Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 218 / 5 Eylül 2008 Kolleksiyoncu Süleyman Durdağ, 1994 yılından bu yana eski radyoları topluyor ‘Müze açmak istiyorum’ ‘Radyo benim için bir tutku’ NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tam bir radyo tutkunu kolleksiyoncu Süleyman Durdağ. 1994 yılından bu yana eski radyoları biriktiriyor. En büyük isteği ise ilerleyen zamanlarda Ankara’ya bir radyo müzesi açmak. “Çok yakından tanıyoruz, her zaman yanımızda ama bazen umursamadan duymamazlıktan gelip geçiyoruz. Sesini duymadığımızda yokluğunu hissetmekteyiz fakat varlığında da yokmuş gibi davranırız” şeklinde tanımlıyor radyoyu. Durdağ, iyi bir kolleksiyoner olma yolunda da çalışmalar yapıyor. Aralarında Türkiye’de tek olan parçalardan oluşan fonograf, lambalı radyo, pikap ve aksesuarları, konuyla ilgili kitap, buroşür, mecmua, katalog, fotoğraf, radyo şemaları hakkında birçok sergi açan Durdağ, Cumhuriyet Ankara’ya radyonun 1877’den bu yana olan asırlık öyküsünü ve radyoya olan tutkusunu anlattı: Süleyman Durdağ kimdir? Kısaca kendinizden bahseder misiniz? I 1952 yılında Sarıkamış’ta doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Kayseri’de tamamladım. Aslen makine mühendisiyim. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda mühendis olarak görev yaptım. Çocukluğumdan itibaren radyolara tutkunum. Bu tutkuya da anlam veremiyorum, içimdeki cevherden geldiğine inanıyorum. 1994 yılından bu yana kolleksiyonculuk yapmaktayım. 2003 yılından beri de başta Koleksiyon A Kulüp olmak üzere Koleksiyoncular Derneği gibi pek çok yerde birçok faaliyete katıldım. Derneğin açtığı sergilere hem katılımcı hem de sergi komisyon görevlisi olarak katkıda bulundum. Yaşamım içinde zaman zaman muhalif radyo konuşmalarına, TV programlarında katılımcı olarak yer aldım. ‘Radyo büyüklerin işiydi’ Radyolara olan merakınız nereden geliyor? Kaç yaşlarında, nasıl başladı ve nasıl devam etti bu serüven? I Radyoyla 7 yaşında tanıştım. Yıl 1958. Kayseri’de TCDD lojmanlarında otumaktayız. Babam yol çavuşu ünvanlı bir geçit bekçisi. Hani şu demir yollarından geçen karayolu bağlantısı yol kesme bariyeri vardır, oradaki bariyerlerin çan çan sesini anımsarsınız. Babam o bariyeri indirip kaldıran bir adam. Bir gün eve, kucağında özenle taşıdığı bir paketle geldi. Tabii bir de teknisyen vardı yanında. Eve getirilen kutu açıldı, içinden çıkan kutu için yüksekçe bir yere raf yapıldıktan sonra topraklaması çekildi, rafın üzerine konuldu. Bu bir radyoydu. Artık evimizde bir radyo vardı. O yıllarda küçükler radyoya dokunamazdı. Evin büyüklerinin işiydi çünkü radyo. Onun önünde sohbetler edilir, misafirler ağırlanır, bayramlar, özel günler onun önünde gerçekleşirdi. Artık evimizde farklı bir ses vardı. Akşamları babam geldiğinde ajansı açar, dinledikten sonra tekrar kapatırdı. Radyo, evin yorgan döşeği, kap kacağı kadar en değerli eşyalarındandı. Sadece radyo kolleksiyonu yapıyorsunuz değil mi? Başka kolleksiyonlarınız var mı? I Radyo, radyo, radyo... Sadece radyo değil tabii ki. Radyo parçalarıdan tutun da radyonun ısınmasını sağlayan lambalar, yedek parçaları, benim için hepsi birer koleksiyon. Düşündüğüm ama hâlâ faaliyete geçiremediğim en büyük isteğim radyo müzesi açmaktır. Sadece elimde bulunan bana ait radyolarla da değil, sevenlerimin ve ilgisi olan herkesin yardımlarıyla açacağım bu müzeyi. Müze açmak istediğimi duyan arkadaşlarım beni aradılar ailelerinden kalan manevi değeri yüksek eşyalarını müzeye bağışlayacaklarını bildirdiler. Bağışlanan radyoları imza ve yazı karşılığı fotoğraflayarak sergime koydum. Bu sistemin aynısını radyo müzesi açılırsa uygulamak istiyorum. Harcadığım çabanın birazını Kültür ve Turizm Bakanlığı da harcarsa, bu hedefimi gerçekleştirebilirim. Bunun yanı sıra kolleksiyonumda eski taş plaklar da var. Pulu koleksiyondan sayarsak eğer, üç adet pul defteri de biriktirdim. Sevdiğimiz bir şeyi biriktirmek içimizden gelmelidir. Ben içimden gelen sesin doğru olduğuna inandım ve bu sese kulak verdim. 16