Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 326/1 EKİM 2010 Dr. Özaslan ile Ankara ve Ankara Kulübü üzerine söyleştik: ‘Ankara taşralaşıyor’ Derneğin kurucularının Cumhuriyet tarihi açısından misyonları nedir? Atatürk’ü karşılayan Ankara eşrafı, Kınacızadeler, Mavioğulları, Börekcizadeler, Benderlioğulları, Çavuşoğulları gibi Ankara eşrafı. Tabii başka Müftü Rıfat Börekçi olmak üzere. Börekçi’nin bu süreçte önemli bir rolü var. İlk önce Azmi Milli Cemiyeti’ni kurmuş daha sonra Müdafai Hukuk Cemiyeti’nin başına geçmiştir. Ankara’daki tüm milli faaliyetleri örgütleyen odur. Ankara’da Damat Ferit Paşa yanlısı Vali Muhittin Paşa’yı seymenlere tutuklattıran da odur. Atatürk gelmeden yakalatmış ve Sivas’a göndermiştir. Yenişıhlı Rıza Efe’ye bağlı seymenler Kılıçdarbirliği dediğimiz ElmadağKırıkkale arasında vali teftişteyken Kılıçdarbeli’nde valiyi yakalıyorlar. Tabii bunun sağlam gerekçeleri var. İzmir’in işgaliyle Ankara’da çok büyük tepkiler oluşuyor. İlk mitinglerden biri burada yapılıyor. Azmi Milli Cemiyeti kuruluyor. Vali üyelerini yakalayıp hapse koyuyor. Milli direnişi bastırmaya çalışan valiyi yakalayıp Sivas’a gönderiyorlar. Ankara’ya yeni bir vali gönderiliyor, vali Ankara’ya gelmeden ? Sertaç EŞ NKARA Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan ve Cumhuriyetin ilk sivil toplum örgütü olan Ankara Kulübü’nün Başkanı Dr. Metin Özaslan, başkentin “taşralaştığına, sanayisinin gerilediğine ve tarımının çöktüğüne” dikkat çekti. Finans kurumlarının merkezlerinin İstanbul’a taşınacak olmasının Türkiye’nin vitrini, Atatürk’ün emaneti Ankara’yı geri plana iteceğini anlatan Özaslan, “Ankaralı...” unvanıyla müzik yapanlara da tepki gösterdi. Özaslan, “Herkes istediği müziği yapabilir. Ama var olan, Ankara’nın geleneksel müziğini deforme etmek, argo sözler eklemek asalaklıktır. Hüdayda bir konçertodur” değerlendirmesini yaptı. Ankara Kulübü, 1932’de “Seymenliğin yaşatılması” amacıyla bu adla kuruldu. Daha sonra 1947’teki Dernekler Yasası’na uyum sağlaması açısından işadamı Vehbi Koç tarafından “Ankara Kulübü Derneği” adıyla yeniden yapılandırılmış. Ankara Kulübü’nün Başkanı Dr. Özaslan ile seymenliği ve Ankara’nın sorunlarını konuştuk. Özaslan’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: Ankara Kulübü’nün geçmişini biraz anlatabilir misiniz? Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk derneği, 1930’ların başında bizzat Atatürk’ün talimatıyla kuruluyor ve kurulma amacı seymenlik geleneğinin yaşatılması... 27 Aralık 1919’da Atatürk Ankara’ya geldiğinde Dikmen sırt A larında 3 bin atlı 700 seymen karşılamıştır Atatürk’ü. Tabi on binlerce Ankaralı vardır. Bu büyük bir örgütlenmedir ve halk desteğidir. O dönemlerde çok ihtiyaç duyulan bir halk desteğidir. Tamamen halk kendi iradesiyle Keklikpınarı’na gelmiştir. Büyük bir moral desteği vardır. Bu bir hafta öncesinden başlayan bir toplanmadır. Ankara’nın her bir köşesinden, köyünden kasabasından, ilçelerinden ve yakın şehirlerden Atatürk gelecek diye Ankara’ya gelmişlerdir. O zamanki adı Ankaralı ağzıyla “Konguru Paşası”dır. Bu Anadolu ihtilalinin arkasındaki Anadolu desteğidir. Karşılamanın Ankara geleneğinde yeri nedir? Seymen alayı başlı başına önemlidir. Seymen alayı her zaman düzenlenmez, belli başlı dönemlerde yapılır. Genelde “kızılca günler”de kurulur. Bu da karanlık dönemlerin kapandığı, aydınlık dönemlerin muştulandığı dönemlerdir. 27 Aralık bu nedenle “kızılca gün”dür Ankaralılar için... Orada yeni bir lider seçilYerel kıyafetler içinde seymenler miştir. Fiili olarak da Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur, 27 Aralık 1919’da. Bizim büyüklerimiz, seymenlerimiz bunun benzerini Osman Gazi’nin seçildiği zaman da, Cend’de Selçuklu Devleti kurulurken de gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla 27 Aralık Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu ve lider olarak Mustafa Kemal’in görüldüğü, desteklendiği büyük bir organizasyondur. Ankara’ya özgü sazlar Seymenlik geleneğini biraz anlatır mısınız? Sözlü bir gelenek, kolektif hafızada sürdürülegelmiş bir gelenek. Sözel bir gelenek. Bu konuya ilişkin bilgileri de ilk olarak Fuad Köprülü’nün çalışmalarında buluyoruz. Bu büyük bir birikimin temellerinden biri “Gaziyanı Rum”dur. Yani Anadolu gazileridir. Hüseyin Gazi hemen yanıbaşımızda, Battal Gazi bunlardır. Aslında Seymenler de Yeniçeri teşkilatının da öncüsüdür. Yeniçeri teşkilatı bu geleneği devralmıştır. İkincisi “Ahiani Rum”dur. Yani Anadolu Ahileridir. Yani esnafı ve zanaatkarı örgütleyen, yani ticareti ve üretimi örgütleyen kimselerdir. Bunun da en güçlü olduğu yer Ankara’dır. Ankara’da Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldıktan sonra bir Ahi Devleti kurulmuştur. Bu bir cumhuriyettir. Bunu da Atatürk, Yunus Nadi ile mülakatında söylemiştir. Ankara 13, 14. yüzyıllarda, o zamanın koşullarında bir cumhuriyet deneyimi yaşamıştır. Kurulan Ahi devletinin silahlı kanadı seymenlerden oluşmaktadır. Atatürk de Ankara’nın bir bağımsız cumhuriyet merkezi olduğunu iyi bilmektedir. Bunların hepsi seymenlikle ilgilidir. Üçüncü örgüt de “Bacıyanı Rum”dur. Anadolu Bacılarıdır. Ahi Evran’ın eşi tarafından oluşturulan dünyanın ilk kadın örgütüdür. Kadınların bir şekilde sosyal yaşama katılması için... O dönemler izlerine, Arap seyyah İbni Batuta’da rastlanır. Anadolu’daki Ahi kadınları gayet sosyal hayata katılan yabancılarla konuşan, çok sıcak kanlı olarak altını çize çize şaşkınlıkla anlatmıştır. “Bacı erenler” diye de bilinir. Anadolu kadınlarının da bu toprakların yurtlaştırılmasında önemli rolü vardır. Dördüncüsü “Abdalanı Rum”dur. Pir Sultan Abdaldır. Ozanlardır, Bunların içinde Anadolu İmamları diye bir kategori yok. Anadoluyu biz yapan dört gücün içinde imam yok. Bunu çok iyi anlatmamız lazım. Gaziler var, kadınlar var, ahiler var ve Anadolu ozanları var. Ozanlar da kolektif şuuru veriyor insanlara. Orta Asya’dan getirdiğimiz aşıklık, ozanlık gelenği vardır, çok saygın bir kurumdur. kitleleri yönlendirmek açısından, onları biz duygusu, kimlik duygusu vermek açısından son derece önemli bir kurumdur. 12