Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 ENERJİ artışı karşılayacak enerjinin nereden sağlanacağı halen bir sorun olarak duruyor. Yeni liberal enerji politikalarının sonucunda üretimin yetersiz kalması, fiyatların fahiş derecede artması ve parçalı yapıda karar mekanizmalarında keşmekeş yaşanması şeklinde ortaya çıkar bir enerji krizi yaşanıyor. Bu politikaların devam ettirilmesinde ısrar edilmesi halinde, krizin daha da derinleşmesi söz konusu olacak. Özel sektörün kar amacının ön plana çıkmasıyla çeşitli manipülasyonlara açık hale gelen sektörde, arztalep dengesinde de sürekli sorunlar yaşanmaya başlandı. Özel sektörün yatırım yapmakta isteksiz davranması ya da daha fazla kar elde etmeye yönelik manevraları, tekrar kamunun devreye girmesini zorunlu kılan tedbirleri gündeme getirdi. Ancak tedbir olarak getirilen çözümlerde, uygulamaya konulmak istenen piyasa mekanizması fikrine özen gösterilmesi ve her durumda özel sektörün amaç ve çıkarlarının göz önünde tutulması nedeniyle hiçbir yarar ve ilerleme sağlanamadığı görülüyor. Kamusal önlem olarak atılan tüm adımların başarısızlıkla sonuçlandığı bir süreç yaşanıyor. Elektrik üretim açığına karşı alınacak tedbirler 2008’in Temmuz ayında çıkartılan 5784 sayılı Yasa ile düzenlenmişti. Bu tedbirlerden en acil uygulanacak olanlarının başında, TETAŞ’ın mevcut ya da işletmeye girecek elektrik üretim tesislerinden üretimlerinin 2012 yılına kadar satın alınması için ihale yoluyla enerji alım sözleşmesi yapması oluşturuyordu. Yasa’ya göre TETAŞ’ın satın aldığı elektriği, geçiş dönemi sözleşmeleri kapsamında, tüketimleri oranında perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerine satacaktı. Karaborsaya müdahale için piyasanın işlemesini sağlamak üzere tek yol olarak başvurulan, bir kamu şirketi üzerinden fiyat ve alım garantisi sağlayacak bu çare de işe yaramadı. Bu düzenleme çerçevesinde TETAŞ enerji alım ihalesine çıktı ve kendi belirlediği fiyatın altında teklif edilen tüm enerjiyi, önümüzdeki 4 yıl süre boyunca alacağını açıkladı. Oysa yaşanan ekonomik kriz nedeniyle içinde bulunduğumuz yılda enerji tüketimi düştü ve TETAŞ’ın karşılayamayacağı boyutta talep artışı gerçekleşmedi. Özel sektöre teşvik anlamına gelen bu ihalede bile fiyatlar oldukça yüksek düzeylere tırmandı. İhale sonucunda, TETAŞ’ın belirlediği bu yüksek bedele rağmen, teklif veren üretim şirketlerinin beklentilerinin daha da yukarılarda olduğu ortaya çıktı. Termik santral üretimleri için verilen fiyatlar 19.5 kr/kWh ile 28.8 kr/kWh aralığında, HES üretimleri için ise 18.9 kr/kWh ile 25.94 kr/kWh aralığında oluştu. dahi, Türkiye’nin enerji yatırımcıları açısından nasıl bir aşırı kar cenneti haline geldiğini gösteriyor. Böylece özel sektör üretim şirketleri DUY üzerinden kamu şirketlerine elektrik satmaya başladı. İsteyen tüketicinin istediği üreticiden elektrik satın alacağı bir uygulama örneği de olmadı. Bunun yerine, üretim şirketlerinin ürettikleri elektriğin tümünü istedikleri fiyattan kamuya sattıkları bir sistem oluştu. TETAŞ’ın elektrik alım ihalelerinde ya da büyük elektrik üretim santrallarının ihalelerinde oluşan fahiş fiyatlarda, DUY denilen karaborsada bugüne kadar oluşan fiyatlar önemli rol oynuyor. DUY üzerinden gerçekleşen satışlarda 25 kuruşa kadar çıkan fiyatlar gerçekleşiyor. DUY’da oluşan fiyatların enerji açığı endişesiyle sürekli artıyor olması, ileriye dönük fiyatların spekülasyonla daha da artmasını gündeme getiriyor. İhaleyi yapan kamu kurumları ise bu yüksek fiyatlar nedeniyle ihaleleri sürekli iptal ediyor. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası’nın yürürlüğe girdiği 2001 yılından sonra, hemen hiçbir başarılı ihale yapılamadı. Fiyatların yapay artış eğilimi ile elektrik üretimindeki yetersizliğin yarattığı kısır döngü, kamunun mevcut sisteme müdahale olanaklarını da tamamen elinden alıyor. Özel sektör kutsaması, enerji politikalarına yön verenlere, teşvik modelinden başka bir seçenek bırakmıyor. Kamunun elinde bulunan elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin özel sektöre devredilerek, sektörün tamamen özelleşmesinin ardından, yeterli, kaliteli ve ucuz bir sistemin oluşması adına kamusal müdahale olanaklarının daha da daralacağı görülüyor. Özel sektöre teşvik içermeyen, fiyatların piyasa koşullarında oluşmasına müdahale olarak anlaşılacak tüm kurallar, ilgili kamu otoriteleri üzerinde baskıyı gündeme getirmeye devam edecek. Piyasanın denetim altına alınmasının tek elverişli yöntemi, üretilen elektriğin bir kısmının kamunun elinde kalarak, fiyat oluşumlarına müdahale etmesi olarak görünüyor. Ancak kamunun böyle bir politikası bulunmadığı gibi üretimde önemli bir yeri olduğu bu aşamada dahi hiçbir müdahalede bulunamayışı, özelleştirmelerin tamamlanmasından sonraki tabloyu tam olarak görmemizi sağlıyor. Yaşanan büyük ekonomik krizin yanında, ülkemizin yaşadığı enerji kısır döngüsünün yarattığı ve serbestleşme politikalarıyla giderek derinleşeceği anlaşılan enerji krizi, başta sanayi sektörü olmak üzere diğer ekonomik alanları da etkisi altına alacak önemli riskleri barındırıyor. Bugün enerji politikalarının dünya ölçeğinde kazandığı stratejik önem de hesaba katıldığında, uygulanan politikaların daha fazla tahribat yaratmadan değiştirilmesi gerekiyor. Öncelikle DUY sisteminin kaldırılması ve kamuya ait üretim ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinin durdurulması ilk adımlar olmalıdır. Türkiye’nin etkin bir enerji politikası izleyebilmesi, doğalgaz, petrol ve elektrik üretim, iletim ve dağıtım alanlarında güçlü kamu şirketlerinin yaratılmasını gerektiriyor. ? ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Enerji metalaştı, fiyatlar fırladı Bu noktaya gelinmesinin temel nedenini, enerjinin bir ticari meta haline getirilme sürecinde, kamunun Kamu ihaleleri sonuçlandırılamıyor Nitekim TETAŞ’ın almayı taahhüt ettiği enerji tavan fiyatı hidroelektrik santrallar için 13.45 kr/kilovat saat (kWh), termik santrallar için ise 19.16 kr/kWh şeklinde fahiş düzeyde belirlendi. Termik santrallar için belirlenen tavan fiyat, TETAŞ’ın Yİ ve YİD santrallarından aldığı yüksek bedelli enerji fiyatlarının dahi üzerindeyken; HES’ler için belirlenen tavan fiyat, TETAŞ’ın Elektrik Üretim A.Ş.’den aldığı elektriğin 23 sent’lik fiyatının birkaç misline denk düşüyor. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ Kamunun elinde bulunan elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin özel sektöre devredilerek, sektörün tamamen özelleşmesinin ardından, yeterli, kaliteli ve ucuz bir sistemin oluşması adına kamusal müdahale olanaklarının daha da daralacağı görülüyor. Özel sektöre teşvik içermeyen, fiyatların piyasa koşullarında oluşmasına müdahale olarak anlaşılacak tüm kurallar, ilgili kamu otoriteleri üzerinde baskıyı gündeme getirmeye devam edecek. Elektrik enerjisi arz güvenliği açısından önem oluşturan ve ülkenin en büyük enerji yatırımları arasında yer alacak AfşinElbistan CD santralları için EÜAŞ tarafından yapılan ihaleler de teklif edilen yüksek enerji birim fiyatları nedeniyle iptal edilmişti. Aşırı fiyat teklifi nükleer santral için yapılan ihalede de geçerli oldu. Nükleer santraldan üretilecek elektriğin birim fiyatı için verilen 21.16 sent fiyatın, teklif veren konsorsiyum tarafından bir anda 15.35 sent’e düşürüldüğü görüldü. İhalenin usulüne aykırı ve değerlendirme dışı bırakılması gereken bu yeni teklifle ilk teklif arasındaki fark ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ gerekli yatırımları yapmayarak, bunu özel sektörden beklemesi geliyor. Özel sektörün satış ve kar garantisi almadan yatırım yapmaması nedeniyle, devreye teşvikler giriyor. Elektriği kamu üretirken serbest piyasa adına eleştiride bulunanlar, özel sektöre teşvik adı altında yapılan kamu aktarımlarına alkış tutuyorlar. Dolayısıyla hiçbir zaman teoride anlatılan piyasa modeli ortaya çıkmıyor. Elektrik Piyasası Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği’nin (DUY) gerçek zamanlı uygulamaya konulması da, arz güvenliği endişesiyle, daha piyasa oluşumu sağlanmadan gündeme geldi. ENERJİ ENERJİ ENERJİ ENERJİ