Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 216 / 22 Ağustos 2008 Tiyatro Pembe Kurbağa 18 Ekim’de perdelerini açacak Bu tiyatro çocukların NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentte çocuk oyunları denildiği zaman akla ilk gelen yer Tiyatro Pembe Kurbağa. 1989 yılından bu yana kesintisiz çocuklara yönelik oyunlar sahneleniyor bu tiyatroda. Tiyatroda görev yapan oyuncular tek bir amaç taşıyor: Geleceğin güvencesi olan çocuklara tiyatro sanatını sevdirebilmek, onları geleceğin birer tiyatro izleyicisi ve sanatçısı olarak yetiştirebilmek. Tiyatro Pembe Kurbağa bu sezon 18 Ekim’de perdelerini açacak. Yeni yapımlar arasında Türk tiyatrosunun geleneksel oyunlarından “Karagöz” de var. Tiyatro Pembe Kurbağa’nın Genel Sanat Yönetmeni Ali Nihat Yavşan’la, yeni sezonda sahnelenecek oyunları, AKP iktidarının sanata bakış açısını ve tiyatronun kuruluş öyküsünü konuştuk: Tiyatro Pembe Kurbağa’nın kuruluş öyküsünü anlatır mısınız ? ¦ Tiyatro Pembe Kurbağa’nın öyküsü 1984 yılına dek uzanıyor. Ben o zamanlar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü öğrencisiydim. Çocuk tiyatrosuyla ilgilenmek istiyordum. Çocukları çok seviyordum çünkü. Ancak o dönemlerde okulumuzda çocuk tiyatrosuna ilişkin dersler çok sınırlıydı. Bu nedenle ben de çeşitli yerlerde, bu alana ilgi duyan birkaç arkadaşımla birlikte çocuk tiyatrosu yapıyordum. Arkası da kesilmedi zaten. Bir gün kurulu bir tiyatromuz olsun istedik. Böylece Tiyatro Pembe Kurbağa 1989 yılında ismen doğmuş oldu. O günden bu yana da başkentte çocuklara yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bildiğiniz gibi biz daha çok okul öncesi çocuklara yönelik tiyatro oyunları sahneliyoruz. Tiyatronuzun adı da hayli dikkat çekici... ¦ Tiyatronun kurulduğu yıllarda bizler, çocukları anlatan bir isim bulma telaşına girdik. Öyle bir adı olmalıydı ki tiyatromuzun, çocuklar kendilerini rahat hissedebilsinler, özümseyebilsinler. O dönemde arkadaşlarım amblem çiziyorlardı. Bir gün bir arkadaşım “kurbağa” amblemini getirdi önümüze. “Kurbağa” bize çok sevimli geldi. Bir de bildiğiniz gibi pembe “düş”ün rengidir. Çocukların düşsel zekâları da hayli ge A lişmiştir. Biz de tiyatromuzun adı neden “Pembe Kurbağa” olmasın dedik. Bizim “Pembe Kurbağa Sahnesi” adını verdiğimiz bir de sahnemiz var. Çok küçük bir sahne bu. Çocuklara göre yani. En fazla 80 çocuğun oyun izleyebileceği bir alan. Sahnemizin kenar döşemelerindeki çizgilerde bile pembe rengi hakim. Bizim sahnemizde çocuklar çok özgür. İstedikleri gibi hareket edebiliyorlar. Bizimle her şekilde diyalog kurabiliyorlar. Çocukların oyun sırasında sizinle diyalog kurması, oyununuzu oynamanıza engel oluşturmuyor mu? ¦ Bizim hedef kitlemiz 3 yaş ve üstü çocuklar. Bu yaş grubundaki çocukları siz isteseniz de yerinde oturtamazsınız. Meraklılar çünkü. Etrafındaki nesnelere sarılmak ve onlara dokunmak istiyorlar. Geçen sezon, “Ormanın Kralı” adlı bir oyun sahneledik. Bol müzikli bir oyundu. Oyunda demokrasi süreci anlatılıyordu. Çocuklar, oyundaki kötü karakter tilkiye inanılmaz tepkiler verdiler. “Yanımızdan git, biz sana oy vermeyeceğiz” falan demeye başladılar. Oyundaki fare daha demokratik bir karakteri canlandırıyordu. Onu da çok sevdiler örneğin. Bütün bunlar hep düşünülerek oyun sahneye uyarlandı. Çocukların olası tepkilerini göz önünde bulundurarak reji yapıyoruz biz. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyoruz diyebilirim. Tecrübeliyiz yani. ‘Yeni sezonda Karagöz var’ Gelecek sezonda çocuk izleyicilerin karşısına ne tür oyunlarla çıkacak Tiyatro Pembe Kurbağa? ¦ Gelecek sezonda, “Küçük Deniz Kızı” adlı oyunla çocukların karşısına çıkmayı planlıyoruz. “Küçük Deniz Kızı”, temelde çocuklara büyüklerin sözlerini dinlemeleri gerektiği öğüdünü veriyor. Sonuçta çocukların klavuzları anne ve babaları. Kimi zaman da öğretmenleri. Bunun yanı sıra “Masallara Yolculuk” adını verdiğimiz bir kuşağımız var. Bu kuşakta çocuklara çeşitli masallar anlatıyoruz. “Şık Şıkırdak” örneğin. Çocukların ritim duyusunu geliştiren bir oyun. Birlikte ritim tutmayı öğreten bir oyun. Renkleri anlatan masallarımız da var. Bunlar daha çok tek kişilik oyunlar. Bir de yeni sezonda “Karagöz” oyunlarımız olacak. Tabii Karagöz oyunları da çocukların anlayabileceği bir dille sahnelenecek. Güncel olacak. 18 Ekim’de de perde açacak Tiyatro Pembe Kurbağa. Peki, Tiyatro Pembe Kurbağa’nın doluluk oranı nedir? Malum, kentte her gün kapanan tiyatrolara bir yenisi ekleniyor. S i z masraflarınızı salt bilet gelirleriyle karşılayabiliyor musunuz? ¦ Ne yazık ki doğru. Kentte her gün bir tiyatro perde kapatıyor. Kapanmaların nedenleri hep ekonomik. Tiyatrolar emeklerinin karşılığını alamıyorlar maalesef. Bizim geçen sezon izleyici sayımız hayli iyiydi. İlk kez reklam gelirlerimizi karşıladık diyebilirim. Ancak bu sezon ne olur tabii bilinmez. Bir de bizim çok para kazanma gibi bir gayemiz asla olmadı. Biz sonuçta yalnızca çocuk oyunları sahneleyen bir tiyatroyuz. Çocuk oyunları da çok fazla paralar kazandırmaz zaten. Biz aslında masraflarımızın büyük çoğunluğunu, “taşıma tiyatro” yaparak karşılıyoruz. Yani 3 yaş üstü oyunlarımızı çeşitli kreşlere gidip, oralarda sahneliyoruz. Bir de ben tüm olumsuzluklara karşın “Şov devam etmeli” diye düşünenlerdenim. AKP iktidarıyla birlikte tiyatroda neler değişti? İktidarların sanata olan baskılarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Çok şey değişti diye düşünüyorum. Örneğin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO). Sezon başlıyor, CSO’nun binası tadilata giriyor. Sezon sonuna dek de bitirilemiyor bu tadilat. “Taşıma orkestra” olarak konserler veriyor CSO. Tiyatrolar da farklı değil. Özellerin birçoğu perde kapatıyor, Devlet Tiyatroları’nın bütçesi düşüyor, oyunlara sansür getiriliyor vs... Yani sanatın her alanına ket vuruluyor. Bir de özel tiyatrolara verilen yardımlar gecikiyor. Örneğin geçen sezon tiyatrolar paralarını ancak sezon ortasında, mart ayında alabildi. Tüm bunların yanı sıra siyasiler sanata hayli ilgilisiz. Anladığım kadarıyla onların sanat diye bir kaygıları yok. Sanatçıdan anlaşılan da popülerlik. 12