Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Romalıların öldüren sefası Her kentte en az bir hamam inşa edilen Roma döneminde kurşun borular içme suyu şebekesi ile çeşmelere bağlanıyordu. Günümüzde çok önemli nörolojik rahatsızlıklara neden olduğu bilenen kurşun fazlalığı zamanla Romalılarda etkisini göstermiş ve kurşun borulardan gelen suyun sefasını süren, hatta kurşun kurşun tabaklardan yemek yiyen Romalılar yavaş yavaş kendilerini zehirlemişlerdi. Suyun yeryüzündeki serüveni T ürkiye’nin su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanmı için çalışmalar yürüten WWW Türkiye tarafından yayımlanan “Suyun Yeryüzündeki Serüveni” adlı kitap, su konusunda farkındalık yaratmayı ve suyun değerini anlatmayı amaçlıyor. Garanti Bankası’nın desteği ile yayımlanan kitap, evreni oluşturan en önemli yapı taşlarından biri olan suyun geçmişten günümüze yeryüzündeki varlığını inceliyor, insanoğlunun suyla ilişkisini değerlendiriyor ve çağımızda suyun yaşadığı sıkıntıyı sorguluyor. Herkes için, her şey için ve her zaman gerekli olan suyun yeryüzündeki serüvenini birbirinden güzel fotoğraflarla birlikte inceleyen kitap, bu ortak mirasın acilen ve öncelikli olarak ele alınmasının küresel bir sorumluluk olduğunu da hatırlatıyor. Kitapta yer alan ilgi çekici bölümlerden özetler aktarıyoruz: Küresel ısınma süphesiz son zamanların en çok tartışılan konularından biri. İklim değişikliğine neden olan küresel ısınmanın olası en önemli etkilerinin su kaynakları üzerinde oluşacağı belirtiliyor. Amerikalı araştırmacılar dağlarda biriken karların ve dağların zirvelerindeki buzulların dünya çapında yaklaşık 1.6 milyar insanın su deposu olduğunu vurgulayarak, 50 yıl içerisinde gezegenin ısınmasıyla bu kaynakların zarar göreceğini söylüyor. Su kaynaklarının zarar görmesiyle milyonlarca insanın susuzluk yüzünden birbirine gireceği ve yeni su kaynakları bulma mücadelesinin başlayacağı belirtiliyor. 20.yüzyılda nüfusu 3 katına çıkan dünyada su tüketimi 6 katına çıktı. Suyun dağılımındaki adaletsizlik israf edilmesi ve aşırı kirletilmesi miktarındaki azalmadan daha da önemli bir sorun haline geldi. Günümüzde 3.3 milyar insanın temiz su kaynaklarına ulaşamazken, her yıl 5 milyon kişi sufyla ilgili hastalıklar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Suyun en fazla tüketildiği alanların başında gelen tarım sektörü su kaynaklarını tehdit etmeye başlamasıyla insanlık büyük bir açmazla karşı karşıya kaldı. Her yıl yeryüzündeki toplam su varlığının yüzde 70’i tarımsal amaçla kullanılıyor. Uluslararası kuruluşlar, kısa dönemde yeryüzünde 40’tan fazla ülkenin çok büyük kuraklıklar yaşayacağına dair uyarılarda bulunuyor. Yakın gelecekte su sıkıntısının yalnızca kurak bölgelerde değil, suyun bol olduğu yerlerde bile kimseye ayrıcalık tanımayan ve sınır tanımayan bir olgu olarak iyice kendini göstereceği tahmin ediliyor. Türkiye küresel ısınmanın olası etkile Dünyadaki suyun tamamı beş litrelik bir şişeye konsa, bu şişede insan tarafından ulaşılabilir tatlı su miktarı toplam su varlığının yüzde birinden bile az. Birleşmiş Milletler Küresel Çevre Fonu tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, 1900 yılında bir bardağı dolduran tatlı su kaynaklarının 2000 yılında yarıya düştüğü belirtilerek su kaynaklarının ne duruma geldiği gösterililiyor. ‘SU’DAN HİKÂYELER İnsan hiçbir gıda almadan yalnızca su içerek yaklaşık 40 gün boyunca yaşamını sürdürebilirken, susuzluğa ancak 10 gün dayanabiliyor. İnsan organizmasının yüzde 6267’si, hayvan organizmasının yüzde 6070’i sudan oluşurken, su üç aylık bir fetüsün yüzde 95’ini oluşturuyor. MÖ 3.000 yılında Mezopotamya’daki şehirlerin tamamı su yollarının merkezi konumundaydı. Herkesin kullandığı su kanalının yılda en az bir kez temizlemesi yasalar tarfından belirlenmiş yasaya aykırı davrananlar ölümle cezalandırılmıştı. Ortaçağ Avrupa’sında yıkanmanın sağlığa zararlı olduğu, kirliliğin hastalıkları karşı koruyucu bir duvar oluşturduğu düşünülüyordu. Özellikle sıcak suyla yıkanmanın gözenekleri açarak vücudu tehlikeye soktuğu yolunda görüşler yaygın olduğundan, insanların yıkanmayla arası pek iyi değildi ve bu sebeple parfüm kullanımı had safaya ulaşmıştı. Gündelik hijyen ritüeli olarak ellerin ve yüzün yıkanması 18.yüzyıla gelinceye dek yaygın değildi. İlk sifonlu tuvalet İngiltere’de 1775’te yapılmış, ilk eviçi duşu ise 1810’da bir İngiliz malikanesinde kullanılmıştı. Osmanlılar Fatih döneminde İstanbul’un en önemli sorunlarından olan su sorunu ile mücadele etmek amacıyla Su Bakanlığı kurmuşlardı. ri açısından risk grubundaki ülkeler arasında yer alıyor. Kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer alan Türkiye’de küresel ısınmanın etkisiyle su kaynaklarının zayıflayacağı, kuraklık ve çölleşme sorunlarının daha da artacağı, orman yangınları ve buna bağlı ekolojik bozulmaların yaşanacağı tahmin ediliyor. Bu değişimin yaratacağı etkileri hafifletmek için çevre ve doğa koruma çalışmaları, yeni kaynaklar bulmaya yönelik araştırmalar su sistemlerindeki kaçakların ve sızıntıların giderilmesi gibi önlemler gerekiyor. Eriyen kar kütlelerinin ve giderek yok olan buzulların yaratacağı yeni duruma uyum sağlamak için de tarım teknolojilerinde, endüstriyel uygulamalarda ve yaşam biçimlerinde köklü değişikliklier yapılmasının gerekli olduğu belirtiliyor. Sadece havada temiz Doğada saf su kuramsal bir kavram. Suda hemen hemen her madde çözündüğü için, su doğada hep başka maddelerle karışmış halde bulunuyor ve sadece havada buhar halindeyken doğal olarak temiz oluyor. Ancak, temiz olan su yağmur, kar ya da su halinde yeryüzüne düşerken geçtiği kirli hava tabakalarında bulunan gazlarla, tozlarla radyoaktif serpintilerle ve mikroplarla karışarak atmosferin kirlilik derecesine göre az ya da çok kirlenerek saf su olmaktan çıkıyor. Kirli su o kadar sinsi bir düşman ki asla kendini belli etmiyor. Bardakta gördüğünüz suyu içmeden önce düşünmeniz gerekiyor. Temiz mi, kirli mi? Emin olmanız şart çünkü normal koşullarda yaşamın kaynağı olan su, kirlendiğinde ölüm nedeni olabiliyor. Suyun kendine özgü yapısı kirli olup olmadığının anlaşılmasını zorlaştırıyor. Hidrojenle oksijenin oluşturduğu bu basit yapıda her şey erir, içine karışmasının istemediklerimiz ne yaparsak yapalım suyla bütünleşir. 10