22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 ANKARA AKKARA Talât HALMAN 27 Mayıs 2011 Cuma 360 Arsoy, makyajın dersini veriyor, şarkıcıları albüm kapaklarına hazırlıyor... 21 Mayıs’ta Dünya Yıkıldı Dünya yok artık! Yıkıldı! Yok oldu! Bir ABD’li Hıristiyan cemaati, bunun olacağını önceden görmüş, bilmiş, bangır bangır haber vermişti ele güne. Haftalarca öncesinden TV haberleriyle, düzinelerle ülkedeki (ama en çok ABD’nin belli başlı kentlerindeki) gösterilerle, afişlerle reklamlarla duyurmuşlardı: 21 Mayıs günü akşamüzeri yaman depremlerle kıyamet kopacak! Dünyanın sonu gelecek! Kâhinliği yapan kimdi? Cemaatin lideri Harold Camping. “Aile Radyosu” başlıklı Hıristiyanlık yayımcısı Camping, 89 yaşına yaklaşırken, haftalardır anlatıyordu kıyameti. Aptal adam, ilan masrafı olarak (kendi cebinden 150 bin dolar harcamış.) Vaiz Camping nereden biliyordu dünyanın sonunu? Hıristiyanların Kutsal Kitabı yazıyormuş: Depremler yıkıma yol açacak, kıyamet kopunca dünya tümden yok olacak. İşte! Olanlar oldu. Altı gün önce, yani 21 Mayıs Cumartesi günü saat 6’da dünya depremlerle çatırdadı... yer yarıldı... gök kubbe çatladı... dünyamız gümbür gümbür yıkıldı. Camping olacakları bilmiş, bildirmişti. Dünyanın sonu geldi. Kutsal Kitap, yok olacağımız günü ve saati tastamam yazıyordu ya. İşte yerküre yıkıldı, yok olup gitti. Vaiz Camping’in bildiği ve önceden bizlere haber verdiği gibi. 21 Mayıs’ın tersi gibi bir tarih daha var: 12 Haziran. Bazı kâhinler de, 12 Haziran’da Türkiye’de bir deprem olacağını, ülkenin tümden yıkılıp biteceğini söylüyorlar. Hangi vaizler bunlar? Hangi kitap yazıyor bu yıkımı? Nasıl olacak, nasıl gerçekleşecek? 21 Mayıs’tan tam 21 gün sonra, yani 12 Haziran’da? ‘Elimdesihirlideğnekvarmışgibi’ Arsoy, kişilerin anatomik yapılarından bağımsız karakter yaratmanın da olanaklı olduğunu, bunun üç boyutlu makyaj teknikleriyle gerçekleştirildiğini anlatıyor. Makyajı, “görsel yanılgı” olarak niteleyen Arsoy, çocuk oyunlarındaki çalışmalarını şöyle dile getiriyor: “Çocuk oyunu fantastiktir. Gerçeküstü olan bu tarz kurgulara uçlarda tasarımlar yapmanız mümkündür, ancak seyircinin çocuk olduğunu düşünmeniz gerekiyor. Çocuğun hayal dünyasında, onun hayatında korku yaratacak şeylerden kaçınmak lazım.” Türkiye’de sahne makyajı ve üç boyutlu makyaj konusunda eğitim verilmediğini anlatıyor Arsoy ve “Benim yurtdışı eğitimim var. Doktora tezimi bitirmek üzereyim. Türkiye’de bu alandaki ilk doktor olacağım. Bu alanda Türkiye’de okumuş insan yetiştirebilmek için tezimin yarar sağlayacağına inanıyorum” diyor. Makyajsız Makyajlı Zavallı Kars 20 Mayıs Cuma günü Kars’taydım. “Ucube” diye kurban edilen “İnsanlık Anıtı”nın başı koparılmış gövdesini uzaktan ve yakından gördüm. Mehmet Aksoy’un eserini yok edememişler, kafasını kesip bırakmışlardı. Kör giyotinin trajikomedisi... Karstakiler anlattı: Birkaç haftadır, çok turist gelmiş yurtdışından – İnsanlık Anıtı”nı, infazı, sanata karşı işlenen gaddarlığı yerinde görmek için... Birkaç yüzyıldır bize “medeniyetsiz” diye, “barbar” diye dil uzatanlar, şimdi “İşte!” diyorlar, “doğru çıktı söylediğimiz! Afganistan’da Taliban, Budizmin eserlerini yıkmış, yok etmişti. Kars’taki infaz da tıpkı onun gibi...” Yakında, “İnsanlık Anıtı” tümden imha edilecek. Almanya’dan çok özel ve çok güçlü bir araç bekleniyor. O gelince Aksoy’un eserinden eser kalmayacak. Zavallı Kars. Uzun yıllar yaşayacak bu ayıbı. Ama bir yetkili diyormuş ki “Fena mı? Anıtın kayboluşunu izlemeye binlerce insan geliyor yurtdışından. Kars turizminin gelişmesi için büyük avantaj!” Zavallı Kars! Turizminin gelişmesi için, heykel yıkıcılığına mı muhtaç? Turistler gelmekten vazgeçtikten çok sonra, sanat düşmanlığının ayıbı belleklerde canlı kalacak. NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeşim Arsoy, insan yüzü konusunda uzman. Hangi yüzden nasıl bir karakter yaratılabileceğine karar veriyor, ona göre üç boyutlu sahne makyajı yapabiliyor. Genç bir oyuncuyu beli bükülmüş yaşlı karakterlere dönüştürüyor. Oyunculara, film sahneleri için boğazı kesilmiş, kafası delinmiş insan makyajı yapıyor. Çocukların fantastik hayal dünyalarına hitap edebilmek için, çocuk oyunlarında, insan yüzüne hayvan yüzünü resmediyor. Arsoy, yaptığı işten keyif alıyor, “Elimde adeta sihirli bir değnek varmış gibi, ortaya yeni şeyler çıkarmak beni çok mutlu ediyor” diyor. Ankara Devlet Tiyatrosu’nun (ADT) sahnelediği Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap’taki makyaj tasarımlarını o yaptı. Oyuncuların yüzünü aslan ve kunduz yüzlerine çevirdi. Cem Adrian’ın albüm kapağındaki fotoğrafı için özel bir makyaj yapmış, Hayko Cepkin, Ogün Sanlısoy’a özel çekimleri için makyajla destek sağlamış, Şevval Sam ve Ümit Akusta için de oynadıkları filmlerdeki rollerine uygun makyaj yapmış. Cumhuriyet Ankara’ya çalışmalarını anlatan Arsoy, mesleğinden keyif aldığını söylüyor. Arsoy, A “Elimde adeta sihirli bir değnek varmış gibi ortaya yeni şeyler çıkarmak beni çok mutlu ediyor” diyor. Arsoy İyiler ve kötüler Arsoy, sahne makyajı için insanların kas ve kemik yapılarından yararlanıyor. Anlatımına göre, “ince, kemik yapısı belirgin olan yüzleri kötü karakter, yuvarlak yüz hatlarına sahip kişileri ise iyi karakter yapmak daha kolay oluyor.” ‘Türklerinmakyajaihtiyacıvar’ Arsoyun makyaj konusunda da eleştirileri var. İyi makyaj yapan çok kişiyle karşılaşmadığını söylüyor. Sonra da iyi makyajın sırlarını şöyle anlatıyor:“Türkler ırk olarak esmer, kahverengi gözlü, teni koyu renklidir, uykusuz ve yorgun görünürüz, göz altlarımız mordur. Doğal olarak bizim makyaja ihtiyacımız var. Ama bu ihtiyaç yüzü boya küpüne sokmuş gibi göstermek anlamına gelmez. Örneğin gözde kırmızı rengi, karakter makyajında yumruk yemiş, psikopat, delirme noktasına gelmiş karakterlerde kullanırız. O nedenle kırmızı göz farı moda da olsa kullanılmamalı. Makyajda da bir noktaya odaklanacaksınız. Bu ya gözler olacak, ya dudaklar ya da yanaklar. Kalın burunlar, burnun etrafı gölgelendirilerek küçük gösterilebilir. Elmacık kemikleri belli olmayan kişiler de yüz tipine uygun olarak kırmızı veya pembe allıkları kullanarak elmacık kemiklerini açığa çıkarabilirler.” DDY:Rötarınnedenialtyapıçalışmaları ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DDY), Yüksek Hızlı Tren (YHT) ve kent içi banliyö hatlarında yaşanan rötar sıkıntısının yürütülen altyapı çalışmalarının tamamlanması ile son bulduğunu açıkladı. Geçtiğimiz hafta Cumhuriyet Ankara’da yayınlanan “Hızlısı da banliyösü de rötarlı” ve “İç hatlara inşaat engeli” başlıklı haberlere Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nden açıklama geldi. Yüksek Hızlı Tren’lerde bir saatten fazla yaşanan rötarlara ilişkin haberle ilgili olarak DDY, AnkaraKonya YHT hattının Ankara’nın bağlantısının yapılması nedeniyle 23 Mart10 Mayıs tarihleri arasında 39 kilometrelik kısmının tek yoldan işletildiğini açıkladı. Açıklamada, Lale Banliyö Tren İstasyonu’ndaki çalışmaların bitirildiği ve buradan kaynaklı bir rötarın olmayacağı dile getirildi. Açıklamada, “Tren gecikmelerinin, tren arızası ve işletmecilik hatalarından değil, daha iyi bir demiryolu hizmeti sağlayacak altyapı çalışmalarının tamamlanma sürecinden kaynaklandığı” bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle