Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E ğlence merkezi Beyoğlu’nun komşusu Tarlabaşı bir göç ve yoksulluk manzarası. Ve tam bir kültür mozaiği...Dar sokak aralarında sıvaları dökülmüş ince uzun binalarda Romanların, Doğu ve Güneydoğu köylerinden göç edenlerin, Afrika kökenlilerin, travestilerin bir arada yaşadığı mekan...İstiklal caddesinde mendil satan, trafik ışıklarında ellerindeki kirli bezlerle camlara koşan, meyhanelerde gül satan minik çocukların gece yarılarında sarhoş kavgaları arasından sıyrılıp geçerek girip bir köşede yattıkları derme çatma daireler.... Ve onca gürültü patırdı ve öfkenin tam göbeğinde, sessiz sedasız ama kararlı olarak “bir şeyleri değiştirebiliriz” anlayışı ile süregelen bir merkez: Tarlabaşı Toplum Merkezi.... “Tarlabaşı Toplum Merkezi”, İstanbul’un bu korkulan ve “ötekileştirilmiş” semtinde 28 Eylül 2006 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi’nin mikro projesi olarak hayata geçirildi. Bilgi Üniversitesi, o dönemde Avrupa Birliği “Demokrasi ve İnsan Hakları Kurulu”na Tarlabaşı Toplum Merkezi’ni bir mikro proje olarak sunmuş ve 90 proje içinden birincilikle kabul edilmiş. Ancak Merkez ve proje Başbakanlık Sosyal Yardım ve Dayanışma Teşik Fonu, Sosyal Riski Azaltma Projelerinden (SRAP) de maddi destek alarak hayata geçirilmiş. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Neşe Erdilek’in ‘proje koordinatörü’ olduğu Merkezin “toplumsal rehabilitasyon ve gruplar arasında yakınlaşma sağlamak” amacıyla kurulduğunu söylüyor. Ardından destekçileri de bir bir artmış: Ulaşılabilir Yaşam Derneği, Toplumsal, Sosyal, Araştırmalar Merkezi (TESAR), Beyoğlu Belediyesi, kaymakamlık, Halk Eğitim Merkezi, Helsinki Yurttaşlar Derneği, İstanbul Tabip Odası’yla Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı bunlardan bazıları. Merkez, Kalyoncu Kulluk Caddesi’ndeki 168 numaralı, restore edilmiş tarihi binada hizmet veriyor. Öncelikli amaç, uyuşturucu, kapkaç gibi yasadışı suçlara alet edilen ve bu suçlarla içiçe yaşa T arlabaşı Toplum Merkezi, İstanbul’un bu korkulan ve “ötekileştirilmiş” semtinde 28 Eylül 2006 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi’nin mikro projesi olarak hayata geçirildi. eşe Erdilek ‘proje koordinatörü’ olduğu merkezin “toplumsal rehabilitasyon ve gruplar arasında yakınlaşma sağlamak” amacıyla kurulduğunu söylüyor. N yan çocukların hayatını değiştirmek . Bu doğrultuda ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik işler yapıyorlar. Ayrıca bölgedeki huzursuzlukları, bilgisizlikleri, sosyolojik sorunları ve kavgaları da önleme amacındalar. Neşe Erdilek’e göre Tarlabaşı’nda, Romanlar ‘suçun kirini’ Kürtlere, Kürtler Afrikalılara atıyor. Romanlar semtin ‘Türkçülüğünü’ üstlenirken, Kürtler Tarlabaşı’na kültürlerini dayatıyor. Erdilek, “Neresinden bakılırsa bakılsın asıl sorun, yoksulluk” diyor. Merkezin Tarlabaşı’nda yarattığı değişimi anlatan Tarlabaşı Toplum Merkezi Sosyal Hizmetler Sorumlusu Ceren Suntekin, “En büyük değişimlerden biri, kantin süsü verilen ancak herkesin kantin olmadığını bildigi, yan binadaki uyuşturucu satılan mekanın kapatılmış olması” diyor. Merkeze gelen çocukların ilk gün bi raz zorlandıklarını ve kavga ettiklerini belirten Suntekin, “Çocuklar kısa sürede birbirlerini tanımaya ve anlamaya başladılar, birarada olmaya alıştılar ve bu durumdan çok mutlular” diye anlatıyor. Okul çıkışı merkeze gelen çocuklar okula yönelik etüd dersleri dışında, yaratıcı drama, pandomim, tiyatro ve müzik gibi değişik alanlarda dersler aliyorlar. Suntekin ile birlikte bir sekreter ve bir güvenlik görevlisinin tam zamanlı çalıştığı merkezde, haftanın belli günleri gelen bir psikolog, çocuklara sanat eğitimi veren hocalar ve gönüllü öğrenciler gorev alıyor. Gönüllü çalışanlara çok ihtiyaçları olduğunu belirten Suntekin, “Acıma duygusuyla gelen ya da bir hevesle gelip aniden kaybolacak gibi görünen gönüllü adaylarını almıyoruz. Merkezde gönüllü olarak çalışmak isteyenleri ufak bir mülakattan ge çiriyoruz” diyerek gönüllü seçimi konusundaki hassasiyetlerini de vurguluyor. Ceren Suntekin yetişkinlerin istekleri doğrultusunda merkezde yapılan aktiviteleri de şöyle sıralıyor: “Buradaki insanların çoğu Doğu’dan göç edenler olduğu için büyük ölçüde okuma yazma problemleri vardı. Yetişkinler bize okumayazma öğrenmek istediklerini söylediler ve biz de Beyoğlu Belediyesi ile işbirliği yaparak kursu açtık. Sağlıkla ve hukuksal konularla ilgili eğitimler veriyoruz. Bir yıldan beri bir de takı kursu faaliyette. Bu ay kadınların çoğu spor yapmak istediklerini söylediler ve hocalarıyla birlikte spor yapmaya başladılar.” Özellikle çocuklara ve kadınlara yönelik programlar yapılsa da merkezin erkekler tarafından da ilgi gördüğünü belirten Suntekin “Erkekler merkeze çoğunlukla psikolojik destek almak için geliyorlar” diyerek semtte yaşanan değişimi vurguluyor. Merkezde cocuklar icin oluşturulan bir de kütüphane var. Çocukların kütüphaneyi çok sevdiklerini belirten Suntekin, “Ne gelirse okuyorlar. Bir zamanlar kuponlarla biriktirdiğimiz ansiklopedi setleri burada çok işe yarıyor ama daha çok kitaba ve desteğe ihtiyacımız var” diyerek kütüphaneye yardım beklediklerini dile getiriyor. Tarlabaşı Toplum Merkezi, alınan fonların tükenmesiyle 2007’de zor zamanlar yaşamış hatta kapanma noktasına bile gelmiş. Uzun bir süre kalorifersiz bir ortamda faaliyet gösteren merkez ayakta durabilmek için çeşitli yolları denedikten sonra sonunda Tarlabaşı Toplum Merkezi Destekleme Derneği adı altında merkeze fon toplayacak bir dernek oluşturmuş. Bir süre derneğin desteğiyle varlığını sürdürdükten sonra şimdi TATOM çatısı altında çeşitli kuruluşlara farklı projeler sunarak fon arayışını sürdürüyor. Tarlabaşı Toplum Merkezi’nde gönüllü olarak çalışmak ya da merkezle ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler csuntekin@bilgi.edu.tr adresine elektronik posta atabilir ya da 0212 297 23 05 numaralı telefondan ulaşabilirler. (Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ) 7