Katalog

27 Mayıs 2011 Cuma 360 19 renk ilgisi ve deseni, portrelerin iç dünyalarını tuvallere yansıttı, bir tür “ruh portreleri” yarattı. Kocaman’ın, renklerin psikolojik değerleri konusunda figürsel yönde taviz vermeden bir Marc ve Macke gibi çalıştığı da dile getiriliyor. Uzun yıllar sonra ülkesindeki ilk sergisiyle Kocaman, tüm sanatseverlerin ilgisini bekliyor. Sergi, 1 Haziran’a değin görülebilir. (290 15 35) SERGİ Sevgili Ankaralılar, Bilkent Üniversitesi Kütüphane Sanat Galerisi, daha çok Danimarka ve Norveç’teki kolleksiyonerler tarafından takip edilen ressam Cevdet Kocaman’ı ağırlıyor. Erken yaşlarda resim sanatına ilgi duyan Kocaman’ın resimlerinde renk kullanımı “etkileyici” olarak tabir ediliyor. Sanatçı Danimarka’da bir yıl boyunca devam ettiği portre atölyesi deneyimiyle, portreler çalışageldi. Sanatçının GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET Y Bir Ressamın Ölümü ya da Son Peyzajlar TİYATRO SÖYLEŞİ Değerli Cumhuriyet okurları, sizler gazetemiz yargı muhabiri ve yazarımız İlhan Taşcı’yı haberlerinden yakından tanıyorsunuz. Peki hiç kendisiyle daha önce söyleşi yapma olanağına sahip olmuş muydunuz? Eğer yanıtınız “hayır”sa, o halde sizleri İlhan Taşcı’nın yarın saat 14.00’te, Cumhuriyet Kültür Merkezi’ndeki (CKM) söyleşisine davet ediyoruz. Bildiğiniz gibi Taşcı’nın “Bir AKP ‘Belge’seli: Maskesiz Soygun”, “Af Dağının Ardındaki AKP”, “HükümetCemaat Kuşatması: Cübbeli Adalet” ve “İlahi Adalet” isimli kitapları bulunuyor. Taşcı söyleşisinin hemen ardından sizler için kitaplarını da imzalayacak. Ne dersiniz, bir yazarın kitabını okumak için bu söyleşi bir fırsat olabilir mi? Sevgili çocuklar, her ne kadar sanat sezonu kapansa da, Tiyatro Pembe Kurbağa sizler için, Cumhuriyet’in Ankara Temsilciliği’nde yer alan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde (CKM) sizler için “Kurbağa Şekerpembe” adlı oyunu sahneleyecek. “Kurbağa Şekerpembe”de, insanların dış görünüşüne göre değerlendirilmesinin yanlış olduğu anlatılıyor. İnsanlarla dalga geçmenin “hiç bilgece ve etikle bağdaşmayan bir davranış” biçimi olduğuna vurgu yapılıyor. İnsanları, kişiliğiyle, bilgi ve becerisiyle değerlendirmenin önemi anlatılıyor. Sizin için müzikal olarak hazırlanan oyunun süresi ise 4550 dakika arası. Eğer “Kurbağa Şekerpembe”nin maceralarına tanık olmak istiyorsanız, sizleri yarın saat 10.30’da, CKM’ye bekliyoruz. (442 30 50) KONSER Sevgili sanatseverler, Kemerhan Turan’la klasik müziğe doğru yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Turan, pazar güsaat nü 20.00’de, Operet Sahnesi’nde “Piyano Resitali” gerçekleştirecek. Turan resitalde, D. Scarlatti’nin “Sonat re minör K. 9”, “Sonat la minör K. 54” ve “Sonat mi minör K. 98”; Mozart’ın “Sonat Si bemol majör K.V. 570”, “Allegro”, “Adagio” ve “Allegretto” ile Chopin’in “Scherzo No.1 op. 20” adlı eserlerini seslendirecek. (324 68 01) KONSER Ajda Pekkan hayranları müjde... Pekkan bugün saat 21.00’de, Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde bir konser verecek. Sanatçı konserde sevilen şarkıları “Kimler Geldi, Kimler Geçti”, “Sen İste”, “Dert Bende, Derman Sende”, “Seni Seçtim”, “Aynen Öyle” ve “Sen Mutlu Ol”u da seslendirecek. Konserin bilet fiyatları ise şöyle: 1. Kategori tam: 128 TL, Bonus indirimli: 98 TL, 2. Kategori tam: 108 TL, Bonus indirimli: 83 TL ve 3. Kategori tam: 87.5 TL, Bonus indirimli: 67.5 TL. Bu konser kaçmaz, bizden söylemesi... (286 12 11) aşamın zıtlıklar üzerine kurulu olduğunu söylemiştin bana. O telaşlı hareketlerinle nasıl olduğu konusunu anlatırken, tam da böyledir anlamındaki yüz hatlarını unutmak olası değil. Akşam alacasında, kalabalığın içinde kaybolurken, bir insanın bu dünyadaki zamanını konuşmak coşkusu pek iç açıcı gelmiyor sana. Adına ömür denilen süre hep sürprizlerle dolu değil midir zaten? Önceden hesaplanmamış bir buluşmanın getirip bıraktığı yer, uzayan zaman içinde uyuyan duyguların kıpırdanışı gibidir. Başlangıcını bildiğimiz ama nereye, ne ölçüde gideceğini önceden hesaplayamadığımız bir yolculuk bu seninle olan. Eski bir düşünür: “Sanat uzun, yaşam kısa; sanatla yürü” demiş. O halde, hangi engeller çıkarsa çıksın birlikte yürümek gerek. Nihat Tandoğan üzerine yazmaya çalışırken, yüksek sesle düşünmenin getirdiği farklı yollarda ilerlemenin kaygısını atlatmak kolay değil. Kim bilir hangi duyguların yoğunluğu altında yapılan çalışmaların, doludizgin giden bir yaşamın varış çizgisiyle buluşacağını önceden sezinleyebilir mi insan? Kabuğu içinde kozasını ören ipekböceği gibiydi sanatçı. Ortalarda görünmeyi pek sevmeyen, sessiz ve biraz da içe kapanık. Ancak bu sessizlik, iç dünyasındaki hesaplaşmaların, bir konu üzerindeki çözümlemelerin kavgasını örtmeye yeterli olmadı asla. Ölüdoğalarından soyut denemelerine ve en sonda olduğu gibi peyjazlarına değin uzanan geniş bir yelpaze içinde hep bu hesaplaşmanın izlerini görür olduk. Bilinmez hangi güdüyle Valör Resim Galerisi’nde açtığı sergiye hep peyjazlarını yetiştirdi. Halbuki son zamanlarda peyjaz çalışmıyordu pek. Ve yine, yanıtını alamayacağımız bir sorunun karşılığı olarak, sergisine “Son Peyjazlar” adını verdi. Serginin açılış günü olan 10 Mayıs’ta herkes galeride beklerken, o bilinmez bir yolculuğun eşiğini aşmıştı çoktan. Tandoğan’ın resimleri, şu anlayıştaydı ya da bu ekoldendi gibi soruların, tartışmaların çok uzağında duruyor şimdi. Onlar belki bir başka yazı konusu olabilir. Şimdi bulunduğumuz nokta, sanata adanmış bir yaşamın, sanatını sergileyeceği bir anda ve adını “Son Peyjazlar” diye vurgulayarak tamamlamış olmasıdır. Trajedi diye kavram varsa, tam da bununla açıklanması gerekiyor. Yaşamın zıtlıklar üzerine kurulu olduğunu söylemiştin bana. Zaten birinci kural da bu değil mi? Görünmez bağlarla bizi kuşatan kurallar ve önyargılar ne denli zorlasa da, yaşama ilişkin her şeyin güzel olduğunu bilmez gibiyiz. Çünkü, her şey kendi zıddını içinde barındırırmış. Gece ve gündüz, ölüm ve yaşam, ayrılık ve buluşma gibi tıpkı. Sanatın inandırıcılığı da bundan olmalı. Bizi, bu çelişkiler ormanı içinde, en uzakken yakın kılması. CUMHURiYET ANKARA’NIN SEÇ TiKLERi