Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 28 Mayıs 2013 Salı Düşünmek, yemek, tasarruf etmek... o ÖZLEM YÜZAK T üm dünyada tarımsal üretimin en az üçte birinin tarla ile tüketici arasındaki süreçte yok olduğunu biliyor musunuz? Ve tabii bunun küresel anlamda ciddi anlamda etik, ekonomik ve çevresel sorun olduğunu? Boşa harcanan enerji, su, verimlilik, insan emeği ve para kaybını? Bu yüzden Birleşmiş Milletler Çevre Programı, bu yıl Dünya Çevre Günü’nün ana temasını “Düşünmek, Yemek ve Tasarruf Etmek” olarak belirledi. BM’nin hedefi ise gıda israfının ve karbon emisyonunun azaltılmasını teşvik etmek. 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmişti. Ve her yıl farklı bir tema ile çevresel sorunlara dikkat çekiliyor. “Düşünmek, Yemek ve Tasarruf Etmek” teması ile de yemeğin hazırlanıp tüketildiği her yerde aslında herkesin birşeyler yapabileceği vurgulanıyor: Evler, köyler, çiftlikler, süpermarketler, kantinler, oteller.. “Beslenme sisteminde bir felaketle karşı karşıyayız. Alan başıboş bırakılmış durumda. Sistem kendi kendini ayarlar, denilmiş. Devletler umursamıyor. Besin endüstrisi sorumluluk kabul etmiyor. Son elli yılda bütün dikkat üretimi olabildiğince arttırmaya verildi. Sonuçta doymuş yağlara, tuza ve şekere dayalı bir rejim gelişti. Felaket ortamı işte böyle doğdu.” Bu sözler Birleşmiş Milletler’in “beslenme hakkı” raportörü Olivier De Schutter’e ait. Geçen yıl 6 Mart’ta, Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Konseyi’nin Cenevre’deki toplantısında kapsamlı bir rapor sunan Schutter’in dikkat çektiği ana öğeler şunlar: Satılmak üzere marketlere gelen sebze ve meyvelerin yüzde 10’u hallerde yüzde 15’i marketlerde, yüzde 15’i de satın alınan ev ve işyerlerinde çöpe atılıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü bu yıl tüm dünyada gıda ürünlerinin nasıl duyarsızca israf edildiğine dikkat çekiyor Türkiye’de her gün 8 milyon nüfuslu Somali’deki tüm açları doyuracak kadar ekmek çöpe dökülüyor. Dünyada bir milyar insan açlık içinde yaşıyor, ama bir o kadarı da şişmanlıktan bunalıyor. Mevcut sistemin neden olduğu diyabet, damar ve kalp hastalıkları için yapılan harcamalar sağlık bütçelerini ezmekte. Gelişmekte olan ülkelerdeki çocukların %34’ü (186 milyon) yaşları gereği olmaları gereken boya erişememiş durumda. Bu, böyle devam edemez. Olabildiğince fazla üretmeye saldırmış tarım anlayışını sorgulayarak, daha ekolojik, daha fazla yerel boyutlu bir düzene doğru yol almak söz konusudur artık. Örneğin, sağlıklı bir beslenme sisteminin düzensiz ve dengesiz bir sistemden daha pahalı olduğu yerlerde endüstriyel tarıma verilen sübvansiyonların yeni baştan gözden geçirilmesi gerekir. Donmuş yağlı, tuzlu ve şekerli maddeler özellikle vergilendirilmelidir. Çiftçi pazarlarına ve kentsel tarıma öncelik tanınmalıdır. Uzman, bu arada, “İnsan sağlığına zararlı etkileri olduğu saptanan besin maddelerinin reklamlarına göz yumulmasını anlamanın olanağı yok.” diyor. Türkiye’de de ciddi bir israf söz konusu. Satılmak üzere marketlere gelen sebze ve meyvelerin yüzde 10’u hallerde yüzde 15’i marketlerde, yüzde 15’i de satın alınan ev ve işyerlerinde çöpe atılıyor. Tek bir ekmek örneğini verecek olursak, istatistiklere göre, sadece Türkiye’de her gün 8 milyon nüfuslu Somali’deki tüm açları doyuracak kadar ekmek çöpe dökülüyor. Geçen yıl Ankara Ticaret Odası tarafından hazırlanan ekmek raporuna göre, her 10 ekmeğin dokuzu tüketilirken birinin israf edildiği tespit edilmişti. Türk halkı, her yıl ekmeğe 7 milyar dolar para ödüyor. İsraf edilen ekmeğin ekonomik büyüklüğü ise yıllık 700 milyon doları buluyor. Türkiye’nin çevre notu düşük Türkiye’nin çevre karnesi BM Çevre Platformunun birkaç ay önce yayınladığı raporda gayet açık. BM “Çevresel Risk Değerlendirme”raporuna göre Türkiye ekolojik kaynaklarının sınırlarını o kadar zorluyor ki yakında ulusal kaynaklarının dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği kalmayacak. Bu da sadece ekolojik değil aynı zamanda ekonomik bir gösterge. BM’ye göre Türkiye’nin kaynaklarının sürdürülemez hale gelmesi kredi durumunu ve küresel piyasalardaki saygınlığını etkileyebilir.