Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Su hak iken nasıl D ihtiyaç oldu? evletlerin su kaynaklarını hızla özelleştirme yoluna gitmeleriyle, su bir hak olmaktan çıkıp ancak parası verip alınabilecek bir meta haline dönüştürüldü. Çokuluslu şirketler arkalarına IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası gibi kurumları da alıp 20. yüzyıldan itibaren dünyanın birçok ülkesinde su kaynaklarını kontrol etmeye başladılar. Su temel bir haktır” diyen bilim insanları ve uzmanlar, 2223 Mart günü İstanbul’da düzenlenen “Kapitalizmin Kıskacındaki Su” konulu konferansta bir araya geldi. Konferansta, “İnsanlığın en temel yaşam kaynağı olan suyun ticarileştirilmesinin arka planında hangi kapitalist çıkarın yattığı” sorusunun yanıtı verilirken toplumların su hakkı için yürüttükleri mücadelelerden örnekler de verildi. ÖZLEM YÜZAK Devletlerin su kaynaklarını hızla özelleştirme yoluna gitmeleriyle, su bir hak olmaktan çıkıp ancak parası verip alınabilecek bir meta haline dönüştürüldü. Çokuluslu şirketler arkalarına IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası gibi kurumları da alıp 20. yüzyıldan itibaren dünyanın birçok ülkesinde su kaynaklarını kontrol etmeye başladılar. Daha önce musluklardan içilebilen sular şişelendi, ambalajlandı ve giderek artan fiyatlara satılmaya başlandı. Yerel yönetimler kentlerinin su imtiyazlarını özel şirketlere devrettiler. Bolivya’da su hizmetlerinin özelleştirilmesinin ardından yaşananlar ve halkın ayaklanması en çarpıcı örneklerden biri olarak karşımıza çıkıyor. “Su temel bir haktır” diyen bilim insanları ve uzmanlar, 2223 Mart günü İstanbul’da düzenlenen “Kapitalizmin Kıskacındaki Su” konulu konferansta bir araya geldi. Konferansta, “İnsanlığın en temel yaşam kaynağı olan suyun ticarileştirilmesinin arka planında hangi kapitalist çıkarın yattığı” sorusunun yanıtı verilirken toplumların su hakkı için yürüttükleri mücadelelerden örnekler de verildi. Çok sayıda işçi ve memur sendikası ile dernekler tarafından örgütlenen konferans, 2009 yılında Türkiye’de düzenlenecek olan 5. Dünya Su Forumu’na alternatif olarak gerçekleştirildi. Konferansta “Özelleştirmenin yeni biçimi: Kamulaştırarak özelleştirme” başlıklı bir konuşma yapan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkel Minibaş, “sermaye ile devlet arasındaki ilişkiyi sorgulamazsak su üzerinde oynanan oyunları anlamamız imkânsızlaşır” derken Türkiye’de suyun özelleştirilmesi ve ticarileşmesi konusunda muazzam yasal hazırlıklar olduğunu söyledi. Minibaş, 1997 yılında Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi Özel Oturumu’nda sınır aşan nehir havzalarında havza yönetimi sistemi kurulmasının ve suyun arza göre özel sektör tarafından yönetilmesinin kararlaştırılmış olduğunu ve 27 su havzasına sahip olan Türkiye’de de entegre havza işletmeciliği yönetiminin yolunun açılmaya çalışıldığını belirtti. DİSK Genel İş Sendikası’ndan Serhat Salihoğlu da konuşmasında, Türkiye’de 4 yıllığına iktidara gelen belediyelerin özel sektöre 30 yıllık su imtiyazı devretmesini eleştirdi. Antalya Belediyesi’nin 1995 yılında 10 yıllığına su imtiyazı devriyle ilgili gelişmeleri de hatırlatan Salihoğlu, “İmtiyazı bir TürkFransız ortaklığı devralmıştı. Ancak şirketin su zammı talebini belediye meclisi geri çevirince Fransız ortak uluslararası tahkime başvurdu. Dava hâlâ sürüyor” dedi. SU ÖZELLEŞTİRMELERİ Su haklarının piyasalaştırılıp özelleştirilmesinin sonuçları olarak en çok göze çarpan bulgu, birçok ülkede özel sektörün gelişiyle birlikte artan su fiyatları. Gana’da insanlar, IMF politikaları sonucunda gelirlerinin yarısını su alabilmek için harcadılar. Paris ve Manila’da olduğu gibi Cakarta’da 1997 yılında yapılmaya başlanan özelleştirmelerle su hizmetleri çokuluslu şirketlerinin ortaklığına bırakıldı. Şirketler beş yılda yaklaşık yüzde 35’lik fiyat arttırımı yaptılar. Fas’ta tüketiciler su fiyatlarının üç kat arttığını gördüler. İngiltere’de su ve kanalizasyon faturaları 198990 ve 199495 yılları arasında yüzde 67 arttı. Bağlantı kesintileri yüzde 177 arttı. Sonuçta su fiyatları yüzde 450, şirket kârlarıysa yüzde 692 arttı. Güney Afrika’da Johannesburg’un su temini Suez Lyonnaise des Eaux tarafından devralındıktan sonra, su güvensiz, erişilmez ve aşırı pahalı hale geldi. Binlerce insanın su bağlantısı kesildi, kolera enfeksiyonu yayılmaya başladı. Filipinler’de Sibic Körfezi’nde Biwater su fiyatlarını yüzde 400 arttırdı. Fransa’da halkın suya ödediği bedel yüzde 150 arttı ve kalite bozuldu. Bir rapora göre 5.2 milyondan fazla insan bakteriyel yönden kabul edilemez kalitede su alıyor. 9