliliğin ana faktörü ısınma Hava kirliliği oluşumunun etkili başlıca faktörünün 56 şehirde ısınma, 7 şehirde meteorolojik faktörler, 6 şehirde sanayi, 6 şehirde topografik faktörler ve 4 şehirde de trafik kaynaklı olduğu tespit edildi. Sorunun giderilmesinde en çok karşılaşılan zorluğun toplumdaki bilinç eksikliği olduğu açıklandı. Bilinç eksikliğini ise mali imkansızlıklar, yetersiz denetim ve kalitesiz yakıtlar izledi. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayın Yönetmeni: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Tutku Talınlı Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74 Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Ayla Atamer Tel: 0 212 251 98 7475 Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri