23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Küçük Adımlar Büyük Yarınlar EDİTÖR ÖZLEM YÜZAK Binlerce minik gönüllü yetişiyor “Toplumu sen mi değiştireceksin? Dünyayı sen mi kurtacaksın? Deli misin? Sana ne!” Küçük Adımlar Büyük Yarınlar (KABY) projesinde gönüllülük yapan binlerce toplum gönüllüsünün işittiği bu cümleler, bize Hindistan’ın ruhani lideri Mahatma Gandhi’nin “Önce sizi görmezden gelirler. Sonra size gülerler ve sizinle mücadele ederler. Sonra siz kazanırsınız” sözünü hatırlatıyor. KABY’de Toplum Gönüllüsü gençler, okullarından, özel hayatlarından, ailelerinden ayırdıkları zamanı, yeni ve minik gönüllüler yetiştirmek için kullanıyor. Procter&Gamble (P&G), Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) işbirliğiyle gerçekleşen KABY, Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi 10. yılında ulaşılması istenilen hedefler için bir ilk adım olma özelliğini taşıyor. Projeyle, sosyal sorumluluk bilinci yüksek, çevresindeki ihtiyaçlara duyarlı, sorunların farkında olan ve bunların çözümüne yönelik fikir üreten bir neslin yetiştirilmesi hedefleniyor. Toplum Gönüllüsü gençlerin rehberliğindeki ilköğretim öğrencileri, sivil inisiyatifin bir parçası olduklarını fark edip sivil inisiyatif almayı öğreniyorlar. Bu bağlamda üniversiteli gönüllüler, ilköğretim okullarındaki öğrencilerle bir araya gelerek sivil toplum ve gönüllülük gibi konularda beyin fırtınası yapıyor. Haftada 2 ders saati bir araya gelen gönüllüler, 2006 Ocak ayında başlayan KABY kapsamında şimdiye kadar 51 okulda 1521 öğrenciye ulaşırken 51 üniversiteden toplam 578 üniversiteli genç de projede yer aldı. Tüketim Toplumu Bilgi Toplumu Olur mu? İsterseniz önce soruyu ortaya atalım: Bir tüketim toplumunun bilgi toplumu haline dönüşmesi mümkün mü? Yanıtı zor bir soru değil mi? Üstelik küresel düzenin tüm dünyada kavramları ve algılamaları hızla değiştirdiği bu sürecin içinde tüketmek sözcüğü daima, her yerde ve her koşulda en çarpıcı biçimde karşımıza çıkıyorsa... Doğal varlıklardaki tahribat ve savurganlık bir tarafa, var olan kaynakların paylaşımında bile hem ülkeler arası hem de toplumların katmanları arasındaki dengesizlik had safhada ise... Giderek daha fazla tüketme tutkusu ve yarışı insanı adeta bir robota dönüştürüyorsa. Bugün belki de tüketim toplumu için en üzücü olanı, insanlığın en temel manevi değerleri için bile tüketimin karmaşık bir tatmin şekline dünüşmesi... Üstelik yapılan araştırmalar tüketim toplumu olmanın insanlara hiç de öyle sanıldığ gibi mutluluk getirmediğini de ortaya koyuyor. Oxford Üniversitesi’nden psikolog Michael Argyle ve ekibinin yaptığı araştırmaya göre mutluluğun asıl belirleyicileri aile, iş ve arkadaşlık yaşantısındaki tatminle boş zamanlardaki tatmin... Şurası bir gerçek ki, insan mutluluğunun en önemli kaynağı olan sosyal ilişkiler ve paylaşım; daha da zengin olmak ve tüketmek için verilen çaba ve telaş içinde giderek yok oluyor. Öyle bir sistemin içinde sürükleniyoruz ki; su, hava ve toprak gibi asla tükenmeyeceğini var saydığımız doğal kaynakların sorumsuzca tüketildiğini görüyoruz... Kimisi seyretmeyi tercih ediyor, kimisi “benden sonra tufan” anlayışı içinde tınmıyor bile... Kimileri ise sorunun artık ciddi tehlike boyutuna ulaştığının farkında olduğu için gerek bireysel gerekse örgütlü girişimlerin içinde gidişatı yavaşlatma gayreti içinde... Oysa öncelikle kavramlarda ve zihniyette ciddi bir değişime gereksinim var. Kalkınmanın içinde üretim ve tüketim, tüketimin içinde ise kirletme var ise... Sürdürülebilir kalkınmanın hedef alınması yerine “sürdürülebilir yaşam”ın asıl hedef olması gerekmiyor mu? Bu ise, yepyeni bir paylaşma ve yaşam düzenini gerekli kılıyor... Asıl sorun bu yeni düzene hazır olup olmadığımız... Toplumlar içinde bu yeni düzene hazır olanlar çoğaldığı zaman bilgi toplumu olma yolunda adımlar da atılmaya başlanmış olacak... İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletmeEkonomi Bölümü 2. sınıf öğrencisi Gülşah Güney ile İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde yapmış oldukları gönüllü çalışmalar üzerine konuştuk. ‘Anahtar sadece kapıları mı açar?’ Birçok öğrenci televizyon başında zaman öldürürken sen gönüllü faaliyetlerde bulunuyorsun, neden zamanını doldurmak için gönüllülüğü seçtin? Toplum Gönüllüleri Kulübü dışında başka kulüplerde de aktif olarak çalışıyorum, fakat bu benim eğlenmediğim anlamına gelmiyor. Ben de sırası gelince zamanımı televizyon karşısında geçiriyorum veya arkadaşlarımla dışarı çıkıyorum. Ama bu, toplumun sorunlarına duyarsız kalmama neden olmuyor. Gönüllülük benim için yorulduğum zamanlarda dinlenme nedenim gibi. Gönüllü faaliyetlerde bulunduğumda kendimi daha huzurlu hissediyorum. Bizler genciz ve en verimli olduğumuz bu zamanları hem topluma yararlı işler yapıp hem de eğlenerek geçirebiliriz. Üstelik bizler başkalarına yardım ettiğimizi sanırken en çok kendimize yardım ediyoruz, mutlu oluyoruz. Toplum Gönüllüsü olmadan önce Gülşah nasıldı, şu anki Gülşah nasıl? Önceden girişken değildim. Mecburen değiştim. Sonuçta, içinde bulunduğunuz projede bir sürü ekip arkadaşlarınız ve onlara karşı sorumluluklarınız var. Onların dışında en önemlisi, hizmet verdiğiniz projedeki kişilere karşı sorumluklarınız. “Mutlaka başarmalıyım” diye düşünüyorsunuz. Daha hızlı çözüm üreten, hızlı karar verebilen, yeniliklere açık, girişken oluyorsunuz. Farklı kültürlerden gelen, fakat ortak dertleri olan bir sürü insanla tanıştım TOG’la birlikte. Van’da, İzmir’de, Samsun’da gönüllü arkadaşlar bir araraya gelip yaptığımız projeler üzerinde konuşuyoruz. Farklı kültürlerden bir sürü insan tanıyorsunuz. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde hangi projeleri gerçekleştirdiniz? Geçen yıl Küçük Adımlar Büyük Yarınlar Projesi’ni Cihangir’de bir ilköğretim okulunda gerçekleştirdik. Bir de karanlığa karşı türküler adıyla geleneksel olarak düzenlediğimiz yardım konserlerimiz var. Her sene bir tema belirleyip onun üzerinden yardımları paylaştırıyoruz. Geçen yılki temamız “çocuk”tu ve onun üzerinden Bayrampaşa Çocuk Tutukevi’ndeki çocuklara ve Nezin Vakfı’na yönlendirdik gelirimizi. Bu seneki temamız ise kadın. Bunun dışında kitap toplama kampanyaları sürekli yaptığımız faaliyetler arasında. Derslere zaman kalıyor mu peki?.. Sistemli çalışmaya dikkat ediyorum. Sınav dönemlerimde olan toplantıları sadece eposta grubu üzerinden takip ediyorum. Gönüllü arkadaşlarımın yazdıkları raporlardan bilgileniyorum, derslerimi de aksatmamış oluyorum. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yazıişleri Müdürü: Güray Öz Editör: Özlem Yüzak Görsel Yönetmen: Özgür Özkü Yayın Hazırlık: Duygu Atahan Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Yönetim yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No. 2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Neşe Yazıcı, Reklam Müdürü: İpek Aksoy, Reklam Rezervasyon: Onur Tunalı, Tel: 212251 98 7475. Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle