Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 326/1 EKİM 2010 Opera’daÇağı YakalamaÇabası Önündeki Engel, Altyapı Yetersizliği.. evlet Opera ve Balesi, altı müdürlüğüyle giderek daha bütüncül bir görüntü sergiliyor. Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Samsun ve İstanbul müdürlüklerinin birbirleriyle dayanışmayı, alışverişi arttırmasındaki en önemli etken, Genel Müdür Rengim Gökmen’in ısrarla uygulamaya koyduğu “dönüşümlü repertuvar sistemi”. İlk uygulamalarda, bu sistem sayesinde hem paraca, hem de emekten büyük tasarruf sağlanabildiği kanıtlandı. İzleyici de her sahnede değişik yapıt görmeye alışınca, Devlet Opera ve Balesi’nin etkinlikleri hem nicel, hem de niteliksel olarak çıkış göstermeye başladı. Dönüşüm, müdürlüklerin kadrosundaki sanatçıların o kentle sınırlı kalmayıp, Ankara, İstanbul gibi “büyük” kabul edilen operaların sahnelerinde de kendilerini göstermeye olanak sağlamaya başladı. Gökmen, “yenilikçi ve atılımcı bir anlayış”la çalışarak “çağı çok hızlı yakalamak için uğraş verdiklerini” söylüyor. Buna, “Türkiye koşulları”da eklemesini özenle yapıyor, mevcut altyapıyla çağı yakalama olanağının bulunmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de hem teknik olanaklar, hem de büyüklük ve izleyici kapasitesi anlamında çağın gereklerine uygun “sahne ve salon” yok. Özellikle de Ankara ve İstanbul’un durumu hayli acı. Ankara’ya yeni operaevi, tüm pro D sefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.com Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN jeleri hazır, buzlukta tutuluyor. İstanbul’da AKM kapalı, Başbakan da son sözünü söyledi, demek ki İstanbul Opera ve Balesi bu sezon da “göçebe” durumda. Ankara’ya büyük yapıt sığdırabilmek için rejisörler ve sahne tasarımcıları deveye hendek atlatmaya uğraşıyor. Gene de varolan koşullarda yapılabilecek olanın en iyisini yapmaya çaba gösterdikleri için tüm emeği geçenleri kutluyorum. Tüm operaların müdürleri AnkaraErdoğan Davran (çellist), İzmirAytül Büyüksaraç(soprano), İstanbulSuat Arıkan (bas), MersinHasan Alptekin (bas), AntalyaNilay Genç (Piyanist, Korepetitör), SamsunErdoğan Şanal (balet), genel müdür yardımcıları Şadi Erdoğan ve Nilgün Çelebi’nin de katılımıyla Yalçın Tura geçtiğimiz hafta, Ankara’da yeni sezona ilişkin son toplantıyı yaptılar. Öteki sahnelenecekler üçbeş yıllık ara sonrası yeniden tasarımlaTürkiye’de nan işler. Açılış ise, Atatürk’ün Üçüncü Wagner! en sevdiği opera olan, PucciOperamızın hep “İtalyan kal ni’nin Tosca’sıyla yapılıyor. Yadığı” sıkça eleştiri konusu yapıl pıtı İzmir’in daimi şefi Tuglio mıştır. Ciddi anlamda opera izle Gagliardo Varas ile rejisör Vinyicisidinleyicisi, bizde Wagner cenzo H. Travaglini hazırladı. operalarının sergilenmemesini Balede de “yeni” olarak “Notre hep eleştirmiştir. Bu sezon Ankara’da, repertuvara, Türkiye’de sergilenecek üçüncü Wagner operası olarak “Tannhauser” katılıyor. Önceki yıllarda “Uçan Hollandalı” Ankara, İstanbul ve İzmir’de, “Lohengrin” de Ankara’da sahnelenmişti. Konusunu eski Alman efsanelerinden alan Tannhauser’i 2011 ilkbaharında orkestra şefi Winfrid Müller ile rejisör Hans Peter Lehman ikilisi hazırlayacaklar. Merakla bekleyeceğiz. Ankara’da yeni olarak, G.F. Haendel’in 1724 tarihli, Timurlenk ile Bayezit arasındaki rekabeti konu alan “Tamerlano / Timurlenk” operası hemen dikkatimizi çekiyor. Çünkü, konusunu da bizim tarihimizden alan bu opera yazılışının üzerinden 286 yıl sonra Türkiye’de ilk kez sahnelenerek “prömiyer” yapacak. Ankara repertuvarında geçtiğimiz ilkbahar yitirdiğimiz Okan Demiriş’in “Yusuf ve Züleyha”sı, başkent izleyicisi için yeni bir eser. Dame’in Kamburu” dikkati çekiyor. Batı’da ve Rusya’da Esmeralda adıyla bilinen, Cesare Pugni’nin bu balesi için, dramatik yönü hayli eksik ritmik müziğinden yola çıSelman Ada karak Bujor Hoinic yepyeni bir müzik ortaya koymaya çalışıyor. Aspendos Festivali’nin kapanışı için de “büyük bir dayanışma” planlanıyor. Çaykovski’nin ünlü “Kuğu Gölü” balesi, tüm müdürlüklerdeki dansçıların katılımıyla “büyük bir prodüksiyon” olarak hazırlanacak. Koreografi ve organizasyonla uluslararası koreografımız Mehmet Balkan görevlendirildi. Aspendos’a özel hazırlanan opera ise Luigi Cherubini’nin Medea’sı... Konusu Anadolu topraklarında geçen ve Yunan mitolojisinde yer alan Medea’yı da Antalya Operası hazırlayacak. ması yapılıyor, ayrıca yeni kuşak besteciler, opera yazımı konusunda umuyorum ki özendirilmiş oluyor. Opera yazmış ya da yazmamış bestecilerin bu süreç içindeki uygulamalardan yeni esinler çıkaracakları, hâttâ özeleştiri yapıp yeni yönelimler elde edebilecekleri düşünülmelidir. Eskişehir ve Bursa, yakındaki hedefler Yenilikler sadece yapıtlar ve dönüşüm anlamında değil, DOBGM’nin organizasyonları da bir yenisi ekleniyor. Eskişehir’de 2011 Mart’ından itibaren “Ulusal Opera ve Bale Günleri” başlatılıyor. Çeşitli müdürlüklerin repertuvarlarında bulunan Türk operaları, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliğiyle sahnelenecek. Bu etkinlikte Eskişehir Belediyesi Senfoni Orkestrası da görev alacak. Bir girişim de Bursa’ya yönelik. Büyükşehir Belediyesi’nin yeni tamamladığı kültür merkezi için Gökmen “Şu anda Türkiye’nin tek modern opera binası” diyor. Oraya da çeşitli yapıtları taşımak için Bursa Büyükşehir Belediyesi’yle görüşmelere başlanmış durumda. İzmir’de belediye yeni bir opera binası yaptırıyor, Kadıköy’de Süreyya Operası şu anda tek sahne. Bu örnekler, DOBGM’nin bütüncül bir kurum olarak, 6 müdürlüğüyle birlikte planlamaları yaparken, sadece kendi sahneleri ve turneleri değil, belediyelere ait bina ve altyapı olanaklarının kullanılmasıyla dinleyici sayısını ve kapsama alanını genişletebileceğini gösteriyor. Yeter ki işin içine siyaset, ideoloji, artniyet karışmasın, sanatı halkın ayağına götürmeye öncelik verilsin. Bu vesileyle ilginç bir gelişmeden de sizleri haberdar edeyim. İlk defa bir Türk operası, Almanya’da bir operaevinin repertuvarına alındı. Selman Ada’nın Ali Baba ve Kırk Haramiler operası Wuppertal Devlet Operası’nda sahnelenecek. Ali Baba rolü için açılan odüsyonu Ankara’nın çalışkan tenoru Ünüşan Kuloğlu kazandı ve rolü aldı. Prömiyer 12 Aralık’ta... Bakalım Alman dinleyici bu Türk operasını nasıl karşılayacak? Artan yerlilik oranı... Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’nün “yeni anlayış”ında yer alan“Her opera müdürlüğü, her sezon en az bir yerli yapıt sahneleyecek” ilkesi de, dönüşümle birlikte giderek daha fazla işlerlik kazanıyor. Herşeyiyle taze bir bale, “Kösem Sultan”, Tevfik Akbaşlı’nın müziği, Uğur Seyrek’in koreografisiyle İzmir’de prömiyer yapacak. Yalçın Tura’nın “Sevmek Nedir?” başlıklı melodramı ise, yazılışından 16 yıl sonra İstanbul’da “konser versiyonu” olarak seslendirilecek, çünkü malum sahnelemeye müsait yer bulunamıyor! Opera’nın çeşitli sahnelerinde Aşkı Memnu, Ali Baba ve Kırk Haramiler (Selman Ada), Karacaoğlan (Yalçın Tura), Dudaktan Kalbe (Çetin Işıközlü), 4. Murat (Okan Demiriş) da devam ediyor. Hiç sahnelenmemiş veya birkaç kez sahnelendikten sonra çeşitli nedenlerle kaldırılmış kimi operaların, yeni bir anlayışla sahneye taşınmaya başlaması ve dönüşüme sokulması ödün vermeden sürdürülmesi gereken bir uygulama. Yapıtların değişik rejisörlerin yorumu ve farklı sahne görünümü sayesinde nasıl değişebildiği gözleniyor, arşiv çalış Operanın tüm müdürleri bir arada 18