Katalog

06 27 Mayıs 2011 Cuma 360 NKARA Ankara’yla tanışıklığı henüz çok yeni; Dil Derneği ile İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği’nin, 5 Aralık 2006’da yitirdiğimiz gazetemiz eski Stokholm Temsilcisi, yazar Gürhan Uçkan anısına düzenlediği “Gürhan Uçkan Kısa Öykü Yarışması”nda ödül kazanan ODTÜ İktisat Bölümü öğrencisi Yasemin Külte’nin. Ancak bu kısa süreli Ankara yaşamı bile Külte’ye, kendi deyimiyle, “Edebiyat dünyasının kapılarını aralamaya yetmiş.” Bu kentte, yazarlar Cemil Kavukçu, Emin Özdemir ve Burhan Günel’le tanışma olanağına sahip olmuş. Külte’nin en büyük hedefi ise bir gün saygı duyduğu yazarlar gibi, öyküler, şiirler kaleme almak. Yasemin Külte aslında Bursalı. Bursa’nın Mustafa Kemal Paşa ilçesinden... 2006 yılında üniversite sınavında ODTÜ İktisat Bölümü’nü kazanmış. Ankara’ya da ilk o yıl gelmiş. İlkokuldan bu yana şiirler yazan Külte, okula kayıt yaptırır yaptırmaz, ODTÜ Türkçe Topluluğu’na üye olmuş. “İyi ki bu topluluğa üye olmuşum. Çünkü bu topluluk sayesinde, Burhan Günel, Cemil Kavukçu, Işık Kansu, Emin ‘Başkentedebiyatın kapılarınıaraladı’ A SELDA GÜNEYSU lk öykü ödülünü alan Külte, yazın yaşamına girişini anlattı: Özdemir gibi isimlerle tanışma fırsatım oldu” diyor. Gürhan Uçkan’ın adını da ilk olarak, 2006’da, ölümünden birkaç gün sonra duyduğunu belirtiyor Külte. O günü şöyle anlatıyor: “2006 yılıydı. ODTÜ Türkçe Topluluğu bir etkinlik düzenlemişti. Sanırım bu etkinliğe, Işık Kansu, Cemil Kavukçu, Sevgi Özel gibi isimler davet edilmişti. Ancak o gün kimse bu etkinliğe gelemedi. Çünkü herkes o gün, birkaç gün önce yaşamını yitiren Gürhan Uçkan’ın cenaze törenine katılmıştı. Gürhan Uçkan’ın adını ilk o gün duydum. Sonra onun çokyönlü bir kişiliğe sahip olduğunu öğrendim. Hem bir yazar, şair, hem de bir gazeteci...” ‘Cemil Kavukçu hayranıyım’ Yarışmaya tek bir öyküyle, “Çentik”le başvurdu Külte. İbrahim Dizman, Günay Güner, Işık Kansu, Cemil Kavukçu ve Münevver Oğan’dan oluşan seçici kurul da onun bu öyküsünü oybirliği ile ödüle değer gördü. Bu, Külte’nin yaşamında kazandığı ikinci önemli ödül ona göre. İlkini 2006’da, şiir dalında kazanmış. Yazdığı bir şiir, “Avni Önez Şiir Ödülü”ne değer görülmüş. Külte aslında şiire tutkun olduğunu söylüyor. Öykü yazmaya yazar Burhan Günel’in teşvikiyle başladığını anlatıyor. Külte, “Bursa’da, henüz ilkokul çağındayken şiirler yazıyordum. Bursa’yı çok seviyorum. ‘Işıklı Bursa’ diyorum onun için. Her yer ışıl ışıl kentte. Bu görüntü bana şiir yazarken hep ilham vermiştir. Ankara’ya geldikten sonra Burhan Günel’le bir şiir işliği gerçekleştirmiştik. Günel şiirlerimi görünce benim öykü yazmam gerektiğini de söyledi. Onun teşvikiyle başladım öykü yazmaya” diyor. Külte, bugün ne yazık ki daha çok “postmodern” kitapların okunduğunu söylüyor. Hatta kitapçıların “en çok satan yazarlar” bölümüne kızdığını da belirtiyor. “Ben Cemil Kavukçu hayranıyım. Ancak bugün kaç kişi tanıyor Cemil Kavukçu’yu? Kaç kişi okumuştur onun öykülerini” diye soruyor. YAZMAYA İLKOKULDA BAŞLADI Külte’nin ödüle değer görülen öyküsü, üniversiteli bir gencin, mezun olduktan sonra evini taşımasıyla başlıyor. Yeni evine bir ayakkabı kutusu özel eşyanın yanında mektup götürüyor genç. Ancak sonra düşünüyor. “Bu yaşa kadar ne kadar da az mektup almış...” Birden, anne ve babasının mektupları geliyor aklına. Bir çuval dolusu mektup... Annesinin taşınırken evin bahçesinde yaktığı bir çuval dolusu mektup... Külte, yakılan bu mektupları “yaşama atılan bir çentiğe” benzetiyor öyküsünde. Bu nedenle de öykünün adı “Çentik.” Külte, yarışmaya son gün başvuruyor. Külte için bu ödül çok özel. Çünkü bu ödülü İbrahim Dizman, Günay Güner, Işık Kansu, Cemil Kavukçu ve Münevver Oğan gibi değerli isimlerin süzgecinden geçerek aldığını düşünüyor. Bu nedenle de, “Her zaman bir ödüle sahip olabilirsiniz. Ancak sizin aldığınız ödül kadar, size kimin ödül verdiği de önemlidir” diyor. ‘Ödülveren dahaönemli’